Hukuk Sokagi: Bu ülkede hiç mantık sahibi hukukçu yok mu?

Rahmetli babamın ömrünün son yıllarında o hastane senin bu hastane benim dolaşırken insanların acılarından servet yapmaya çalışan doktorları gördükçe ülkemizdeki sağlık sisteminden nefret etmiştim. 367 tartışmalarının başladığı günden bu yana bu yıl hukuk sokağında yaşananlardan sonra ise hukuk sisteminden nefret etmeye başladım. Amaca ulaşmak uğruna her yolu mübah gören siyasetçilerin bu arada hukuku da iğfal etmekten çekinmemesini anlıyorum da, hukukçu geçinen bir güruhun siyasi görüşleri uğruna buna çanak tutmalarını doğrusu bir türlü anlayamıyorum.

Bu alanda yaşanan son tartışmayı izliyorsunuzdur herhalde. Hani 21 Ekim'de Anayasa değişiklikleriyle ilgili bir kanun için referandum yapılacak ya onunla ilgili. Temelde cumhurbaşkanını halkın seçmesini ve de 367 garabetini ortadan kaldırmayı amaçlayan bu kanunda geçici madde 19 diye bir madde varmış. Bu maddede de "On­bi­rin­ci Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­mi­nin ilk tur oy­la­ma­sı, bu Ka­nu­nun Res­mi Ga­ze­te­de ya­yı­mı­nı ta­kip eden kır­kın­cı gün­den son­ra­ki ilk Pa­zar gü­nü, ikin­ci tur oy­la­ma­sı ise ilk tur oy­la­ma­yı ta­kip eden ikin­ci Pa­zar gü­nü ya­pı­lır" diye yazıyormuş. Başını yine (evet bildiniz) Sabih Kanadoğlu'nun çektiği bir grup hukukçuya göre, eğer referandumda evet çıkarsa, daha yeni TBMM tarafından seçilen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün istifa etmesi ve yerine halk tarafından yeniden bir 11. Cumhurbaşkanı seçilmesi gerekirmiş.

Bu arada çok uzlaşmacı(!) bir lider olan Deniz Baykal da bunun üzerine hemen harekete geçmiş, hükümete gelin bu garabeti düzeltelim demiş. Yahu Baykal herkesi salak yerine koymaktan ne zaman vazgeçecek bilmem ki? Bunu hiç hazzetmediği Anayasa değişikliği paketini tamamen rafa kaldırmak için bir bahane olarak kullandığı sizce de çok açık değil mi? Baykal, milleti salak yerine koya koya her seçimde avucunu yaladığı halde bu huyundan vazgeçmiyor bir türlü. Tabii bunda şaşacak bir durum yok. Ne demiş atalarımız; can çıkmadan huy çıkmaz!!

Neyse biz işin o kısmını bırakıp esas meseleye gelelim. İşte size 100 puanlık bir soru. Eğer referandumdan evet çıkar ve Abdullah Gül de bu aklıevvel hukukçuların söylediklerine uyup istifa ederse, halkın seçeceği yeni cumhurbaşkanı kaçıncı cumhurbaşkanı olacak? Antik çağlarda, Mısır'da falan, hoşlarına gitmeyen bir hükümdarı devirip yerine geçenler onu tarihten tamamen silmek için adının geçtiği tüm kayıtları ortadan kaldırırlarmış. Eğer bu devirde aynı şeyi biz Abdullah Gül için yapmayacak isek (malum kesimden bunu teklif edenler olursa da hiç şaşmam!!) yeni seçilecek cumhurbaşkanı 12. Cumhurbaşkanı olmayacak mı? Eee, nerede kaldı geçici madde 19'un hükmü? Her halükarda bu maddenin işlerlik kazanamayacağı çok açık değil mi?

Normal ülkelerde böyle bir durumda ne olacağını ben size söyleyeyim. Normal ülkelerde böyle bir konuda hiçbir tartışma açılmaz, gerçekten hukukçu olan hukukçular, bizim yaptığımız gibi çok basit bir akıl yürütme yaparak, referandumdan evet sonucu çıksa bile geçici madde 19'un hükümsüz olduğu sonucuna varırlar. Referandum sonucu da uygulama imkanı bulunan diğer maddeler için işlerlik kazanır. Yani halkoyuyla cumhurbaşkanı seçimi, Abdullah Gül'ün 7 yıllık (bu süreye de dikkat, 4 yıl sonra bunu tartışacağız) görev süresi dolduktan sonraki ilk seçimde uygulanır.

Tabii burası Türkiye olduğu için bizde öyle olur mu bilemeyeceğim. Esasında hükümet ve Abdullah Gül sıkı durursa paşa paşa (lafın gelişi söylenmiştir, özel bir anlamı yoktur) böyle olmaması için hiçbir neden yok. Fakat mahallenin abileri yine devreye girip de sıkı bir "mahalle baskısı" oluştururlarsa herşey olabilir. Belki hükümet de nasıl olsa artık istediğimiz cumhurbaşkanını seçtik diye işi uzatmayıp anayasa değişikliklerini rafa kaldırmayı kabullenebilir. Ne demişler; olmaz olmaz deme olmaz olmaz...

0 Yorum Var.: