Yukarida "iyimser" ve "kotumser" yazar derken kastettigim tutarli bir sekilde her ekonomik durumda bu yazarlarin iyimser veya kotumser yazi yazmalaridir. Mesela bundan 3 ay once Amerika'nin resesyona girecegi neredeyse her ekonomist tarafindan zikredilirken Deniz Gokce "durun hele rakamlar daha aciklanmadi" falan diyerek "beklentileri" yonetmeye calisiyordu, hatta bir ara neredeyse o da umudunu kaybedip rakamlar aciklanmadan resesyon ilan edecekti. Neticede hakli cikti. Ama hakli cikmasinin sebebi derinlemesine bir analiz yapip da dogru sonuclara ulasmasi degil, tutarli cizgisini koruyarak iyimser (en azindan notr) yazilar yazmasi idi. Yani sansli idi.
Uzun zamandan beri ilk kez Deniz Gokce objektif bir yazi yazdi bugun. Yazinin bazi eksikleri var ama Deniz Gokce'nin cizgisine gore objektif bir yazi. Soyle diyor Sayin Gokce:
"Biz 2001 krizinden sonra dalgalı kura geçtik, çünkü para politikasında serbest kalabilmek ve faiz ve enflasyon düşürme ve borç geri ödeme sürecinde serbest kalmak istiyorduk. Yani para politikasında serbest kalmak istiyorduk.
İstediğimiz oldu ve sıkı maliye ve para politikasında başarılı olduk ve enflasyon, faiz düştü, ve büyüme arttı, borçlar kontrol altına girdi, dış tasarruf ülkemize artan şekilde girmeye başladı. Bu pozitif gelişme 2003-2004 yıllarında oldu. Hem ülke içinde hem de ülke dışında beklentiler değişmiş, Türkiye için pozitif değerlendirmeler gündeme gelmişti. Hükümet AB ile flört ediyor, Yunanistan ile olumlu görüşmeler yapıyor ve Kıbrıs sorununda pozitif yaklaşım içinde bulunuyordu.
Ancak bu iyileşme süreci 2006 ve 2007 yıllarında bozuldu. 2006 yılından başlayarak dünya ve ABD önce bir finansal krize girdi ve sonra da dünya ve ABD’de resesyon beklentileri göğe tırmandı. Bu süreç şimdi dışarıda düzelme yolunda!
Ancak dış ekonomideki riskler ortamında, ülkemizde içeride tedbirli davranmak ve dünyada gerçekleşenlerin etkisini azaltacak iç politikalar izlemek gerekli idi.
Tam tersine hükümet ile muhalefet arasındaki kavga (her iki taraf da suçlu ), 367, cumhurbaşkanlığı kavgası ve seçim, türban, parti kapatma, Ergenekon ve şimdi de telekulak gibi sorunlar ile ülke içinde beklentilerin iyice bozulmasına yol açtı. Bu durumu biz “kaşınmak” kelimesi ile özetliyoruz."Cok isabetli bir degerlendirme. Bizim de cok uzun bir suredir soyledigimiz gibi Deniz Gokce de AKP'nin 2006 ve 2007 yillarinda sacmaladigini ustu kapali bir sekilde soyluyor. Muhalefet hakkinda soyledikleri konusunda da kendisiyle hemfikiriz. Kendisiyle hem fikir olmadigimiz konu Merkez Bankasi.
Merkez Bankasi enflasyonun %10.7'ye yukselmesinin sucunu enerji ve gida fiyatlarindaki yukselise bagliyor. 2006 yilinda enerji fiyatlari yerinde saymisti oysa, o zaman da sucu finansal piyasalardaki calkantilarin ustune atmislardi. Her sene bir yerlerde bir seyler olacak, o yuzden bahane bulmak isteyene bahane cok. Turkiye gibi gida fiyatlarinin cok dusuk oldugu bir ulkede dunyada kriz olmasa da gida fiyatlari yukselecekti. Enerji fiyatlarina gelirsek, gecen seneki secimlerden onceki 4 yil boyunca AKP elektrigin fiyatini hic arttirmadi, Turkiye Avrupa'da elektrigin en ucun oldugu ulkelerden bir tanesi haline geldi. Simdi bicak kemige dayanip elektrik fiyatlarini arttirmak zorunda kalinca bu da enflasyonu arttirdi. Elektrik fiyatlarinin sabit kaldigi 4 yil boyunca Merkez Bankasinin bu durumdan sikayet ettigini, "enflasyonun dusuk olmasinin nedenlerinden bir tanesi de elektrik fiyatlarinin sabit tutulmasidir" dedigini hatirlamiyorum.
Petrol fiyatlarindaki artis ise hukumetin izledigi gerizekali "petrolden vergi toplama" stratejisidir. Buna strateji demek de hata aslinda. Adamlar vergi kaciranlarin uzerine gitmek yerine kolayciliga kacarak boyle carpik bir sistem kullanarak vergi topluyorlar. Petrol fiyatlari arttikca vergiler azaltilarak enflasyonist etkiler azaltilabilirdi. Ancak bunu yapabilmeniz icin hem devletin ufak olmasi hem de butce fazlasi veriyor olmaniz gerek.
Turkiye'de enflasyonu %4 seviyelerine dusurmenin yolu mikro reformlardir. Bunu yapacak kisiler ise Erdogan ve ekonomi yonetimidir. Enflasyon Merkez Bankasinin kontrolunde falan degildir. Merkez Bankasi da bu durumun farkinda ama "kral ciplak" diyemiyor. IMF Merkez Bankasini ozerklestirerek politikacilara karsi Merkez Bankasini korumaya calisti. Sonucta politikacilar ekonomiden anlamayan, bir oy ugruna ulkenin gelecegini satan cahillerdir. Bir sekilde bunlarin dogru adimlar atmasini saglamak gerekiyor. Gecmiste hukumetin eli kolu bagli iken IMF zorla dogru adimlari attiriyordu. Ama butce aciklari azalip, borc orani dusmeye baslayinca IMF'nin de gucu kalmadi maalesef. Bu durumda devreye bizim Merkez Bankasinin girmesi gerekiyordu.
Faizleri ekonomiyi iyice yavaslatacak seviyelere kadar yukselterek hukumete mikro reformlari yapmazsaniz biz de faizleri indirmeyiz mesajini gondermeleri gerekiyordu. Neticede %4'luk enflasyon hedefi mevcut kosullar altinda bir fantaziden ibaretti, piyasadaki beklentiler hic bir zaman %6'nin altina dusmemisti zaten. Hukumetin onceligi ise buyumeyi yuksek tutarak, suya sabuna dokunmayan, ulkenin yapisal problemlerine cozum bulmayan politikalardi. 2006 ve 2007'nin kaybedilmesinin sebebi bunlardi. Secimlerden sonraki oncelikleri ise turban idi. Secimlere kadar Merkez Bankasi direndi ama secimlerden sonra direnci kirildi. Madem hukumet buyumeyi yuksek tutmak istiyor, biz de o zaman kilifina uydurup faizleri indirmeye baslayalim dediler.
O yuzden bundan 9 ay once 2008 icin %3.2'lik son derece gerizekali bir enflasyon tahmini yaptilar. Maksat Erdogan'in gozune girmekti. Son 2-3 aydir Merkez Bankasi kredibilitesini iyice kaybetti. Merkez Bankasi faizleri %15'te tutarken piyasadaki faizler %20'ye yukseldi. O yuzden simdi ufak ufak faizleri yukselterek yeniden kredibilite kazanmaya calisiyorlar. %4'luk enflasyon hedefi Eylul 2007'de zaten terkedilmisti, simdi 2011'e kadar tum hedefleri de yukselterek zaten herkese malum olani resmilestirdiler. Sunu size simdiden soyleyebiliriz, bu hedeflerin hic birini tutturamayacagiz.
Lafi cok uzattim, baglayayim. Merkez Bankasi ozerkligini hukumetin dumen suyuna girerek kaybetmistir. Bundan sonra Istanbul'a da tasinsa, Mars'a da tasinsa bir sey farketmez. Ekonomiden anlamak yetmiyor, dogru politikalarin uygulanmasini saglayacak, elinizdeki gucu kullanabilecek karakterinizin de olmasi lazim. Maalesef Durmus Yilmaz bu kalitede bir ekonomist/lider degil. Deniz Gokce bunlari soyleyemiyor, biz soyleyelim dedik.
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder