Assolist vs. Vokalist

Bir cok ekonomist Merkez Bankasinin gucunu oldugundan fazla zanneder. Yillar once doktora yeterliilik sinavini aldigim zaman sorulan sorulardan bir tanesi de buydu. Merkez Bankasinin ekonomi icin asil onemli olan uzun vadeli faizleri belirleme gucu var midir?

Benim verdigim cevap cok az vardir idi. Cok az vardir demek Merkez Bankasinin gucu cok fazla degildir demek. Merkez Bankasinin faizleri belirleme gucu en fazla kisa donemdedir. Ancak ciddi ekonomik kararlar kisa donemli degil uzun donemli faizlere bakilarak verilir. Mesela 2 hafta once bizim Merkez Bankasi gecelik faiz oranlarini dusurdu. Son gunlere bakarsaniz uzun vadeli faiz oranlari yukseldi. Demek ki uzun vadeli faizler Merkez bankasinin cok kontrolunde degil.

Benzer bir durum FED'in basina geldi. 2004 senesinde kisa vadeli faiz oranlarini yukseltmeye basladiklari zaman 10 yillik faiz oranlri %5'e yakindi,bir sene kesintisiz faiz arttirdiktan sonra 10 yillik faiz oranlari %4'e DUSTU. Herkes bunu aciklamanin telasina dustu ve sonucta ortaya "likidite bollugu" gibi bir kavram atildi. 2004 yilinda Amerikan kisa faizleri %1 iken likidite bollugu yoktu da, kisa faizler %3'e yukselince mi likidite bollugu olustu diye kimse sormadi. Anlatabiliyor muyum?

Faizleri belirleyen faktor beklentiler ve beklentilerin paralelindeki sermaye hareketleridir. Beklentileri de sekillendirmekte Amerika'da FED guclu; Turkiye'de ise Maliye politikasi, AB cipasi, IMF destegi gibi faktorler beklentileri Merkez Bankasinin politikalarindan daha fazla etkiliyor. Yani Turkiye'deki kilit faktor politikacilarin kararliligidir.

Kati maliye politikasi bunun icin onemlidir diyorum. Piyasalarda devlet hala en fazla borc alan oyuncudur, devletin borclanma ihtiyaci azaldikca faizler de dusecek ve sermaye kacisini dengeleyecektir. O yuzden ben faizlerin yukselmesini degil dusmesini savunuyorum, ama bu dusus piyasayi merkez bankasi kanaliyla paraya bogarak degil, hazinenin borclarini kapatarak (butce fazlasi vererek) gerceklesmelidir.

Ekonomik istikrara giden yolda Maliye Politikasi assolist, Para Politikasi ise vokalist olmalidir. Dansozler ise piyasadaki her oynakliga karsi kivirmasini cok iyi bilen ekonomi yorumculari olabilir.

Not: Fenerbahce'nin Trabzon galibiyeti sonrasinda "Fener sampiyon OLDU" diyen Erman Toroglu da dansoz olabilir. Eminim cok guzel kasap havasi oynar.

2 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Türkiye için söylediklerinizi ABD içinde söyleyebilirsiniz ordada ikiz açıkların yanında 8,5trilyon dolar borç yükü var,neden hala bütçe açığını arttırıcı indirimler yapılıyor,hemde neredeyse ısrarla.Faizler yükseltiliyor,para politikası assolist,maliye politikası ise üvertür.Olacağı ise normalde doların değerlenmesi ama yolun sonu görülmeden son araç doların deger kaybetmesi hemde yerlerde sürünmesine, bu cari açığı azaltır ve enflasyonun fazla artmamasına götürür ise yumuşak geçiş sürdürülür ama olmazsa faizi arttırmaktan başka bir çare kalmaz.

Blog Sahibi dedi ki...

Turkiye icin soylediklerimizi ABD icin maalesef soyleyemeyiz. Turkiyenin kredibilitesi ile ABD'nin kredibilitesi ayni degil. Amerika'daki reel faizler cok dusuk, butce acigi vermeniz sizi cok kotu etkilemiyor burada. Japonlar ve Cinliler gelip cok dusuk faizlerden size borc para verirlerse ne yaparsiniz? "Arkadaslar bu faiz oranlari cok dusuk, 3-4 puan yukseltin borcu oyle alalim" mi dersiniz, yoksa "sagolun yahu, biraz daha yok muydu" mu dersiniz. Amerikalilar dusuk faizlerden paralari borclanip harciyorlar. Amerika'nin 8.5 trilyon dolarlik borcunun kredibilitesi uzerinde negatif bir etkisi yok.

Turkiye'nin durumu oyle degil, bizim verdigimiz reel faiz %7 civarinda. Borcumuzun GSYIH'ya orani dusuyor olmasina ragmen hala yuksek oranlarda, butce acigimiz azalmasina ragmen hala acik veriyoruz. Yani kredibilitemiz hala yuksek degil. O yuzden de kati maliye politikasina devam edip kredibilitemizi yukseltmemiz gerekiyor.

Turkiye'yi Brezilya'ya veya Amerika'ya benzeterek yorum yapmayin lutfen. Her ulkenin parametreleri farkli, tum parametreler arasindaki iliskiler de bagimsiz degil.