Piyasadan akıllı olanlar (!)

Ben bir önceki yazıma taksicilerden tepki beklerken tepki muzmin anonim rumuzlu okuyucumuzdan gelmiş. Okuyucumuzun yorumunu okuyunca meseleyi biraz açmak gerektiğini düşündüm.

Önce bir noktayı doğru olarak belirleyelim. Okurumuz demiş ki:

"Issizlik sorunu olan bir sektorde plakak kisitlamasini neden artirmak istediginizi bir daha dusunseniz nasil olur?"

Birincisi ben taksicilik sektöründe plaka kısıtlamasını artırmak istemiyorum. Tam tersine bu kısıtlamanın kaldırılmasını savunuyorum. Yazımı tekrar okudum ama bu kadar ters bir anlam çıkarılacak bir durum görmedim. Eğer varsa bile o dediğimi unutun, ben tekrar edeyim. İnsanları A noktasından B noktasına ücreti karşılığında götürmek o kadar sofistike bir iş değil, kaldırın taksi plakası kısıtlamasını herkes bunu yapabilsin.

Okuyucumus sonra aklı sıra bizi köşeye sıkıştırmış ve demiş ki:

"Sadece liberalizm tanrisina sirin gorunmek ise, once bankalardan baslasak nasil olur?
Yani, mevduat toplamak konusunda verilen su imtiyazlardan?"

Buna hayır diyeceğimi mi sandınız? Keşke diyorum, keşke. Ama bu imtiyazlarla birlikte herkese mevduat garantisi saçmalığının da kalkması lazım. Hemfikir miyiz?

Madem bizim tutumumuz liberalizm tanrısına şirin görünmek olarak değerlendirilmiş. Ben de diyorum ki: O aptal sosyalist beyinlerinize şunu sokun artık, asla piyasadan daha akıllı olamazsınız. Piyasa aptal bir siz akıllısınız, kurallarla imtiyazlarla ekonomik çarkı döndürebileceğinizi, en azından değiştirebileceğinizi sanıyorsunuz. Piyasa da size ders üstüne ders veriyor, hala ama... deme derdindesiniz.

Taksicilere bir garezim yok. Taksiciler ölsün bankalar yaşasın diye bir derdim de yok. Taksicileri bir örnek olarak verdim. Hatta bunu açık açık belirttim. Concentrated benefits, dispersed costs diye. Şu fahiş fiyatlı taksi plakalarının neyin fiyatı olduğunu düşünürseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Eğer birileri bu fiyata taksi plakası satabiliyorsa bunu birilerinin ödüyor olması gerek. Kim ödüyor, bulamadınız mı?

Merak etmeyin, eğer piyasada sağılan kimseyi göremiyorsanız sağılan sizsiniz. Normal piyasa koşulları çalışsa vatandaşın daha az ücretle daha iyi hizmet alacak. Daha fazla taksi olacağı için daha fazla taksici iş bulacak. Durumu daha kötü olacak olanlar sadece taksi plakası sahipleri. Yani erken gelip kuyunun başını tutanlar. Bu durum sadece taksicilik sektöründe böyle değil. RTÜK'ü de aynı, BDDK'sı da SPK'sı da. Alın size öğretmenlerle ilgili ekonomix'in link verdiği yazı.

Nerede devlet bir işe el atmış, dengeleri bozmuş, birilerinin cebinden alıp diğerine aktarmış. Sizin sosyalist ve planlamacı teorileriniz kağıt üzerinde çok güzel duruyor da bir de örneğini görebilsek?

Daha açık nasıl anlatayım.

13 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Tesadüfen bu paralelde bir yorum bırakmıştım o yazıya, eşzamanlı yazmışız anlaşılan.

FST, İzlenimler

bliyaal dedi ki...

Taksilerle ilgili şu iki yazıyı okudum da, ne kadar yanlış yazılar bunlar.

Taksilere talebin arttığı hangi “ampirik” veriye dayanıyor? Mesela sabahları işine giden işçi ve memur vatandaş artık otobüse ya da minibüse binmeyi bırakıp haldır haldır taksi aramaya mı başlamış? Plakaların fahiş fiyatlı olması yüzünden tüketiciler fazla para ödüyorsa, talep nasıl artmış? Yoksa işçi, memur ya da emeklilere %150 zam falan yapıldı da haberimiz mi yok?

Taksi plakası uygulaması kaldırılınca her isteyen taksici mi olacak? Yani isteyen arabasını kapıp sokağa fırlayacak ve taksicilik yapacak? Bir de potansiyel taksiciler varmış güya. Nerede var? Kim bunlar? Araştırıp soruşturdunuz mu?

Taksi sayısı ile taksi şoförlerinin ücreti arasında bağlantı kurmak da ayrı bir vahim hata olmuş. Ücretin arz miktarı ile bağlantısı olabilir mi bu durumda? Talep nerede? Ücret artışı ancak talebin artması durumunda olur, zira şoför arabasına ne kadar adam alırsa o kadar para kazanır. Hadi talep artsın diyelim, eh, taksi sayısı artınca ücret nasıl yükselecek? Arz artışı talep artışının yarattığı ücret artışının ne kadarını götürür?

Gidip bir taksiciye sorun, “abi, piyasadaki taksi sayısı artsa sen daha fazla mı kazanırsın, yoksa daha az mı?” Ya da “sen arabana daha fazla adam alsan daha fazla kazanmaz mısın?” Bakalım ne diyecek? Taksi sayısı mevcut miktarda iken fazla kazanmayan birisi, taksi sayısı artınca nasıl daha fazla kazanacak?

Aman rekabet falan demeyin. Taksiciler nasıl rekabet edecek? Taksimetrenin açılış miktarı bütün taksiler için sabit olduğuna göre taksici fiyat farklılaştırması yapamaz. Eh, mal farklılaştırması yapsa, o nasıl olacak? Mesela arabaya mini-bar falan koysa olur mu?

Açıkça söylemek gerekirse, Friedman’dan birtakım İngilizce kavramlar savurmakla, masa başında oturup arz-talep-piyasa demekle olmuyor bu iş. Önermelerin hiçbiri ampirik veriye dayanmıyor. Üstelik bunların sosyalizmle ilgisi bile yok. Serbest piyasa ile kalkınma olur mu? Kalkınan var mı? Daha neler.

tersaci dedi ki...

Sayin bliyaal,

Ne yaparsak yapalim kafanizdaki regulasyon fetisini kiramiyoruz. Biz serbest piyasa diye cirpinirken siz 'taksimetrenin acilis fiyatinin butun taksiciler icin sabit olmasini' karsimiza arguman olarak getiriyorsunuz. Sonra kalkip ampirik veri sorguluyorsunuz. Serbest piyasadan bahsediyorsak fiyat neden sabit olsun, arti fiyati kim sabitleyecek. Yine regulasyon cukuruna dusuyorsunuz.

Bize ampirik veri sorgulamasi yapmaya hakkiniz yok. Hakkiniz yok diyorum cunku bugun regulasyonlarla geldiginiz noktanin elle tutulur yani yok. Bugun gelinen noktada taksi soforu sikayetci, vatandas sikayetci, hatta taksiye binmeyen ucuncu kisiler bile sikayetci. Bu mu sizin tezlerinizi destekleyen ampirik veriler?

Diger itiraziniz, fiyat yuksekse talep nasil artmis konusu Econ 101 dersinden gecemiyor. Cunku talep sadece fiyatin degil baska faktorlerin de fonksiyonudur.

Taksi soforu rekabeti istemez cunku bugunku imtiyazli statusu onu koruyor. Rekabet olursa iyi hizmet vermek icin cabalamasi lazim yoksa piyasa tarafindan sopalanacaktir. Ama o bunu istemez. Bugun hem musteriden yuksek para alir hem de musterisine afedersiniz hayvan gibi davranir. Cunku regulasyonlar, koruma duvarlari onun lehinedir. Bugunku sistem iyi hizmet veren taksicileri sopalamakta ve ceza vermekte yani piyasa disina itmektedir. (bunu anlamak icin Econ 101 yeterli olmayabilir, ikinci el araba piyasasi konusunu arastirin biraz. Ingilizce: lemon's problem)

Iste regulasyonla gelinen nokta bu. Daha fazla ampirik veriye ihtiyac var mi?

Adsız dedi ki...

Bliyaal,

Aman rekabet falan demeyin. Taksiciler nasıl rekabet edecek? Taksimetrenin açılış miktarı bütün taksiler için sabit olduğuna göre taksici fiyat farklılaştırması yapamaz. Eh, mal farklılaştırması yapsa, o nasıl olacak? Mesela arabaya mini-bar falan koysa olur mu?

Post komünist bir ülkede epey uzun kaldım, önüne gelen 1000 USD'lik eski bir araba uydurup taksicilik yapıyordu. Taksimetre olmadığı gibi binmeden adama "filanca yere gideceğim kaça götürürsün" diyor, pazarlık ediyordun. Herkes iyi kötü birşeyler kazanıyordu, ama işittiğim kadarıyla devlet bu işlere orada da burnunu sokmaya hazırlanıyormuş, kendileri bilir.

Yarın Türkiye'de taksilerin özel plaka, taksimetre mecburiyeti kalmasa ucuz arabasını sermaye olarak kullanmak isteyen çok insan çıkacaktır. Misal ben bile bu işi düşünebilirim. Neden olmasın. Araba sayısı iyice artıp artık kazanç imkansız hale gelene kadar bu böyle sürer.

Bir de, arabaya minibar koymak demişsiniz, bahsettiğim ülkede öyleydi, çok basit arabalar yanında lüks taksiler de vardı, arzu eden onu seçiyordu. Aslında doğru söylüyorsunuz, arz edenler ürünlerini daha cazip hale getirmeye çalışıyorlar.

Serbest piyasa ile kalkınma olur mu bilmem ama Piyasanın gücüne karşı koyabilecek bir mekanizma ben duymadım. Bodoslama komünizm enkazın altından çıkmaya çalışıyor, sosyal demokratlar ise yakında iflas topunu atacaklar. Her tonuyla komünizm, devletçilik eşitlikçilik adına güzeldir ama pratikte gitmiyor, işin özü budur. Arz ve talebi küçümsememek lazım.

FST

bliyaal dedi ki...

Barış bey,

Fiyatın sabit olmasından bahseden kim? Açılış miktarının aynı olması ise tamamıyla farklı bir şey. Bunun regülasyonla ilgisi yok. Kazancı belirleyen şey, müşterinin gitmek istediği yerin mesafesi. Kilometre başına fiyatın aynı olması rekabet sonucu eşitlenmiş bir miktar olsaydı ne diyecektiniz? Fiyat farklılaştırması yapmak için regülasyon mu isteyecektiniz?

“Talep başka şeylerin de fonksiyonudur” zayıf bir savunma olmuş, daha doğrusu savunma yapmak için yapılmış bir savunma olmuş. Önce fiyattan bahsediyorsunuz, sonra fiyat konusunda sıkışınca “başka şeyler de var” diyorsunuz. İktisada giriş dersinden aklınıza “ceteris paribus” geldi herhalde.

Ampirik veri konusunda sıkışmışsınız. Ne söylüyorsanız hepsi varsayıma dayanıyor. Tek bir somut kanıt yok. Çok basit, talep nasıl artmış diyorum, cevap yok. Potansiyel taksiciler nerede diyorum, cevap yok. Taksici olmak isteyenlerin başvuru sayısında bir artış mı olmuş? Nerede yazıyor?

Bu işler bilgisayara eşitlikleri girip, ardından bir fiske atıp ekranda talep ve arz doğrularını görmeye benzemez. Yabancı ders kitaplarından aşırılan İngilizce kavramlar ile oynamakla da olmaz bu iş.

Fethi bey,

Mevcut fiyatlarda taksiciler yeteri kadar kazanamazken, taksi sayısında artış olduğunda bu taksiciler nasıl daha fazla kazanacaklar? Üstelik ne taksi hizmeti talebinde bir artış olduğuna dair, ne de açılış fiyatlarının taksi sayısı artınca düşeceğine dair bir kanıt var. Bu iki durum gerçekleşirse fiyatların düşürüleceğini söyleyen bir yetkili mi var?

Bahsettiğiniz ülkede taksilerdeki uygulamaların Türkiye’de de olabileceğine dair herhangi bir kanıt var mı? Yukarıda da dedim, taksimetre açılış fiyatı serbest piyasa tarafından belirlenen denge fiyatı olsa ne olacak? Fiyatlar serbest bırakılsa halkın kimi taksiciler tarafından fahiş fiyattan taşınmayacağını kim garanti edecek? Mesela benzin fiyatları arttığında herkes kafasına göre fiyatını arttırırsa ne olacak?

Şimdilerde bile millet taksicilerden şikayet ederken, her önüne gelen taksici olduğunda acaba ne olur? Bunun bir kalite seviyesi olmalı. Hizmet başıboş verilemez. Ben de Londra’da iken lisansı olmayan taksilere karşı halkın uyarıldığı kısa reklamlar görmüştüm televizyonda. Zira bunlar müşterilerini soyuyor ya da tecavüz ediyorlardı.

Piyasa ekonomisi post-komünist ülkelere refah getirseydi, o ülkelerin üniversite öğrencisi gençleri okul paralarını karşılamak için Türkiye’ye fahişelik yapmaya gelmezlerdi sanırım. Arz ve talep eksik ve yanlış kavramlar. Mesele, onların ardını görebilmek.

ekodok dedi ki...

Güzel bir tartışma oluyor fakat anlamadığım bir nokta var. Bir hükümetin görevi taksicilerin çıkarlarını korumak mı (daha fazla kazanmalarını sağlarak) olmalı yoksa daha geniş bir kitle olan tüketicinin daha iyi (daha ucuz ve daha kaliteli) hizmet almasını sağlamak mı? Tüketicinin daha iyi hizmet almasını sağlamak taksi sayısını yani arzı sınırlayarak mı olur yoksa serbest bırakarak mı? Taksi sayısını sınırlamak hizmetin kalitesini yükseltir mi? Taksi sayısı serbest bırakılsa tüketici fiyat ve kalite olarak kendi tercihine daha uygun bir hizmeti seçme imkanına sahip olmaz mı? Bu soruları özellikli bliyaal'ın son yorumundan çıkardığım için öncelikle ondan cevap bekliyorum. Tabii başkalarının cevaplarına da açığım.

tersaci dedi ki...

bliyaal bey/hanim,

elestirmek ve cevap vermek adina ne dediginizi unutuyorsunuz sanirim. Siz "Ücret artışı ancak talebin artması durumunda olur" dediniz ben de hayir baska durumlarda da olur dedim. Hala ne soyledigimi anlamak yerine kafanizda yankilanip duran tekerlemelere cevap vermekle mesgulsunuz. Sonra da diyorsunuz talepte artis yok. Yahu talepte artis yoksa taksi plakasi icin odenen paralar neyin fiyati? sadece bunu aciklayin bana yeterli olacak.

Meseleyi bu kadar karmasiklastirmaya gerek yok. Taksicilerin yerine berberleri koyun, nispeten daha serbest bir piyasa var. Hic de esit fiyat ve esit hizmet yok. Aksine bugun Istanbul'da 5 YTL'nin altina da sac kesen yerler var 100 YTL'nin ustune de. Sonucta alan memnun satan memnun. Taksicilerde ise alan da memnun degil satan da. Bana su anda uygulanan sistemin tek ama tek bir tanecik faydasini soyler misiniz?

Dane dedi ki...

Hizmet standartları korunarak serbest piyasa rekabetinin olmasını sağlamadıkca habire kazık yiyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.Londra'nın adı geçtiği için bahsedeyim:Londra da iki tip taksi var;biri bizim bildiğimiz BLACK CAB ler yani meşhur siyah biçimsiz görünümlü ama acayip rahat olanlar ki bunlardan birine taksi plakası alabilmeniz için £ 178 ödemeniz lazım, diğeri ise MINI CAB denilen standart arabaların kulanıldığı Private Hire araçlar bunların araçlarının lisansları için bir ücret ödenmiyor (sanırım) ama sürücüler lisans alabilmek için £ 300 civarında harç yatırıyorlar.Ha bütün bunlara rağmen fiyatlar düşüyor mu ? Hayır düştüğü filan yok :)
Bence en güzel saha çalışması bu konuya yakın Metrobus hattındaki minibüslerle ilgili olarak yapılabilir.Okuduğum kadarıyla plaka fiyatları anormal bir şekilde düşmüş.
Son olarak bu taksi işinin belki regulasyona bir derece ihtiyacı var ama neden mahallemdeki kazıkcı bakkal kanımı emmeye devam etsin diye süpermarketleri uzaklara taşımaya çalışıyorlar?

Cuneyt Kazokoglu dedi ki...

Selam,

Konu hakkinda merak ettigim icin baktim:

Türkiye'de 90,000 taksi var, Istanbul'da 12,000. Yani taksi yogunlugu (1000 kisiye düsen taksi) Türkiye icin 1.3, Istanbul icin 1. Bu demektir ki Istanbul aslinda daha taksi kaldirir (mi acaba?).

Baska ülkelerde durum nasil diye merak ediyorsaniz:

Belcika'da yogunluk 0.39, Brüksel'de 1.31.

Almanya'da 1, Berlin'de 2.

Fransa'da 0.73, Paris'te 2.5

Ingiltere'de 1, Londra'da 2.2

Genel olarak devamini getirmeyeyeim, oranlar böyle. Istanbul büyük Avrupa kentleri icinde taksi sayisi acisindan geride kaliyor, bu bir.

Istanbul'un sorununun taksi sayisindan ziyâde düzensiz taksicilik sistemi, eksik durak sistemi ve telefonla taksiyi her yere cagiramama oldugunu düsünüyorum, bu benim sahsi görüsüm, izlenimim.

Olayin devlet-serbest piyasa tarafinda da su nokta önemli: Bildigim kadariyla taksi plakasi sadece para verilip bastirilan bir sey degil. Ne kadar uygulandigi tartisilir ama belirli güvenlik ve teknik kistaslara bagli. Siz taksi plakasini serbest biraktiginiz zaman benim binecegim taksinin belirli sartlari yerine getirecegini (örnegin fren balatalarinin bitmemis oldugunu) kim denetleyecek?

Ikincisi Türkiye'de gene yilda birkac kez gelip gördügüm ve taksicilerle konustugum kadariyla sikayetci olanlar taksi soförleri, plaka sahipleri degil. Cünkü taksi soförleri plaka sahibi degiller. Dolayisiyla "taksiciler hallerinden sikayetci" yorumunun bence daha dogrusu -gene kendi izlenimim, kizmayin ampirik veri yok diye- "taksi soförleri durumlarindan sikayetci".

Cüneyt

bliyaal dedi ki...

Barış bey için kısaca şunları diyeyim:

Öncelikle, ben “talepte artış yok” demiyorum, “artış olduğuna dair bir veri var mı?” diyorum. Plaka fiyatları fahiş durumda ise bunu önlemenin yolu nedir? Devletin uygulaması yüzünden fazla fiyat ödeniyorsa, iş yine hükümetin politikasında biter. Tek çözüm yolu lisans sınırlamasını ortadan kaldırmak olabilir mi? Lisans sınırlamasını kaldırmak ile, ücret artışı, hizmet kalitesinin yükselmesi gibi şeyler arasında somut bir bağlantı kurulmamış. Diyelim ki, lisans sınırlaması ortadan kaldırıldı ve her isteyen taksici oluyor. O zaman asgari hizmet kalitesini nasıl temin edeceksiniz? Taksicilerin tabi olacağı hiçbir düzenleme olmayacak mı? Fiyatlar neye göre belirlenecek?

Ekodok için genel olarak,

Taksicilerin kazancı ile ilgilendiğimiz durumda, bu kazancın artmasının taksi sayısı ile değil, taksi hizmetine olan talebin artması ile bağlantısı var. Türkiye’de genel olarak taksi sayısı, taksi hizmeti talebinin altında mı kalıyor, yoksa üstünde mi? Talebin durumunu belirlemek, bununla birlikte toplu taşımacığın durumuna da bakmak lazım. İ.Cüneyt’in verdiği rakamları buna göre değerlendirmek lazım.

Hükümetin görevinin tüketicinin daha ucuz ve iyi hizmet almasını sağlamak olduğu durumda, bence mesele taksicilikte değil, toplu taşımacılıktadır. Ben İstanbul’da yaşıyorum ve sabahları herkes metroya, tramvaya, minibüse ya da otobüse biniyor. O zaman bunların hizmet kalitesini iyileştirmek lazım. Trafik sıkışıklığını önlemek lazım. Bugün şehrin çoğu yerine ulaşan bir metro ağı, taksi sayısının artmasından çok daha faydalı olur.

Taksi arzının sınırlanması ile ilgili bir şey demiyorum. Sadece piyasaya yeni çıkacak taksilerin belirli kurallar dahilinde, örneğin bazı hizmet standartlarını karşılamaları kaydıyla çıkmalarını öneriyorum. Mesela arabada yangın söndürücü, ilk yardım çantası, yedek lastik tarzı şeylerin bulundurulması zorunluluğu gibi. Gece çalışan taksicilerin güvenliğini arttıracak önlemler gibi. Bu sayede asgari bir hizmet kalitesi sağlanmış olur.

Plaka meselesi dışında, bir taksicinin ne kadar kazanacağı tüketici talebine, müşterinin gitmek istediği mesafenin uzunluğuna, taksimetre açılış fiyatına ve kilometre başı fiyatlandırmaya bağlıdır. Dikkat ederseniz bunların taksi arzı ile bir ilgisi yok. Tüketicinin ödeyeceği para da bunların son üçüne bağlıdır. İş sonunda fiyatlandırmada bitiyor.

Piyasa asgari hizmet standardını sağlamakta, devlet regülasyonuna kıyasla ne kadar başarılı? Devletin yaptırımı kanunlar ile oluyor ve her türden devlet yaptırımı piyasa yaptırımından daha etkilidir. Aksi takdirde devlet müdahalesinden ya da regülasyonlardan bu kadar yakınmazdık. Zira kanunlar bağlayıcılığını devletin gücünden alır, oysa piyasanın bu kadar güçlü bir yaptırım imkanı yok.

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Müzmin Anonim dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
tersaci dedi ki...

muzmin anonim
siz hakikaten ne okudugunu anlama yetenegine sahipsiniz, ne de kullandigi kelimelerin anlamina vakif birisiniz. Laf olsun torba dolsun. Madem kompleksiniz daglari asiyor, ve bizi okumaniza ragmen okuyucumuz degilsiniz, yazdiklarimi okumayin (ya da okuyun, naparsaniz yapin). Sizin anlama yeteneginiz yok diye bir mesele uzerinde bu kadar zaman harcamak gereksiz. Bir konu tartisilirken bunu karsilikli polemik konusuna cevirecek kadar da kucuk durumdasiniz. Bundan sonra ben sizin benim yazilarima yorum niyetine yazdiklarinizi cope atacagim. Tartisma bitmistir.
End of story.