“Ne bu hiddet, bu celal!”
Daha once de, yine bir baska nezaketsizlikleri nedeniyle belirtmistim. Uniformalilarin sivillerle olan iliskilerinde sivil, yani medeni olculeri bir kenara birakarak, muhataplariyla mesleki aliskanliklariyla omuzlarindaki yildiz hesabina gore davranis ve tutum gostermelerini kabullenmek mumkun degil.
Ahmet Altan’in "Siz böyle saygısız, nezaketsiz, tehditkar bir konuşma üslubunu benimseme cüretini nereden buluyorsunuz?”diye baslayan yazisi, pek yerinde ve onurlu bir durus olmus bence.
“Verilen cevabın uslubundan ve sertliğinden şikayet edenler bence dönüp bir de kendilerine baksınlar. Açık söylüyorum; biz haklıyız ve doğru yerdeyiz. Gerisini yanlış yerde duranlar düşünsün” deme zilletini gosterenleri de Millet’e havale ediyorum.
Uzulerek goruyorum ki, Basbakan’in demokrasi ve ozgurlukler konusundaki durusu her gecen gun biraz daha sekilleniyor. Memlekette ifade hurriyeti olmamasi nedeniyle, hakim gucun sillesini yemis Basbakan’nin demokrasi ve ozgurlukler sevdasi, sanirim, kendisini sisteme kabul ettirene kadarmis.
Cok yazik!
Bir kamu gorevlisi, devletin acziyetinin acikca goruldugu muessif bir hadise sonrasinda Millet'e hesap verecegine, nasil oluyor da kameralar karsisinda saga sola boyle bagirabiliyor anlamak mumkun degil.
Cok yazik!
Not: Bugun Taraf gazetesi web sitesine erisemedigimden dolayi, link veremedim. Basina kotu bir sey gelmesinden endise etmekteyim.
9 Yorum Var.:
Bence Başbakan burada satranç oyuncusu gibi taktiksel hamlelerle oyunu kuralına göre oynuyor.
Nasıl laiklik konusunda liberallerle aynı paralelde bulunuyorsa, PKK ve terör konusunda da askerle aynı paralelde bulunuyor.
Mantık şu; Düşmanımın düşmanı dostumdur ve işbirliği yapılır.
Konuya göre partner satılır pardon değiştirilir.
Olayın özeti bu,derin anlamlar çıkarmanın manası yok.
Taraf'a gelince;
Henüz finans kaynağı bile açıklığa kavuşmamış asker kaçağı yazarları barındıran, piyonu Altan kardeşler olan taşeron basın referans olunca, empoze etmeye çalıştıkları asker karşıtlığının samimiyetini iki kere sorgulamak gerekli.
Henüz finans kaynağı bile açıklığa kavuşmamış asker kaçağı yazarları barındıran, piyonu Altan kardeşler olan taşeron basın referans olunca, empoze etmeye çalıştıkları asker karşıtlığının samimiyetini iki kere sorgulamak gerekli.
Ne zamandan beri gazeteler yasayi cignemedikleri sürece finans kaynaklarini aciklamak zorundalar?
Gecen hafta is icin 4 günlügüne Istanbul'daydim, her gün meraktan (internet sitesi yazida da belirtildigi gibi her zaman calismiyor) Taraf okudum. Türkiye'de Taraf'in yazdiklarini yazan/yazabilen gazete yok (ya da ben bilmiyorum). Edindigim izlenim bu. Özellikle Daglica ve son Aktütün sonrasinda yazdiklari bazi seyler sayesinde bu ülke bazi seyleri daha yüksek sesle tartismaya basladi. Yoksa "standart" (daha dogrusu "asker karsitligi empoze etmeyen") basina kalsaydik, daha cok beklerdik Aktütün'ü generallerimizin neredeyse canli izledigi haberini.
Asker karsitligi empoze edip etmemeleri kendi bilecekleri is, asker hakkinda ne düsüneceginiz de -resit bir bireyseniz- sizin bileceginiz. Alin size kafa yormaniz icin birkac rakam, 1000 kisi basina düsen asker sayisi:
US: 4,37
Fransa: 5.53
Ingiltere: 3.71
Cin: 1.74
Türkiye: 7,24
24 yillik bir savastan sonra hâlâ (ayni yere 5. defa yapilan) bir baskinda 17 sehit verilebilmesini gectim, sadece bu sayilar bile Türkiye'de bazi seyleri sorgulama vaktinin coktan gectiginin kaniti. "Asker karsitligi empoze ediyorlar" diyene kadar bugüne kadar neden hicbir gazetenin cikip bu sorgulamayi baslatmadigini düsünsek memleket icin daha hayirli olur kanaatindeyim.
Körfez savasinda Patriot'lari kendimiz calistiramadigimiz icin Hollanda'dan uzman getirdigimizi (egitmen degil), resmî tarihin "empoze ettigi" Kore savasinda döküldügümüzü, Kibris harekâtinda kendi gemimizi batiracak kadar salak manevralar yaptigimizi kac kisi biliyor?
Bu ülkede neredeyse tarihin tamamen yeniden yazilmasi gerekiyor. Bu ülkede askerin, benim paramla maasi ödenen, nereye ne harcadigi hakkinda zirnik hesap sorul(a)mayan askerin hava üslerine golf sahasi yaptiracak parayi bulurken Aktütün'ü "parasizlik nedeniyle tasinmadi" gibi sacmasapan bir bahâne ileri sürmesinin (sonra cark etmesinin tabii) hesabinin sorulabilmesi gerekiyor.
"Orduyu yipratmayalim" ya da "asker karsitligi empoze ediyorlar, finansörleri bile belli degil", "servis yapiliyor" (servis yapiliyor diye kulp takacagina gazetecilik yap salak!) diyerek bu ülke medeniyet merdiveninde bir basamak atlayamaz.
Gec ve guc de olsa su an icin Taraf'in sitesine girebiliyorum.
TCDD'yi elestirince "devlet dusmani" olmuyoruz da askeri elestirince "niye asker karsiti" oluyoruz, anlayamadim.
Ne yani TSK icinde birileri bir yanlis yapsa elestiremiyecek miyiz? Vahim bir durum olsa hesap soramayacak miyiz?
Nedir devletin bir kurumu olan TSK'yi ayricalikli ve mensuplarini dokunulmaz kilan?
Davranisci bir analiz yapmak isterim.
Askerler hakkında elestirel dusunsek bile, elestirel konusmak konusunda tereddutler gosteriyoruz cogu zaman. Bunun temel nedeni, hemen hepimizin askerligini yaparken, hatta oncesinde kazanmis oldugu komutan korkusu ve onlara itaat etmemiz gerektigi egitimi.
Bence korkularimizla yuzleselim.
Askerlik gorevindeyken, Ordu'nun icinde elbette ki emre itaat sarttir, isin dogasi geregi.
Ancak asker-sivil iliskilerinde -tum sosyal, siyasi ve ekonomik hayatimizdan soz ediyorum- askerin de sivillerin yani halkin, vatandaslarin, tek kelime ile Millet'in iradesine itaat etmesi, onun denetimini kabul etmesi SARTtir. Millet'in faydasi icin bundan baska bir alternatif dusunemiyorum ben. Aklina baska bir alternatif gelen varsa soylesin lutfen. Susmak bir alternatif olabilir mi?
İ.Cüneyt'in yazısına ekleme yapayım.
Bazı ülkelerde kişi başına düşen asker sayısını yazmış.
Türkiyenin coğrafyası ve komşularını ile dışarıdan taşeron olarak kullanılan terör örgütlerini saymaya gerek yok.Bir de örnek verilen ülkelerin komşularını gözden geçirelim.
ABD=Komşusu Kanada,Meksika
İngiltere=Yok
Fransa=İspanya,Andorra...
vb.
Orduyu eleştirmek başka,
sadece eleştiri olsun diye sinekten yağ çıkarmak başka.
Demokrasisi referans alınan İngilterenin bir iki küçük metro saldırısından sonra AB yasalarını bir kenara iterek göz altı sürelerini yirmi küsür günlere çıkardığında oranın aydınlarının hiç sesi çıkmadı.Bizimkilerin zaten çıkmadı çeneleri ancak yurt içine odaklı.Aynı terör belası avrupa ülkelerinde olsaydı zayiatları acaba bizden az mı olurdu.Bir düşünmek lazım.
Ayrıca gazete finans kaynağını açıklamak zorunda değil ama legal bir durumsa neden açıklanmıyor.Ortada bir sürü komplo teorisi dolaşıp duruyor.Zamanın bedava gazete dağıtmasının finansını hiç olmazsa biliyoruz.
Ayrıca basın camiasından olanların itirafıdır.ABD'nin her sene Türkiye gibi 3. dünya ülkelerindeki belli amaçlar için kullandığı basın yandaşlarına senelik 200 milyon dolar ayırdığı herkesin dilindedir.Hele Türkiyede nemadan çok maneviyat tatminleri bile bu iş için kafidir.
Allah askina Orpen,
Kac yasindasiniz bilmiyorum ama birakin bu "dört yanimiz düsman dolu, ordumuzu yipratmayalim" martavallarini. Benim ömrüm bu zirvalari dinleyerek gecti. Biktim artik "Türkiye'nin özel kosullari"ni, „dis mihraklari“ dinlemekten. 25 yildir herhalde "Türkiye'nin cografyasi" yüzünden bitmiyor bu savas degil mi?
ABD'nin komsusu Kanada, Meksika olabilir ama adamlar dünyanin dört bir yaninda savasiyorlar, var mi ötesi? Ingiltere kezâ her yer asker yolluyor. Böyle sacma, baskamalip argümantasyon görmedim.
Ingiltere'nin demokrasisini referans aliyoruz, cünkü bir yargic cikip "müslümanlar seriat uygulamali" deyince adami sokak ortasinda vurmuyorlar, 301’den yargilamiyorlar, asker cikip „herkes haddini bilsin“ diye laf sokmuyor.
Merak etmeyin, ayni terör belasi Avrupa ülkelerinde de oldu. IRA, ETA, RAF, K.Tugaylar vs. Dünyada terörle mücadele eden tek ülke Türkiye degil. Fakat 25 yilda 40.000 ölü veren tek ülke Türkiye. Bir garabet yok mu bu iste sizce? Anli sanli Türk ordusu arazinin engebeli olmasindan, topografya yüzünden mi bitiremedi bu isi? Bu kadar basit mi? Acin gözlerinizi biraz da lisede milli güvenlik hocamin söyledigi "Türkiye'nin dört yani düsmanla cevrili, tetikte olmaliyiz" martavallarindan baska bir seyler anlatin. Dört yanimiz düsmanla cevrili oldugu icin mi Kibris harekâtinda kendi gemimizi 5 saat bombaladik? Dört yanimiz düsman dolu diye mi Diyarbakir cezaevinde milletin kicina cop soktular? Dört yanimiz düsman dolu diye mi hâlâ OHAL istiyor asker, sanki (galiba Yildirim Türker'in süper lafiyla) orada hic "BUHAL" olmusmus gibi?
Türkiye’nin ihtiyaci olan sey daha fazla demokrasi. Daha fazla seffaflik. Türkiye’nin ihtiyaci olan sey siyasîler kadar askerin de hesap verebilmesi. Asker bu ülkenin krali degil, fakat kendi üslerinde, bu ülkenin siradan insanlarindan kopuk kral gibi yasiyorlar. Kimse elestiremiyor, soru soramiyor, hesap zaten hic soramiyor. Ne anladim ben bu isten? Vatansa hepimizin vatani, öleceksek zaten külliyen bir savas ciksa hepimiz gider ölürüz. Ama ben askerin isini iyi yapmasini istiyorum, onun disinda da öyle toplum mühendisligini, ülkenin demokratiklesmesine köstek koymayi, siyasetin icinde siyasî parti gibi davranmayi birakmasini.
Size bir sey söyleyeyim. Türk ordusunun dünyada bu derece itibar görmesinin en önemli nedenlerinden biri ne biliyor musunuz? Gözünü kirpmadan zayiat verebilmesi ve verilen zayiatin hesabinin sorulmamasi. 2. Cihan Harbi’nde Eisenhower ile Zhukov’a atfedilen bir muhabbet vardir: Eisenhower Zhukov’a bir mayin tarlasina rastladiklarinda mayinlari nasil temizlediklerini sorar, Amerikalilar askeri sokmadan önce cünkü tarlayi temizlemektedirler. Zhukov’un yaniti: „Birinci kitayi tarlaya sürerim, mayinlar patlar, arkadan gelen üzerlerinden gecer“. Türk ordusu da öyle, öl babam öl.
Hayatinizda hic gidip kaldiniz mi Tunceli’ye? Oralarda insanlar nasil yasiyor biliyor musunuz? Batman’da trafik lambalari kirmizi-sari-MAVI, niye biliyor musunuz? 25 yildir „Türkiye’nin cografyasi ve komsulari“ yüzünden mi gencecik cocuklar bu örgüte katilip duruyor? Tayfun Talipoglu’nun ne görüp de zamanin icisleri bakani Ismet Sezgin’e telefon acip „Sayin bakanim, burada dünyanin gözü önünde PKK’ya adam yaziyorlar“ dedigini biliyor msuunuz? Tekrar ediyorum, 25 yil! Benim hayatim PKK ile gecti. Bugün standart basinda okudugum her seyi en az 15-20 defa duydum. Askerin bu demeclerini „herkes haddini bilsin, orduyu yipratmayin, akan kana ortak olursunuz vs.“ kac defa dinledigimi bilmiyorum. Hepimiz ayni durumdayiz. Fakat siz cikip hâlâ Türkiye’nin cografyasi, dis mihraklarin taseronu terör örgütünden dem vuruyorsunuz, el insaf yahu!
Taraf isterse uyusturucu parasiyla finanse edilsin. Ne yazdigi önemli, nasil finanse edildigi degil. Birakin bu ucuz komplo teorisyeni ayaklarini. Elinize bir Amerikan gazetesi aldiginiz zaman künyesini acip kimler mi finanse ediyor diye bakiyorsunuz? Türkiye’de oldu mu hemen bir capanoglu araniyor, yok kim finanse etmis, yok kim haber servis ediyormus, yok arkasinda hangi “dis mihraklar” varmis… Yahudiler finanse ediyor aslinda, dünyayi da onlar yönetiyor ya, fesuphanallah...
Cüneyt bey güzel yazmış.
Cüneyt bey,
Ne güzel söylüyorsun asker de sivil de denetlensin. E peki Taraf'ın finans kaynağı nereden geldiği kamunun ilgisine mazhar olmuşken neden onların finans kaynaklarını açıklaması isteğine sanki cebindeki paranın hesabını soruyormuşuz gibi kızıyorsun. Açıklasın hatta mali denetimden geçsin ki gerçekler ortaya çıksın. Yoksa gerçekler seni korkutuyor mu?
Alıntı: Taraf isterse uyusturucu parasiyla finanse edilsin. Ne yazdigi önemli, nasil finanse edildigi degil.
Uyuşturucu parası ile geçinen uyuşturucu mafyasının kirli çamaşırlarını yıkar, emperyalizmin hizmetindekiler de ha keza öyle. Ne güzel söylemiş atalarımız "Parayı veren düdüğü çalar".
2002 yılında terör mü kalmıştı? En ufak bir eylem olmuyordu. Ne yaptı bizim AKP hükümeti de bu olaylar bu kadar arttı. Ne yaptı biliyor musun? Bir kere başkalarının Türkiye'ye dokunmasına göz yumdu ve ondan sonra bu olaylar arttı. Kırmızı çizgiler silindiğinde, Süleymaniye'de baskın olduğunda ne notası müzik notası mı vereceğiz korkaklığıyla oldu. Kürt sorunu tanımlamasını kabul edince oldu. Tabi senin asker düşmanlığın bunları görmeni engelliyor o ayrı bir konu. Bu işin sadece askeri değil pek çok yönünün olduğunu görememek ayrı bir konu. Psikolojik savaşla mücadelede sınıfta kalan ve iyice dengesi bozulan askerin 2002'den bu yana etkili bir mücadele gösterememesi bambaşka bir konu.
Bu ülkenin en iyi okullarında eğitim gören, en iyi imkanlarıyla yaşayan askerden bir mükellef olarak karşılığını beklemen kadar doğal bir şey olamaz. Ama bu ülkenin 6000 yıllık ordu geleneğine emperyalistlere hizmet etmek için vuranlarla bir olmaya hakkın yok.
Bunların dışında sana söyleyeceğim şudur. Jeopolitiğin "j" sinden anlamıyorsun. Anlasan Türkiye'nin coğrafyasını hafife almazdın. Taraf okuyacağın yerde biraz Jeopolitik oku.
Bazı sayısal veriler vermişsin ordular hakkında
1- ABD ordusu teknoloji seviyesi ile en tepededir. Ayrıca deniz ordusudur. Askeri harcamaların GSYİH oranı %3,75, Türkiye'nin %0,02, Rusya'nın %2,75, İran'ın %0,02,İsrail'in %7,25, Çİn'in %0,04 tür.
2- Türkiye ve Fransa'nın 1000 kişi başına düşen asker sayısı çoktur. Çünkü ikisi de kara ordusudur. İngiltere deniz ordusudur. ABD, Türk ordusunu neden psikolojik olarak elinin altına almak istediği burada yatmaktadır. Deniz ordusuna, Türk kara ordusunu eklemlendirmek istemektedir. Böylelikle deniz ordusu ile kara ordusu ( ÇİN, Rusya) mücadelesinden galip çıkarak jepolitik teorilerin en merak edilen konusuna hiç girmemeyi yeğlemektedir.
Yorum Gönder