Ithalat milli geliri arttirir mi? - 2

Saygideger ekonomist kose yazari buyuklerimiz ile birlikte merkantilizmin cicekli bahcelerinde nese icinde kosusurken, gurultumuz David Ricardo'yu kizdirmis olacak (kendisi ulkemizde Ayvaz Özel olarak da bilinir :) ) guzelce bir azar isittik.

Bunun uzerine, ithalatin nasil milli geliri arttiramayacagini bir onceki yazimda uzun uzun anlattiktan sonra, simdi de ithalatin milli geliri nasil arttiracagini anlatalim dedim.

En son nerede kalmistik? Daha once 50 birime iceriden aldigi aramali isleyip 100 birime satan sanayici, ithalatcinin getirdigi ucuz aramalini kullanarak maliyetini 50'den 20'ye dusurmus, boylece ettigi kar 50'den 80'e cikarmisti. Tabii bu arada gariban aramal ureticisi iflas etmis ve toplam milli gelir 100'den 80'e inmisti.

Hisse Yorumları  Marjinal Nedir  Fiyat Kazanç Oranı Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır

Diyelim ki bizim aramali ureticisi bunun uzerine gitti ithalatcidan 20 birimlik aramali da kendine aldi. Sonra bir imalat tezgahi da kendisi acti. Ithal mali isledi, 100 birim haline getirip satti. Diyeceksiniz niye daha once yapmamisti bunu? Cunku onceden yaptigi kar ile sanayi da yapilan kar ayniydi. Ithalat, sanayinin verimliligini arttirdi. Ulke kaynaklarinin aramali uretiminden islenmis mal uretimine kaymasini sagladi.

Toplam uretim = Sanayi uretimi = (100-20) + (100-20) = 160
Toplam tuketim = Tuketim - Ithalat = (100+100) - (20+20) = 200 - 40 =160

Bakin, simdi de ithalat milli geliri arttiriverdi. Ben sadece bir ornek gosterdim, bir cok ornek daha verilebilir. Mesela azalan maliyetler, sanayicinin optimum uretim noktasini arttirir, daha cok uretim yapmasina imkan verir. Kapasitesini arttirir. Kaynaklar, verimli sektorlere kayar.

Simdi bu olaya iki turlu bakabilirsiniz:

1. "Ithalat sayesinde verimlilik yukseldi, daha once yap(a)mayacagimiz uretimi yapmaya basladik, toplam uretimimiz artti."
2. "Alcak ithalatci! Senin 40 birimlik ithalatin olmasa, milli gelirimiz 200 olurdu."

Sozun ozu su. Bir ulkenin uretimi (milli geliri) yaptigi ithalatin bir sonucu olarak artmaz. Siz tutup da "Türkiye ithal ettiği ticarete konu mallar ile bir ekonomik aktivite yaratıyor ve büyümesini bu yolla sağlıyor." derseniz Y=C+I+G+(X-M) denkleminde ithalatin onundeki eksinin anlamini sorarlar insana. Ithal urunler, ticareti ne kadar canlandirirsa canlandirsin, ne kadar ithalat vergisine sebep olursa olsun (buyumenin, ithalat vergisi sayesinde oldugunu yazan gazeteciler bile okumusumdur!), ithalatin kendisi ulkenin kaynaklarini ve sonunda milli geliri azaltir.

Ama uretim, ithalatin sebep oldugu zincirleme etkiler ile (rekabetin artmasi, kaynaklarin daha verimli alanlara kaymasi, vs) artabilir. Yukaridaki ornekte aramali ithali uretimi arttirmadi (hatta ilk etapta azaltti). Uretimi arttiran, kaynaklarin daha verimli alanlara kayarak ulkenin uretim potansiyelini yukseltmesi oldu.

Ithalatin artmasi, ulkeye zararli mi oldu yararli mi oldu anlamak icin basta sanayi uretimi olmak uzere milli gelire bakin. Bunlar azalmis ise ithalat-verimlilik bagi kopmustur, gorunmez elin elini tutanlar vardir (ulkenin ekonomik, ticari, hukuki altyapisi kaynaklarin verimli kullanilmasina izin vermiyordur). Yok azalmayip, 5 seneden beri yuksek bir buyume hizi saglanmis ise gorunmez el is basindadir.

Not 1: Bir kac ay once su www.hisse.net sitesindeki forumda bu konuda ilginc bir tartisma olmustu.

Not 2: Wikipedia'da Ricardo'nun kiyaslamali rekabet (comparative advantage) teorisi uzerine ilginc bir anekdot vardi:
Stanislaw Ulam once challenged Nobel laureate Paul Samuelson to name one theory in all of the social sciences which is both true and nontrivial. Several years later, Samuelson responded with David Ricardo's theory of comparative advantage:

"That it is logically true need not be argued before a mathematician; that it is not trivial is attested by the thousands of important and intelligent men who have never been able to grasp the doctrine for themselves or to believe it after it was explained to them." — Paul Samuelson

1 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

D.Ricardo'yu pek severim ama arkadaşlar mahallede bana daha çok Bastiat derler:)

İnsanoğlu, mekantilizmin bir bela olduğunu henüz tam olarak kavrayamadı.Elbette değerli birçok filozofun o dönemlerdeki güçlü eleştirileriyle merkantilizm eskisi kadar güçlü değil ama dünyanın mevcut düzenini neo-merkantilizm ekseninde görüyorum.Bugün güçlü gümrük duvarlarından belki çok sözedemiyoruz ancak birçok ara başlık altında (örn: damping, sübvansiyon mazaretleri, bürokratik engeller vs...) merkantilizmin sinsi bir şekilde devam ettiğini görebiliyoruz.

Bunun zıhni arkaplanında ; "ithalatın herzaman kötü, ihracatın ise herzaman iyi olduğu" gibi kıymeti kendinden menkul korumacı öğreti yatar.

Medyada köelerindeki yazarlarımıza baktığımızda da bu öğretinin peşinden giden birçok kalem görebiliriz.Serbest ticaretin engellenmesi nedeniyle yaşanan birçok acı tarihi tecrübeden nasibini almamış (tahminen okumadıklarından) olan bu zatların yaptıkları en büyük hatalardan biri, iharacat fazlasının hayat standartları ile doğrudan hiçbir ilişkisi olmadığını birtürlü kavrayamamaları, sadece bir gelir-gider bilançosundan ibaret olduğunu idrak edememeleridir.

Merkantilist düşüncenin özü çok satıp az satın almadır.Halbuki suni müdahalelerle (kota, tarife vs...) oluşturulan bu geçici durum hiçde istikrarlı bir şekilde ihracat eğrisini arttırmayı ilelebet sürdürmenizi sağlamaz.Zira Türkiye'de ithalata engel koymanız, iç piyasada fiyatları yükseltir ve iç piyasa, yerel firmalar açısından daha cazip bir hale gelir.Bu tür varsayımlarda, finansal yönden ülke parasının yine suni bir şekilde değerlenmesin yaratacağı başka ilginç sorunlar bir yana, dış dünya ile rekabet edilmesinin bir nevi yasaklanması, bizim hangi ürünlerde daha verimli olacağımızı, hangi sektörleri terketme gereksinimizin olduğunu, devlet eliyle bozulan 'fiyat sinyalleri' sayesinde bilebilmemizi olanaksız kılar.Bu tıpkı, Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın Avrupa kupalarından yoksun Türkiye liglerinde hüküm sürmesi ile uzun vadede yaşanacak rekabet eksikliğinden oynadıkları futbolun ve kadronun kalitesinin düşeceği gerçeğini kabul etmek kadar aşikardır.

İthalat elbette, kısa vadede toplam üretimi, ülke sınırları dışındaki firmaları yerel firmalarınız aleyhine tercih ettiğiniz için düşürecektir.Fakat ithalatın kısa vadedeki yarattığı dengesizliklerin uzun vadede hem refah artışına yol vereceği hemde üretimi daha sağlıklı bir şekilde artıracağı da iktisadi literatürde önemli bir yer kaplar.İthalat sayesinde vatandaşların tasarruf edecekleri gelirler, ekonomik aktivitenin daha sağlıklı bir üretim tarzına dönüştürülmesine yardımcı olacaktır.Zaten bu yazınızda verdiğiniz örnektede ithalatın milli gelir artışına nasıl katkı yapacağını anlatmaya çalışmışsınız.

Tabii sizin ile benim ithalatın milli geliri uzun vadede nasıl daha sağlıklı bir biçimde arttıracağını ifade etmesi ile medyadaki malum yazarların Türkiye'nin mevcut büyümesini bizim dediğim türden ithalat anlayışı ile karıştırmamak lazım.Onlar, literatürde olmayan garip tanımlamalarla zırvalıyorlar.