Islamda Faiz ve Kumar

Onceki yazimizda islamda faizin ve kumarin tanimini anlamaya calismistik.

Kur'an faizi cok acik bir sekilde su sozlerle yasakliyor: Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse geçmişte olan kendisinindir ve işi Allah’a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.

Hz. Muhammed ise faiz tanimina su sozlerle aciklik getiriyor: “Altına mukabil altını, gümüşe mukabil gümüşü, buğdayla buğdayı, arpa ile arpayı, hurma ile hurmayı, tuza mukabil tuzu satmayınız. Ancak eşit miktardan ve peşin olursa o müstesna. Her kim artırır veya fazla alırsa faiz alıp vermiş olur. Bunda alan ile veren arasında fark yoktur.”

Ozetleyecek olursak:

1. Kur'an da bahsedilen faiz, ekonomistlerin "reel faiz" dedikleri enflasyonun uzerinde gerceklesen faiz miktari imis. Matematiksel olarak reel faiz=0 kurali konmustur diyebiliriz.

2. Hem alan hem veren suclu ise reel faizin sifirdan kucuk olmasi da sifirdan buyuk olmasi da gunahtir demektir.

Ote yandan kumar tanimi icin uygun bir kaynak bulamadim ama su kosullari iceren durumlari kumar olarak atfedebiliriz:

1. Sonucu kesin olmayan bir olaya istirak etmek.
2. Kazanmaniz halinde maddi kazanc elde etmeniz, kaybetmeniz halinde maddi zarar etmeniz.

Simdi bu tanimlara bakarak mevcut yatirim araclarinin degerlendirmesini yapalim. (Yaziyi cok uzun buluyorsaniz asagida kalin harflerle sonucunu yazdim)

a. Banka'ya para yatirmak: Eger bankadan aldiginiz reel faiz=0 degil ise bu gunahtir. Sifir faizle yatiriyor olsaniz da gunahtir, enflasyonun uzerinde bir faizle yatiriyor iseniz de gunahtir. Zaten bankalar da sizden topladiklari bu parayi faiz kazandiklari kredilerde kulladiklari icin reel faiz=0 durumunda dahi gunah islemis oluyorsunuz (gunaha alet oldugunuz icin). O yuzden gunah islememek icin bankaya hic bir surette para yatirmamaniz gerekiyor.

b. Tahvil/Hazine Bonosu: Devlete verdiginiz borcun reel faizi sifira esit ise bunu yapabilirsiniz. Ancak genellikle bunlarin reel faizi sifirdan yuksektir, bazen de sifirin altinda gerceklesir. Bunlarin faizlerinin sifir olma olasiligi cok dusuktur. O yuzden gercek bir muslumanin bunlardan da uzak durmasi gerekir diye dusunuyorum. Enflasyona endeksli kagitlardan alip, enflasyonun uzerinde ellerine gecen faizi devlete geri veren vatandaslarimiz ise (baska bir kurali ihlal etmiyorlar ise) bunu yapabilirler. Neticede amac reel faiz=0.

c. Borsa: Borsada faiz kullanan sirketlere yatirim yapmak tahmin edeceginiz uzere yasaktir. Tum islami kurallara uyan bir sirketin borsada islem gordugunu varsayalim. Bu sirketin hisse senedini alip satmak kumar tanimi icerisine girer. Bir hisse senedini aldiginiz zaman onun gelecekte alacagi deger (temel ozelliklerinin yanisira) sansa baglidir. Bir hisse senedinin bes sene sonra hangi fiyattan islem gorecegini bilmiyoruz. Bu yuzden de alim satim oldugu zaman sansa bagli olarak (az ya da cok) kar veya zarar etme durumumuz soz konusudur. O yuzden bu da islama gore yasak olmalidir. Ama eger bir hisse senedini sadece dagittigi kar payi icin alirsaniz ve sonsuza kadar elinizde tutarsaniz, bu sirketin dagittigi kar payi (bence) gunah olmaz.

d. Altin/Gumus: Eskiden herseyin fiyatinin altin/gumus turu degerli madenlerle belirlendigi zamanlarda paranizin altinda durmasi gunah degildi. Ancak gunumuzde fiyatlar yerel para birimleri uzerinden belirleniyor, altinin degeri ise (bazi temel degiskenlerle birlikte) sansa bagli olarak degistigi icin kumar kategorisine girer. Bu yuzden altina yatirim yapmak gunahtir. Taki olarak altin almak (tuketim amaciyla) gunah olmayabilir, diger yasaklari kontrol etmek gerekir.

e. Doviz: Dovizin de altindan farki yoktur, degeri (bazi temel degiskenlerle birlikte) sansa bagli olarak degisir. O yuzden dovize yatirim yapmak da gunahtir.

f. Opsiyonlar: Opsiyonlarin degeri de sansa bagli olarak degisir. O yuzden bunlar da gunahtir.

g. Nemalar: Devletin verdigi nemalar da reel faizi sifir olmadigi icin gunahtir.

h. Gayrimenkul: Gayrimenkul fiyatlari da (temel faktorlerin yaninda) sansa bagli olarak degistigi icin alim-satim yapilmasi kazanc veya zarar dogurdugu icin gunahtir. Ancak bir gayrimenkulu sonsuza kadar elinizde tutmak kaydiyla ondan elde edeceginiz gelirler gunah kapsamina girmez.

i. Yatirim Fonlari: Yatirim fonlarinin cogunlugu yukarida bahsettigimiz enstrumanlara yatirim yaparlar. O yuzden bunlar da gunahtir. Istisnai olarak yatirimcilardan topladiklari paralari tamamen islami kurallara uyarak faaliyetlerde bulunan isletmelere pay karsiligi koyan fonlara yatirim yapilabilinir. Herkesin tu kaka dedigi Hedge Fonlar bu is icin bicilmis kaftandir.

Olaya bir de tuketim tarafindan bakalim:

a. Kredi almak: Kaynagi ne olursa olsun (ister devlet, ister ozel sektor, ister sahis) reel faizi sifir olmayan kredi kullanmak gunahtir.

b. Pesin fiyatina taksitle alisveris: Islami kurallara tamamiyla uyan bir sirketin ayni mali farkli fiyattan satmamasi gerekir. Enflasyon hic bir zaman sifir olmadigi icin pesin fiyatina taksit uygulanmasi pesin verenlere daha yuksek bir fiyat odettigi icin gunahtir. O yuzden boyle bir uygulama yapilmamalidir. Taksit uygulamasina gidilecekse taksitler enflasyon farkini icermelidir.

c. Kredi kartlari: Kredi kartlarini veren sirketler faiz geliri elde etmek amacini tasirlar. Eger kartlara uygulanan reel faiz sifira esit degilse bu kredi kartlarinin kullanilmasi gunahtir (kredi cekmeseniz bile, cunku faiz yemek isteyen bir sirkete bu eyleminde yardimci oldugunuz icin)

d. Sigorta: Sigorta sirketleri sizden topladiklari paralari genellikle gunah niteledigimiz enstrumanlara yatirirlar, o yuzden sigorta yaptirmak da gunahtir (alet oluyorsunuz). Eger islami kurallara gore sirketlere topladiklari paralari koyan bir sigorta sirketi varsa o zaman belki bu soruya farkli bir cevap verebiliriz. Bu sefer de sigorta yaptirmak kumar oynamak gibidir, neticede olay gerceklesirse bir kazanan ve bir kaybeden olacaktir. O yuzden bu da gunahtir.

Son olarak Ozel Finans Kurumlarina bir bakalim.

a. Eger bu kurumlar sizden topladiklari fonlari sirketlere hisse karsiliginda veriyor ise bu uygulama kurallara uygundur. Bu bizim yukarida "i" kisminda bahsettigimiz yatirim fonlariyla ayni kategoriye giriyor demektir zaten.

b. Leasing: Bunun kurallara uygun olabilmesi icin uyguladigi faiz orani reel faiz=0 olmalidir. Masraflar ayrica odenmelidir. Reel faizin ne olacagini onceden bilmedigimiz icin bu uygulamalarin cogunlugu sifirdan farkli bir reel faiz kullanir. O yuzden gunahtir.

c. Murabaha: Bu yöntemde müşterinin ihtiyaç duyduğu hammadde, makine v.s. onun namına satın alınır ve üzerine bir kar koyarak müşteriye devredilir. Mal bedeli müşteri tarafından ÖFK’ya taksitler halinde geri ödenir. Bunun kurallara uymasi icin en onemli sart musterinin ihtiyac duydugu hammaddeyi, makineyi nereden alacagini bilmemesi veya bunu yapabilecek beceriye sahip olmamasidir. Eger adamlarin elinde para (sermaye) olsaydi bu mali kendileri alabilir miydi sorusunun cevabi evet ise murabaha gunahtir. Bence bu sorunun cevabi her zaman evettir. Neticede OFK broker degil, adamlarin islevi finansman saglamak; musteri ise kendi hammaddesini nereden alacagini bilmiyorsa bence hic o isi yapmasin. Neticede bu bir finansmandir, uygulanan reel faiz sifirdan farkli ise gunahtir. Cogunlukla da reel faiz sifirdan yuksek oldugu icin gunahtir.

Ozetleyecek olursak islami sirketlerden hisse alan fonlarin disindaki tum yatirimlar gunahtir. Bana kalirsa OFK'lara para koymak da gunahtir. Ayrica yatirimi sadece tuketimi yaptiginiz para cinsinden yapabilirsiniz, degerli madenler uzerinden spekulasyon yapamazsiniz. Parayi harcarken de dikkatli olmalisiniz, cunku faiz her yerde (acik ve gizli olarak) karsimiza cikmaktadir. Gercek muslumanlarin bundan sakinmasi gerekir. Yoksa Kur'an da soylendigi gibi "Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar."

Bu arada AKP hukumetinin neden aklina gelmedi anlamak mumkun degil. Musluman yatirimcilar icin sadece enflasyon kadar faiz veren (reel faiz=0) tahvillerden piyasaya neden surmuyorlar? Bu tahvillerin ihracini da hazine direkt olarak kendisi yapabilir, borclanma maliyetleri de duser. Laiklerin de buna karsi cikacagini zannetmiyorum.

Not: Bu konularda diger bir kaynak da Hayrettin Karaman isimli ilahiyat profesoru imis. Ancak ben yanitlarinin bir kismini sevmedim, benimkilerle de celisiyorlar zaten. Bu arada Fethi Bey, kusura bakmayin dogru durust alternatifler sunamadim.

20 Yorum Var.:

Özkan D. dedi ki...

bektaşinin biri ramazanın son günlerinden bir gün çarşıda dolaşıyormuş, aç, susuz, tütün yok, alkol zaten yok... perişan olmuş.. o sırada musevi esnaftan biri dükkanın önünde ayak ayak üstünde, bir elinde kahve yanında likör, öbür elinde nargile.. bektaşi sıvazlamış adamın sırtını, "beyim" demiş, " dininin kıymetini bil"..

ekşi iktisat dedi ki...

Demek ki ulkede deflasyon falan ciksa yandik. Millet toptan cehenneme...

Unknown dedi ki...

Ekonomix bey,

Çok iyi toparlamışsınız, öncelikle teşekkürler.

Bu arada konuyla ilgili farklı yorumlar olduğunu da görmüşsünüzdür, mesela İlahiyat Profesörü Süleyman Ateş bazı yorumlar yapmış.

http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=169380

Öte yandan ben de genel anlamda sizin yazdıklarınızın doğru olduğunu düşünüyorum, hatta bir çok tefsirciye, din adamına taş çıkartacak kadar ustalıkla işi halletmişsiniz.

Hükümet için getirdiğiniz öneri de makul.

Bu noktada müslümanların nasıl çelişkili bir durumda oldukları, denize düşen yılana sarılır hesabı tuhaf yöntemlerle "işlem maliyetlerini" azaltmaya çalıştıklarını görüyoruz. Halbuki İslam genel bir duruş olarak insanların rutin hayatlarının kolaylaştırılmasını ilke edinir. Ortada, bugün için, bir tuhaflık olduğu açık.

Bence sizin yazınızın geniş kesimlere ulaştırılması lazım, en azından kendini (ve Allah'ı) kandırmaya çalışanlara kral çıplak denmiş olur.

Bir de Timur Kuran'ın "İslam and Mammon" diye bir kitabında da bu konular iyi ele alınmıştır, Tükçeye de çevrildi "İslam'ın Ekonomik Yüzleri" diye. Laf arasında duyurmuş olayım.

FST, İzlenimler

Unknown dedi ki...

Bu arada bir itiraz şerhi düşmeyi unutmuşum:

Bu tahvillerin ihracini da hazine direkt olarak kendisi yapabilir, borclanma maliyetleri de duser. Laiklerin de buna karsi cikacagini zannetmiyorum.

Laiklerin bir şeye karşı çıkmaması için o şeyin mantıklı olması gerekmez. Laikler açısından fazsiz tahvil ihracı çağdaşlıktan bir sapmadır ve Türkiye'yi Endonezya'ya çevirebilir.

Bence iyimser konuşmuşsunuz.

FST

mr. brooks dedi ki...

Yazi yuzeysel ve fazla iddiali olmus. "Haram"in sInIrlarInIn iyi bir sekilde cizildigini sanmiyorum.
dogrular var ama bariz yanlislar da var. Ornegin pesin ve taksit konusundaki yarginiz benim bildigim kadariyla Peygamberimiz (sas) zamanindaki uygulama ile celisiyor. O zaman kurallar kendi icinde celisiyor diyebilirsiniz ama bu kurallar iki gunde kavranabilecek seyler degil, bunu da akilda tutmak gerek.
isin ozune inmek de zor gerci. uzun bir arastirma ve vukufiyet ister.

Dane dedi ki...

Bu konuyla ilgisi yok ama daha evvel blog da bahsi geçtiği için yollamakda bir sakınca görmüyorum.Verdiğiniz linki "kurcalarken" buldum
Konu organ nakli ;

http://www.hayrettinkaraman.net
/sc/00216.htm

Blog Sahibi dedi ki...

Mr. Brooks,

Bir mali ayni anda hem pesin, hem de pesin fiyatina taksitle satiyorsaniz pesin fiyatina taksitle sattiginiz kisilere "sifir" nominal faiz veya (enflasyonun oldugu bir ulkede) negatif reel faiz uyguluyorsunuz demektir. Hz. Muhammed doneminden yapilan uygulamayi bilmiyorum, detaylarini aciklarsaniz tartisabiliriz.

Blog Sahibi dedi ki...

Haaa, aklima gelmisken soyleyeyim. Eger Hz. Muhammed zamaninda enflasyon orani sifir ise (fiyatlar degismiyor ise) pesin fiyatina taksit yaptiginiz zaman uguladiginiz nominal ve reel faiz birbirine esittir ve sifirdir; yani bu uygulama enflasyon sifir oldugu taktirde gunah degildir.

mr. brooks dedi ki...

Yanlis anlasilmasin, dini inancinizi bilmiyorum ve herhangi bir insultta bulunmak istemem ama yazdiginiz su cumle:

Bir mali ayni anda hem pesin, hem de pesin fiyatina taksitle satiyorsaniz pesin fiyatina taksitle sattiginiz kisilere "sifir" nominal faiz veya (enflasyonun oldugu bir ulkede) negatif reel faiz uyguluyorsunuz demektir.

su ayetteki "faiz - alim satim islemi ayrimi"ni Islamin koydugu bakis acisindan farkli yorumlama durumuna uygun dusuyor:

Faiz yiyenler, şeytanın peşine takılıp aklını çeldiği[46] kimsenin davranışından farklı bir davranış göstermezler. Bu onların, “Alım satım da tıpkı faizli işlem gibidir” demeleri sebebiyledir. Allah alım-satımı helâl, faizli işlemi haram kılmıştır.” (Bakara 2/275)

Once link vereyim.
http://64.233.169.104/search?q=cache:tdjIuNHiyqQJ:www.suleymaniyevakfi.org/modules/Faiz/faiz.php+hz.+ali+taksit+murabaha+faiz&hl=tr&ct=clnk&cd=1&gl=tr
(vade farki ve faiz basligi)

benim bunlardan anladigim:

Islamda aynı turden farkli miktardaki malları (ve parayi) degistirmek yasak. faiz bu. farkli turden olunca faiz sayilmiyor. Yani dolayli uygulamalar faiz sayilmiyor. Mesela senelik %10 enflasyonun oldugu ortamda senelik %20 vade farki koyuyorsaniz buna bir yasak yok.

Benim de biraz derinlemesine incelemem lazim.
Ek olarak:
Kumar ve reel faiz nominal faiz konularinda:
1. kumarin tanimini fazlasiyla genis tuttugunuzu dusunuyorum.
2. haram kilinan (Hayrettin Karaman'a gore) nominal faizdir. reel faiz degil.

Blog Sahibi dedi ki...

Mr. Brooks,

Kuran da bahsedilen ve helal kilanan alim satim'dan kastedilen ticari anlamda (bir hizmet saglayarak) yaptiginiz alim satimdir. Mesela toptancidan 10 koli mali ucuza alip bakkalda tane ile satilmasi islemi. Siradan vatandas bir adet mal icin onca yolu toptanciya gitmek istemez, toptanci da tek tek satmak istemez zaten. O yuzden siz bu mali toptancinin bakkala sattigi birim fiyatin uzerinde bir rakama satin alirsiniz. Verdiginiz ek para sunulan hizmet icindir.

Simdi A kisisi OFK'ya gidip "ben sana bu mali 100 liraya satayim, bir sene sonra ise ayni mali 120 liraya satin alacagimi taahhut ediyorum; boylece odeyecegim 20 lira faiz degil ticari kazanc olur, o yuzden helaldir" seklinde bir mantik kullanarak anlasma yaparlarsa bu faiz olur mu olmaz mi? Olmaz diyorsaniz size tek tavsiyem, boyle alengirli yollara sapmayin, goturun paranizla direkt hazine bonosu alindir.

Kural gayet acik, tartisilacak bir tarafi yok, reel faiz sifir olmalidir. Enflasyonun %10 oldugu bir ortamda %20 vade farki odemekte haramdir, odetmekte. Bunun boyle oldugunu anlamak icin ortaokul seviyesinde matematik bilmek yeterlidir (nufusumuzun yaklasik %30'u), matematik bilmiyorsaniz bilenlerin sozunu dinlemelisiniz.

Kumar konusunu ise bir ornekle aciklayayim. Diyelim ki ben iyice analiz yaptim ve 10 YTL'ye PINAR SU hissesi aldim. Bir ay sonra da hisse 12 liraya cikti diyelim. Bu %20'lik artisin ne kadari benim yaptigim analizin dogru cikmasinin bir neticesi, ne kadari tamamen benim kontrolum disinda gerceklesen
olaylarin sonucu? Hava sicaklarinin artacagini, dolayisiyla sise suyuna olan talebin artacagini TAM OLARAK biliyor muydum? Neticede sonucu ister kura ile belirlensin, ister zar ile, ister oyun kartlariyla, isterse de ruzgarin estigi yon ile, yaptigimiz kumardir. Kaldi ki parasina satranc/dama oynamak da yasaklanmistir.

Kumarin veya faizin tanimini genis tutan ben degilim, Kuran oyle yazmis, Hz. Muhammed oyle tanimlamis.

Yorumunuzda beni en cok rahatsiz eden "Yani dolayli uygulamalar faiz sayilmiyor." ifadesi. Hz. Muhammed 2 kilo kotu hurmayi 1 kilo iyi hurma ile degistiren Bilal'e "Once kotu hurmayi altina cevir, sonra o altinin karsiligina ne aliniyorsa o kadar iyi hurmadan al, yoksa yaptigin faize girer" demistir. ((Buhâri, Vekâle,11) Bu ornek "dolayli uygulamalarin" faiz sayildigini gayet acik bir sekilde gosteriyor. Maalesef oyle.

Özkan D. dedi ki...

süleyman ateş ile ilgili verilen linkte ( tşk. izlenmler) güzel bir tesbit var;

Bugünkü ekonomik sistem, bankacılık üzerine, hazine bonosu üzerine kuruludur. Siz bunu kaldıramazsınız. Aksi takdirde ekonomi durur. Devletten ve bankadan alınan ancak paranın değerini koruyabilecek orandaki getirinin haram olacağını sanmıyorum.. islam mantık dinidir.

Deniz dedi ki...

FST Bey,
Süleyman Ateş bu konuda çamura yatmış.
"Bugünkü ekonomik sistem, bankacılık üzerine, hazine bonosu üzerine kuruludur."
O halde birisi çıkıp der ki Kur'an da bugüne hitap etmiyor. Eskiden öyleymiş, bugün böyle. Kuranın evrensel, her zamana uyan bir kitap olduğu öğretilirdi zorunlu Din K.A.B derslerinde, ya Sn Ateş yanılıyor, ya da biz yanlış öğrendik.
Ulemamız faiz konusunda gösterdiği esnekliği niçin başörtüsünde göstermiyor? Başörtüsü konusunda neden o zaman öyleydi, günümüzde şöyledir demiyorlar?

Unknown dedi ki...

Deniz merhaba,

Ben linki Süleyman Ateş'in görüşüne tam olarak katıldığım için vermemiştim aslında, sonuçta bu şahıs bir tefsir profesörü, farklı görüşler de olabilir diye aktardım. Neticede faiz ayetinin niye indiğini bu şahıslar daha iyi biliyorlar. Hadislerdeki faiz yasağı da daha ziyade riba uygulamasına dönüşe yol açabilecek işlemler konusunda şüpheli olabilecek tüm yolları kapamakla ilgili olabilir. Bunlar faiz yasağının olmadığı anlamına gelmeyeceği gibi faizsiz ortamda işlem yapılamayacağını da göstermez. Ancak bu konularda hassas olanların işlem maliyetlerini çok yükselteceği ve rekabette dezavantajlı konuma getireceği aşikar. Zaten müslümanlar da bir yerlerden delerek, adını değiştirerek ortama uyum sağlamaya çalışıyorlar.

Başörtüsü konusunda öyle demeyenleri ben de anlamıyorum. Sonuçta ortada muğlak bir uygulama var, tarihsel, coğrafi yönleri olabilir. Genel inanç özgürlüğü çerçevesinde isteyen istediğini giyebilmeli, adabı muaşeret her dönem değişmiştir, ilahi dinler insanların üstlerine başlarına giydiklerini düzenlemek için inmezler.

Nihayet, Kuran ve hadisler ceza hukuku, giyim kuşam, ticaret gibi insanın günlük hayatıyla ilgili konularda çağa göre yeniden yorumlanabilir, zaten öyle olmasa tuhaf olur. Zahiriler diye bir mezhep var onlar daha ziyade abuk subuk şeyleri savunurlar. Herneyse.

Bu konunun kolay olmadığını bildiğim için Ekonomix'e havale ettim, ve bana göre verdiği "fetvalar" geleneksel anlayışa göre onikiden vurmuş.

Selamlar

FST

Adsız dedi ki...

Bravo, düzeyli ve mantıklı!! bir tartışma olmuş!

mr. brooks dedi ki...

dolaylı uygulamadan kastımı daha açık yazayım:
enflasyonun olmadığı ortamda vadeli satıştan fazla fiyat almak.

şunun üzerine yazdım:
Bir mali ayni anda hem pesin, hem de pesin fiyatina taksitle satiyorsaniz pesin fiyatina taksitle sattiginiz kisilere "sifir" nominal faiz veya (enflasyonun oldugu bir ulkede) negatif reel faiz uyguluyorsunuz demektir.

yumu dedi ki...

katılmaıdğım hususlar
1.gayrimenkul alıp satmak haram demişsiniz.
2.borsa her şekilde haram demişsiniz.
ikisinde de haram olma sebebini şansa bağlamışsınız.
bence risk ile şansı biraz karıştırmışız. ticarette her halukarda risk vardır, olmalıdır. az veya çok.gayrimenkul alıp satmak haram ise, herhangi bir malı da laıp satmak haramdır. niye mi? malların değeri sabit değildir de ondan. arz talebe göre değişir.

Necmeddin Güney dedi ki...

Öncelikle tartışmayı zevkle okuduğumu belirteyim. Bazı hususları takdirlerinize sunmak istiyorum:
- Faiz konusunda “nesie faizi” ile “fazlalık faizi” ayrı ayrı bilinmesi gerekir. Ayrıntılı bilgi için Diyanet İslam Ansiklopedisi “Faiz” maddesini tavsiye ederim.
- Fazlalık faizi olması için “şart koşulmuş” olması gerekmektedir. Şart yoksa fazlalık faizi yoktur.
- “olmalıdır” “bence” gibi ifadelerle şahsi kanaatinizi ifade etmişsiniz. Fıkıh alanında yeterli altyapıya sahip olmadan ‘bence’li cümleler kurmak bizi bir sonuca ulaştırmaz. “Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü "Şu helâldir, şu harâmdır," demeyin, sonra Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise iflâh olmazlar.” (Nahl 119)
- Kumar tanımını o kadar genişletmişsiniz ki, caiz hiçbirşey kalmamış neredeyse. Fıkıhta kumardan ziyade tez olarak çalışmakta olduğum Garar (risk, belirsizlik) kavramı kullanılmaktadır Her risk değil, sadece fahiş (ağır) garar haram kılınmıştır. İnsanların ihtiyaç duyduğu muamelelerde hafif gararlar göz ardı edilmiştir. Yoksa neticede ticaret de bir açıdan kumara sokulabilir. Malın fiyatı düşer veya yükselir, kimse yarını kesin olarak bilemez.
- Piyasadaki arz talep dengesi sonucu oluşan her şeyi ‘şansa bağlı = kumar’ olarak telakki etmek köklü bir yanlışlıktır. Altına yatırımı, Dövizi hatta gayrimenkule yatırımı haram ilan etmişsiniz. Ticari malların fiyatını da aynı arz-talep mekanizması belirlemektedir. O zaman ticaret de kumar olmalı ve haram ilan edilmeliydi. Peşin olması ve hemen teslim almak kaydıyla altına/dövize yatırımı caiz görmeyen hiçbir alim yoktur. (Yalnız döviz almanın, iktisadi olarak o ülkeye faizsiz borç vermekle aynı fonksiyonu gördüğünü hatırlatıp pek teşvik etmemek gerekir.) Gayrimenkule yatırımın cevazı konusunda hiç şüphe yoktur.
- Yatırım fonları, %100 helal olan yatırım araçlarına yatırım yapıyorlarsa, faiz şartı veya getiri garantisi yoksa, ittifakla helaldir.
- “Peşin fiyatına taksit yapılması”nın günah hiçbir tarafı yoktur (kredi kartı ve bankanın işin içine girmediğini varsayarak). Satıcı istediği kişiye istediği fiyata (piyasadaki oluşmuş fiyat sınırını aşmamak kaydıyla) malını satabilir. Dinen herkese aynı fiyatla satmak zorunda değildir.
- Devlete ait sosyal sigortalar ve bazı ülkelerde işletilen ‘yardımlaşma sigortaları’ caizdir. Ancak özel sigortalar topladıkları primleri değerlendirme biçimleri sebebiyle caiz görülmemektedir. Konu yine garar’ı ilgilendirmektedir ve toplumun ihtiyacı sebebiyle sigortadaki garar da caiz görülmüştür.
- ÖFK’larla ilgili yazdıklarınızda da sıkıntılar var ama bu kadarla yetineyim.
- Hayrettin Karaman Bey, kıymetli bir İslam hukuku profesörüdür. Alanında ehil bir şahıstır. Bazı görüşlerine katılmayabiliriz ama her konuda kendisinin sitesine müracaatı tavsiye ederim.
- Şu tür bir satış îne satışıdır ve bizzat Hz. Peygamber tarafından yasaklanmıştır: “ben sana bu mali 100 liraya satayim, bir sene sonra ise ayni mali 120 liraya satin alacagimi taahhut ediyorum; boylece odeyecegim 20 lira faiz degil ticari kazanc olur”.
- Bir arkadaş “ilahi dinler insanların üstlerine başlarına giydiklerini düzenlemek için inmezler” demiş. Evet, şu kumaştan giyin, şu tarzdan giyin denmiyor. Sadece ana ilke söyleniyor: Yabancıların (nâmahremlerin) yanında el ve yüzler dışındaki yerler örtülü olmalı, kıyafet dar veya şeffak olmamalıdır.
Saygılarımla,
Arş. Gör. Necmeddin Güney
S.Ü. İlahiyat Fak.
(Aof İktisat 4. sınıf öğrencisi)

pelin s. dedi ki...

Ey cemaati müslümin,

fazla dîni bilgim yoktur ama tüm hesapları dikkate aldığımda şöyle düşünüyorum:

1-) Ben bir şirket kurup, başına müdür koyup oturduğum yerden kâr veya zararımı alabiliyorsam, şirketin yarısını satıp bu günahıma başkasını da ortak edebiliyorsam, hisse senedi alım-satımı da bu durumun aynısı olmalıdır. Şirket kurmak ticaret yapmak neyse hisse senedi de o olmalı.

2-) Ben bir tane ev satın alıp, o evi kiraya verip kirasını yiyebiliyorsam ve evin değeri sabit kalıyorsa, yani reel bir kazancım varsa, birine borç verip faiz almak da aynı şey olmalıdır. Çünkü o adam aldığı borçla iş yapacak kazancın bir miktarını bana verecek. Aynı şekilde evimi kiralayan da eve yatıracağı parayla iş yapıp para kazanacak, bana kira ödeyecek. Bu durumda da faiz haramsa fazladan mülk edinip kiraya verme de haram olmalıdır.

Çok şükür bu yazıyı da yazdık. Yorumlarınızı bekliyorum. (Ebleh insanların toplandığı forumlardaki gibi eski konuya yorum yaptın falan diye edebiyat yapmayın bana, konu zamandan bağımsız bir konu.)

Adsız dedi ki...

Dinen caiz konularda iştigal eden şirketlerin hisselerini alıp satmak helaldir.

Vade farklı taksitle satış yapmak helaldir.

Dinin yasaklamadığı mal ve hizmetlerin ticaretini yapmak helaldir.

Aynı malı farkla değiştirmek (para verip, sonra fazlasıyla geri almak) faiz olup haramdır.

Bu yazdıklarım değişik kaynaklardan teyit edilebilecek, genel kabul görmüş islami görüşlerdir. Dinde bana göre, ona göre, şuna göre denilemez, kuran'a, sünnete veya islam alimlerine göre diyebiliriz. Bana göre şöyle, dediğimiz zaman ya kendimizi din alimi saymamamız veya kendi dinimizi icat etmemiz gerekir.

Allah (cc) en iyisini bilir.

Unknown dedi ki...

iyi de bu neden umurumuzda olmalı ki. rasyonel bir düşünce sisteminin ürünü değil hatta kitap hiçbir ekonomik kaynağa referans vermiyor. tamamen zaman kaybı