Büyüme polemiğine devam

Bir süre önce Uğur Gürses ile kendi kendimize bir büyüme polemiğine girmiştik. "Kendi kendimize" dememin nedeni muhtemelen bundan Uğur Gürses'in haberi olmaması. Sitemizi okuyorsa bile, tıpkı okuyan diğer böyyük yazarlar gibi, bizi muhatap almamak için yorumlara herhangi birşey yazmadı. Fakat nedense onu köküne kadar savunan Ekoturka gibi okurlarımız var. Bu nedenle bunu dolaylı bir polemik olarak kabul etmek mümkün. Bu polemiği merak edenler yukarıda linkini verdiğim yazıya bakabilir. Şimdi yeni bir özet yapacak kadar vaktim yok. Yalnız kısaca şunu söyleyeyim. Uğur Gürses, ikinci çeyrek büyüme rakamları açıklandığı zaman 2007 yılının tamamındaki büyümenin artık yüzde 4 olmasının bile zor olduğunu yazmıştı, ben ise buna katılmadığımı belirtmiştim. Yani 2007 yılındaki büyüme yüzde 4'ün altında çıkarsa Gürses, üstünde çıkarsa ben haklı çıkmış olacağım. Mesele kısaca bundan ibaret.

Üçüncü çeyrek büyüme oranı Gürses'i haklı çıkaracak yönde çıktı. Bildiğiniz gibi, üçüncü çeyrekteki büyüme sadece yüzde 1.5 oldu. Eğer yılın son çeyreğinde de böyle düşük bir büyüme oranı çıkarsa, 2007 yılının tamamındaki büyüme oranı gerçekten yüzde 4'ün altında kalacak. O zaman bükemediğimiz bileği öpeceğiz çaresiz. Fakat bu konuda henüz umudumu kaybetmiş değilim. Barış'ın yazısındaki görüşlere tamamen katılmıyorum. Üçüncü çeyrekteki büyümede gerçekten de tarım sektöründeki kuraklığın büyük etkisi var. Kuraklığın ABD ekonomisindeki etkisiyle Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisi bir değil. ABD'nin milli geliri içinde tarımın payı yüzde 1-2 gibi birşeyken Türkiye'nin milli geliri içindeki payı yüzde 10 civarında. Birçok üründe hasat mevsiminin denk geldiği üçüncü çeyrek dönemde bu pay yüzde 20 civarına kadar da çıkıyor. Hal böyleyken tarımdaki kuraklığın büyüme üzerindeki etkisini küçümsemek hata olur. Barış, yüzde 1.5 büyüme ile yüzde 4.5 büyümeyi aynı kefeye koymuş ama bana göre aradaki fark çok ciddidir. Haa, ekonominin bu noktaya gelmesinden AKP hükümetinin geçen yılki Merkez Bankası başkan ataması süreciyle başlayan hatalarının büyük payı var tabii, o da ayrı bir konu.
Neyse, Uğur Gürses bugünkü yazısında yine bu konuya değinmiş ve haklı olarak da açıkça olmasa da övünmüş. Yazısının bir yerinde şöyle diyor: "Son çeyrekte yüzde 6.5 büyürsek, yılı yüzde 4 gibi bir büyümeyle kapatabileceğiz." Buradan bu yıl büyüme yüzde 4'ün altında olur görüşünde ısrar ettiğini anlıyoruz. Yalnız ben bu hesabı nasıl yaptığını bir türlü anlayabilmiş değilim. 1987 fiyatlarıyla ve bin YTL olarak GSYİH geçen yılın dördüncü çeyreğinde 38.514, yılın tamamında ise 155.732 idi. Bu yılın ilk üç çeyreğinde 121.670 bin YTL'lik GSYİH yaratıldı. Son çeyrekte yüzde 6.5 büyüme olsa GSYİH 41.017 bin YTL olur ve bu da yılın tamamındaki GSYİH'yi 162.687 bin YTL'ye çıkarır. Bu durumda 2007 yılının tamamındaki büyüme yüzde 4.5 olur. Benim hesaplarıma göre, 2007 yılının tamamındaki büyümenin yüzde 4'ün altında kalması için, son çeyrekteki büyümenin yüzde 4.5'in altında çıkması lazım. Yani 2007 yılı büyümesinin yüzde 4'ün altında kalması için son çeyrekteki sınır büyüme Gürses'in hesapladığından 2 puan daha düşük. Büyüme aritmetiği konusunda birimiz yanlış yapıyoruz ama hangimiz anlayabilmiş değilim. Haa, son çeyrekte büyüme yüzde 4.5'in altında çıkamaz mı derseniz çıkabilir tabii. Ekim ayında sanayi üretimindeki artışın yüzde 7.9 olması bu açıdan olumlu oldu ama bu artışta geçen yılın ekim ayında bayram tatilinin hafta içine denk gelmesinden kaynaklanan baz etkisinin rolü büyüktü. Sanayinin kasım ve aralık aylarında göstereceği performans bu açıdan daha önemli olacak. Tarımın payının yılın son çeyreğinde azalacak olması da olumlu bir nokta. İç talepte üçüncü çeyrekte görülen toparlanma da devam ederse son çeyrekte üçüncü çeyrektekinden daha yüksek bir büyüme görülebilir. Fakat yüzde 4.5'in üzerine çıkabilir miyiz onu henüz bilemiyorum. Bakalım, göreceğiz.

6 Yorum Var.:

tersaci dedi ki...

Ekodok,
2007'de buyume muhtemelen yuzde 5'in uzerinde cikacaktir. Yuzde 4'un altina inmesi bence de zor ama mesele o degil. Mesele ortalama buyume hizinin yavaslamasi. Yuzde 7.5'lara ulastik. Ama simdi bu hiz dusuyor. Yuzde 6, yuzde 5,... ve dusmeye devam edecek. Kimse bana Turkiye ekonomisinde yuzde 6'nin altindaki herhangi bir buyume hizina yuksek demesin. Benim soyledigim sey, tarim yuzde 10 buyumus olsaydi yuzde 4.5'luk GDP buyumesine zil calip oynayacaklar miydi? Son iki senedir yapilan sacmaliklar ve ayak surumeler bize dusuk buyume yuksek enflasyon olarak geri donuyor. Benim kriz dedigim de bu. Yoksa buyume 2007'de yuzde 4 gelmis, yuzde 5 gelmis, beni kesmiyor.

ekodok dedi ki...

Barış,

O konuda sana söyleyeceğim birşey yok. Haklısın.

Bu arada bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Yazıyı okuyan bir arkadaşım nedense Uğur Gürses'e hakaret ettiğim sonucunu çıkarmış. Bu sonuca nasıl vardığını anlayamadım ama galiba "böyyük yazar" nitelemesinden kaynaklanıyor olmalı. Burada açıkça yazayım ki böyle bir hakaret kastım yoktu. Uğur Gürses, takdir ettiğim iktisatçılardan biridir. Bizimki sadece bir konudaki görüş farklılığı. Bu konuda ille de ben haklıyım diye bir ısrarım da yok. Sonuçta Gürses de haklı çıkabilir. Neyse, bunları yazma gereğini hissettim işte...

serhat dedi ki...

Sizler ayni kaygilari paylasmakla birlikte kafamda bir soru daha var. Acaba yasadigimiz cyclical bir olay olabilir mi? Demek istedigim, ekonomimiz gercekten normallesmis olabilir mi. 2006 ilk yarisina kadar yasanan yuksek buyume daha sonra yerini business cycle olarak smooth bir yavaslamaya birakmis olabilir mi. Onceki yillarda Turkiye'de yuzde 2 ila yuzde 5 arasi buyume rakamini cok duymadik sanirim? Biz hep boom-bust cycle-larina alistik. Bir yuzde 8 buyuduk bir yuzde 7 kuculduk. Artik normal gecis donemleri yasiyor olabiliriz. Bu tezi iyice kanitlamamiz icin de sanirim yine cycle'in devamini gormemiz lazim ki o da 2008 de eski büyüme hizina donus yoluna girmemiz demektir.

Adsız dedi ki...

Ekodok,

Yazıyı okuyan bir arkadaşım nedense Uğur Gürses'e hakaret ettiğim sonucunu çıkarmış.

Bunda anormal birşey yok, Prof. Atilla Yayla'nın Atatürk için "bu adam" dedi iddiasıyla 5 yıl hapsi isteniyor.

baglama.g dedi ki...

Lutfen biri Ali Tezel'i durdursun..tek taraftan bakmak diye buna derler...dayanaksiz ve tutarsiz nasil yazabiliyorlar..suna bir bakin: -Birileri açıklama yapıyor, diyor ki “Sosyal güvenlik kara deliği 22 GAP yuttu”. İşin aslı da şu; 1994 ile 2007 yılları arasında bütçeden yapılan sosyal transferlerin tutarı 851 katrilyon kadarmış. Peki ya zengine giden yani faize ödenen ne kadar? Yani 75 milyonluk halka ödenen gözlerine batıyor ama bir avuç rantiyeciye ödeneni görmek istemiyorlar..-aksam12aralik
burada en onemli noktalari kacirmis arkadas..hangi birinden bahsetsek ayri..bu bakis acisinda olan insanlari devletten ve yonetici konumundan uzaklastirmak gerekir..adamin safligina mi vereceksin ne yapacaksin..1. sosyal guvenlik sistemi cogu kisiyi kapsamiyor 2. en cok katkiyi yapan kesim en az maas aliyor 3. bu acik yuzunden butce deliniyor ve borclanma yapiliyor. yani odedigin faiz bu acigin da faizi. 4. insanlar bu acigi erken yasta haksiz emekli olarak buyutuyorlar sistem diisnda temizlikci ayse teyzem 60 yasinda hala temizlige gidiyor hala da bir guvencesi yok...yani bu ali tezel gibi insanlar vatandasi felan dusunmuyor..etrafindan bir avuc memurdan ibaret zennediyorlar dunyayi..isci ve bagkurlu hakkinda hicbir fikirleri yok..ve tabi korunma altinda olmayan kayitdiinda olan milyonlarca insan da umurlarinda degil..

ekodok dedi ki...

Sormayın Fethi Bey. Bu okuduğunu anlamayan insanlar yüzünden sıtkım sıyrıldığından bir süredir yazı yazmıyordum zaten (ya da belki de ben derdimi anlatamıyorum, ne bileyim). Yine de yazmayacaktım ama bir kere bu konuyu açmışız devam etmesek olmazdı. İlerde değişir mi bilmem ama şimdiki ruh halime göre 2007 büyüme oranı açıklandıktan sonra bu konuyu da kapatıp bir daha da blog yazısı falan yazmayayım diyorum. Sizdeki kıvrak yazı stili ve peygamber sabrı bende yok maalesef. Bir hevesle başladık ama artık işimin gücümün arasında bir de bunlarla uğraşmak ağır geliyor.

Serhat Bey,
Ben de sizin gibi düşünüyorum. Fakat 2008'de hemen tekrar hızlı büyümeye geçebilir miyiz, ondan pek emin değilim. Bu biraz hükümetin bundan sonra yapacaklarına biraz da global ekonomide yaşanacaklara bağlı. Yani geçiş dönemi dediğiniz dönem biraz daha uzayabilir. Böyle bir durumla karşılaşırsak şaşmamak lazım.

Baglama.g,
Ali Tezel'in ismini bir süre önce, emekli iken çalışmaya başlayıp daha sonra yeniden emekli olanlara yüksek maaş formülü sunması nedeniyle SSK'daki işine son verilmesiyle duydum. Bende bıraktığı izlenim Yiğit Bulut misali halka nabza göre şerbet vererek kendisine çıkar sağlamaya çalışan biri olduğu yönünde. Fakat ortalık bunlarla dolu hangi biriyle uğraşacağız. Ayrıca da bunları nasıl durduracağız. Maalesef halkımız böyle insanları seviyor. Madem öyle biz bu aşka karışmayalım, ne halleri varsa görsünler, bize ne...