Demedim mi ben?

Önceki gün, 21 Ekim'de yapılacak anayasa değişiklikleri referandumuyla ilgili yazımda şöyle bir bölüm vardı:
Bu arada çok uzlaşmacı(!) bir lider olan Deniz Baykal da bunun üzerine hemen harekete geçmiş, hükümete gelin bu garabeti düzeltelim demiş. Yahu Baykal herkesi salak yerine koymaktan ne zaman vazgeçecek bilmem ki? Bunu hiç hazzetmediği Anayasa değişikliği paketini tamamen rafa kaldırmak için bir bahane olarak kullandığı sizce de çok açık değil mi? Baykal, milleti salak yerine koya koya her seçimde avucunu yaladığı halde bu huyundan vazgeçmiyor bir türlü. Tabii bunda şaşacak bir durum yok. Ne demiş atalarımız; can çıkmadan huy çıkmaz!!
Aha buyrun şimdi de bugünkü Radikal'de çıkan şu habere bakın. Haberin başlangıç kısmını da aşağıya alıyorum:
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 21 Ekim'de halkoyuna sunulacak Anayasa değişiklik paketinden vazgeçilmesini istedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü Köşk'ten indireceği ileri sürelen 18. ve 19. maddelerin paketten çıkarılması için AKP''nin TBMM Başkanlığı'na sunduğu teklife sıcak bakmayan Baykal, girişimi 'Cenazenin yarısını gömelim, yarısı dışarıda kalsın' anlayışına benzetti. CHP lideri, "Cenaze var, cenazeyi tümden kaldırmak lazım. Bir kısmını gömerek, bir kısmını gömmeyerek cenaze gömülmüş sayılmaz. Tümü gömülmelidir. Eğer böyle kalırsa dünyanın hukuk garabeti olur" şeklinde konuştu.
Bir öngörü bu kadar mı çabuk doğru çıkar? Söz konusu olan Baykal ise çıkar. Çünkü neyi niçin yaptığını o kadar açık ediyor ki. Baykal'dan hayatta poker oyuncusu olmaz. Beş ay önce TBMM'de engelleyemediği anayasa değişikliklerinin önüne şimdi böyle geçmeye çalışıyor. Benim esas şaştığım o değil, AKP'nin bu tuzağa düşüp referandumu iyice tartışmalı hale getirmesi. Halbuki ortada korkulacak birşey yok. Bu referandum bu haliyle yapılır ve sonuçta da ortaya hiçbir sorun çıkmaz. Fakat AKP'lilerin bunu anlamayacak kadar salak olduğunu da sanmıyorum. Bu saatten sonra eğer AKP de referandumu iptal yönünde bir girişimde bulunursa herhalde bunun altında başka nedenler aramak gerekir.

Ha, bu arada oy verme süreci başlamış (gümrüklerde oy kullanılıyor) bir referandum paketinin içeriğinde değişiklik yapılması kadar tamamen iptal edilmesinin ne kadar mümkün olduğu da ayrı bir tartışma konusu. Baykal ve saz arkadaşları ilkinin yanlışlığını çok doğru bir şekilde tespit ederken, nasıl oluyorsa ikincisini mümkün görüyor. Bu cümledeki "nasıl oluyorsa" bölümü lafın gelişi tabii. İşlerine öylesi geldiği için bu noktada hukuku çiğnemekte bir sakınca görmüyorlar. E bari, oldu olacak, bundan böyle yapılmış bitmiş ama sonucunu beğenmediğiniz referandumları da iptal etmenizi mümkün kılacak bir yol açın olsun bitsin.

2 Yorum Var.:

mr. brooks dedi ki...

akp'nin yeni bir 367 karari endisesi icinde oldugunu saniyorum. sutten agizlari yandigi icin yogurdu ufleyerek yiyorlar...

Keynesian006 dedi ki...

Bana da sanki AKP, artık sonuçları itibariyle pek de önemli bir hüküm ifade etmeyecek gibi görünen halkoylaması sürecinden en makul biçimde çıkma yolunu şöyle bulmuş gibi geliyor. Bun göre; zaten oylamaya sunulmuş olan maddeler üzerinde değişiklik yapmak suretiyle, referandum sonucunun YSK tarafından iptal edilmesi sağlanacak. Bu arada "Evet" oyu desteklenerek, ekseriyet sağlandığı takdirde ki -öyle görünüyor- yeni anayasa çalışmaları için meşruiyet/halkın güven oyu/uygun zemin (artık ne derseniz deyin)sağlanmış olacak. "Bakın cumhur, kendi başkanını seçme ve anayasada değişiklik yapılması yönünde oyunu kullandı!" söylemiyle Sivil Anayasaya çalışmalarına hız verilecek.
Halk oylaması geçersiz sayılsa da, nasıl olsa yeni anayasanın tümü yakın zamanda tekrar halka sorulacağından yasal olarak bir şey kaybedilmemiş olunacak.
Amma ve lakin, bu arada halk oylamasının maliyeti olan 200 Trilyon Lira (Kaynak: Baykal'ın basın açıklaması) konusuna gelince.. Onun için de "demokratik olmayan bir yönetimin kamuya ve genel ekonomiye maliyeti bu rakamın kat be kat fevkinde olacaktır" diye teselli buluyorlardır sanırım :) Oyunda belden aşağı vuruldu bir kere.
367 hokkabazlığından sonra, artık taraflarda çok makuliyet aramamak lazım.