Cocuklariniz Neden Orada Degildin Diye Sormasin

Bundan ben diyeyim 10 siz deyin 15 sene evvel Yeni Demokrasi Hareketi isimli bir hareket baslatilmis, lideri olan Cem Boyner ise "Cocugum bana baba sen niye bir seyler yapmadin, hiyar mi yetistirdin" demesin diye politikaya giriyorum demisti. Secimlerde 117 bin oy aldilar, vakitlerini secim kampanyasina harcayacaklarina hiyar yetistirmeye harcasalardi, simdi hiyar uretiminde dunya birincisi olmustuk. Gerci bir cok bakimdan ulkemizde dunyanin hic bir yerinde olmadigi kadar turlu turlu "hiyar" var ama neyse!!!

Simdi ise insanlari Tandogan meydaninda toplamaya calisiyorlar. Sebep?

Sebep basit. Bizim halkimizin cogunlugu ya okumamis cahil ya da az okumus cahil. Kimsenin dili acik acik soylemeye varmiyor ama demokrasi bizim halkimiza yaramiyor. Bir kilo kuru fasulyeyle bir kilo pirince oyunu satabilen insanlar bunlar. Hatta "herkese bir ev bir araba", "mazotun litresi 1 YTL" gibi bos laflara kanip da oy veren vatandasimiz da cok. Iste bu "ise yaramaz" insanlarimiz demoktratik bir secim sonrasinda AKP'yi secmis ve halt etmislerdir. Simdi de AKP hakli olarak kendi goruslerine sahip birisini (bence RTE, bahisler hala acik) Cumhurbaskan'i yapmaya niyetleniyor ve bu "ilerici" kesimleri acaip derece rahatsiz ediyor. Son bir gayret tam saha pres yaparak sonucu etkilemeye calisiyorlar. Aslini soylemek gerekiyorsa ben bunda prensipte bir zarar goremiyorum. Ama uygulamada bazi zararlari var.

Liderlik Nedir?   Küresel ısınma Nedir  Komünist Nedir  Komünizm nedir?  Kapitalizm Kapitalist nedir

Birincisi diger insanlarin hayatlarini aksatarak eylem yapilmasina karsiyim (negatif externality ortaya cikariyorsunuz), koprude eylem yapan isciler de buna dahil, Tandogan meydaninda trafigi kapatacak "ilericiler" de. Ikincisi, madem bu kadar insani bir araya toplayacaksaniz, zamaninizi ve enerjinizi lakirdi ile gecireceginize soyle guzel bir organizasyon yapin ve adam basi 1 agac dikin. Ankara oyle fazla agaci olan bir sehir degil, diyelim ki bu organizasyonunuza 500000 kisi istirak etti (o kadar olmaz ama 100,000 de az bir rakam degil), alin size 10 sene sonra bir orman. Orman'in adini da "AKP'ye karsiydik, bos bos miting yapacagimiza orman yaptik" Ormani koyarsiniz. Yillar gecer, insanlar AKP'yi unutur ama ormaniniz dimdik ayakta kalir. (Pozitif externality ortaya cikariyorsunuz) Gelecekte baska seyleri protesto etmek isteyen insanlar da miting alanlari yerine ormaniniza piknige giderler.

Demokrasi demek sadece protesto etmek degildir. Protesto teroristlerin yaptigi gibi "siddet" kullanmaktir, siddet de daha fazla ses getirir. Neticede siddet kullanarak istediklerinizi yaptirabilir misiniz orasi ayri (ben aslinda zorla guzellik olabilir gorusunu savunuyorum ama bazi okurlarimiz bunun tersini dusunuyorlar, hehehe). Biz AKP'yi kara kasi kara gozu icin desteklemiyorduk (gecmis zaman kullandim, butce aciklari kapanmadigi muddetce de gecmis zaman kullanmaya devam edecegim). Alternatifleri bin beter yahu, hepsini toplasan bir Recep Tayyip etmez ki Recep Tayyip de (detaylarina girmeyecegim) oyle cok super bir politikaci degil (Nasilim? Uslubu yumusatmis miyim? Yumusak uslup kullanmasam ustume cullanirlar zaten. Anlayin siz onu). Neyse, bu konular mayin tarlasi gibi, ben lafi dolastirmadan ve mayina basmadan diyecegimi diyeyim.

Ben hic bir partiyi desteklemiyorum. Protesto yapacaksaniz gidin faydali bir protesto yapin, inanin daha buyuk bir haber olur, pazarlama konusunda uzman arkadaslarimiz size soyleyeceklerdir: bir kopek bir adami isirirsa bu haber olmaz ama AKP'yi protesto etmek isteyen birisi "normal" protesto kalibinin disina cikarak protesto yaparsa bu haber olur (adamin ayni zamanda kopegi isirmasi lazim miydi tam hatirlamiyorum).

28 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Valla ne desem ilk defa hafif aykırı düştük!

Ben de her vesile ile her tür insanın sokağa dökülmesinden yana değilim ama bazen de gerekli diye düşünüyorum!

Bu politikacılar ancak bundan anlıyor maalesef! Galeyana gelmedikçe yapılan diğer işler saman altı ediliyor.. Şimdi al birini vur ötekine...bu halka bu politikacı, bu politikacıya bu halk!

Bu kısır döngüden çıkmak için insanlara dolaylı veya doğrudan eğitim vs vs yatırım yapmak lazım, kimliklere biraz bilinç katmak lazım ama o hangi politikacının işine gelir. Verim bizim memlekette her alanda çok güdük kalmış vaziyette!

Bunu sokaklara dökülüp bağırıp çağırmakla mı halledeceksin diyebilirsiniz, hayır ben öncelikle herkesin politik manada oyunu kullanarak protesto edebileceğine sonuçlarının etkileri açısından inanmaktayım fakat ekonomi ve politika ya da sosyal olguları birbiri ile fazla harmanlamayalım! Hükümetin ekonomik aktivasyonları pozitif olabilir, bu politik aktivasyonlarının da pozitif olacağı manasına gelmez! Ne yani Brunei Sultanlığına gidelim o zaman hep beraber ya da daha gerçekci Suudi Arabistan'a! Süper refah içindeler ama bazen süper refah herşey anlamına gelmez! Özgürlük! ( bir kadın olarak) daha fazla paraya ve refaha tercih edilir! Şahsımca tabi!

Süper eğitim al, süper paran olsun ama araba kullanama, oy kullanama, public hiç bir ahkkın olmasın ama mutlu ol! kimse bana hikaye anlatmasın! Yok öyle bişey!

Ekstrem bir tablo çizmiş olsam da sadece ekonomik refahla, insanların zihniyetinin değişeceğini varsaymak bana komik geliyor!

Sevgiler,
Özge

Deniz dedi ki...

14 Cumartesi günü demokratik hakkımızı kullanacagim.Ben ne cunta, ne de şeriat diyorum, yanlış anlaşılmasın, şimdi bazı Atatürkçüler darbeci kesildi.Onlari tasvip etmiyorum, ben bir sivil olarak 14 Nisan'a katılıyorum.Tabii daha iyi protesto yöntemleri vardır ancak bu hukumet bundan anlar.Başka sivil itaatsizlik uygulamalari da yaratilabilir.
Sayin ekonomix Bey, sendikalar kapatılsından sonra, mitinglere prensipte karşı çıkmamanızı duymak iyi oldu. Mitingler de yasaklansın diyebilirdiniz, demediniz Allah'a şükür. Demek ki o kadar faşist değilmişsiniz.
Bu arada Özge'nin fikirlerini çok tuttum.

Adsız dedi ki...

İlave: Ben bahse girmiştim. Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı adaylığını ilan edecek. Bunu adayların ilanının son günü yapabilir.

Adsız dedi ki...

Bir kadin olarak ben de Ozge hanima yurekten katiliyorum. Aci ama gercek, maalesef bu hukumeti halkimizin cogunlugu secti. Demokratik yoldan geldiler, demokrasiyi kullanarak kendi hayat goruslerini dayatacaklar. Ve yine maalesef, memleketimizde bunu uygun bulup, uyum saglayabilecek muhafazakarliga daha yatkin buyuk bir cogunluk var.

Demem o ki, bizler, bizim gibiler 70 milyonun icinde bir azinligiz. Diger ulkelerdeki insanlarin savasarak, mucadele ederek elde ettikleri haklar bize tepsiyle sunulmus ama bu haklari benimsemekten aciz bir cogunluk var. Onlarin dedigi oluyor.
Protesto olsun olmasin memleket bir yone dogru gidiyor, bir kismimiz benimsemesek de...
T'Pol

Adsız dedi ki...

"Sebep basit. Bizim halkimizin cogunlugu ya okumamis cahil ya da az okumus cahil. Kimsenin dili acik acik soylemeye varmiyor ama demokrasi bizim halkimiza yaramiyor"
Peki halkımıza yarayan nedir?Cunta mı,teknokrat hükümetleri mi? 27 Mayıs,12 Mart,12 Eylül,28 Şubat'lar mı?Eli sopalı idareler mi?Elitist oligarşik diktalar mı?
Yorum yapanlara ne demeli?Eskiden "Din elden gidiyor!" diye feryat edip hacı-hoca(!) tarafından kandırılanlardan bahsedilirdi. Şimdi bakıyorum "Laiklik elden gidiyor" tayfası var.Doğru bu yaz şeriat gelecek unutmuşum tıpkı geçen kışda da komünizm geldiği gibi.
Merak ediyorum AKP daha ne yapacak,EU için en acar reformları yapan onlar,demokratikleşme de ne kadar eksik kalsalar da en iyi performansı gösteren onlar.Ekonomi'de istikrar için debelenen onlar. Ha şimdi aklıma geldi özgür olmak istiyorsunuz, zengin olmanıza gerek yoktu değil mi?Hiç sordunuz mu kendinize gerçekten özgür müyüz diye. Maalesef özgürlük sizin sandığınız şeylerden mürekkep değil sadece.Alın size Şemdinli iddanamesinin savcısını,adamı anasından doğduğuna pişman ettiler.Ya 12 Eylül için soruşturma açan savıcya ne demeli,yoklar makamında şimdi.

dragut@gmail.com

Adsız dedi ki...

Bu ulkede acaba bayanlara yonelik bir dayatma varsa bu zorla basortusu takma yonunde mi yoksa basortusu taktirmama yonunde mi? ben papua yeni ginede yasiyorum da uzak kaldim oraya bi cevap verirseniz sevinirim. Ayrica dayatma nasil olur ogrenmek isteyenler Engin Ardicin dunku yazisini okusun aksam gazetesindeki.

Adsız dedi ki...

Ben demokrasi istiyorum, ve iktidara karşı muhalefet yapmak benim demokratik haklarımdan birisidir. AKP'yi savunmak demokratik olmanın bir şartı mı yahu?
Özgürlük sizin sandığınız gibi de değil. AKP ne yaptı özgürlük için? Üniversitelerde başörtüsü sorunu nu çözdü? Din-vicdan ve ifade özgürlüğü konusunda ne yaptı?Açık ve net olan şudur, iktidar için Şemdinli soruşturmasını açan savcıyı satan AKP değil mi? Madem o kadar özgürlükçü niye özgürlüğün yanında yeralmadı.

Adsız dedi ki...

Özgrülük kavramını burada aydınlığakavuşturabileceğimiz sanmam!

Ayrıca ben çok sepsifik olarak kadın kimliğimle ve sadece onun bir yanını göstererek örnekleme yaptım! Herhalde özgür bir ülkede yaşadığımı zannetmiyorum ama karşılaştırma yaparsak bir Suudi Arabistan'da yaşayan kadından çok daha özgür olduğum kesin!

Şu hataya düşmeyiniz lütfen; yazılan bir cümle o insanın tam olarak düşüncesini ifade etmeyebilir ve kanımca çoğunlukla da etmez! Fakat bir insanın konu hakkındaki gerçek ve tam fikrini anlamak içinde bu platform yeterli değil! Günlerce yazı yazmak lazım ama ben tartıştığım insanın suratını da görmek, ses tonunun da hissetmek isterim! Bu kadar basit ve açık!

Demokrasi istenebilir, ben de demokratik bir özgürlük ortamı, demokratik bir hukuk devleti istiyorum fakat bu herhalde oturduğumuz yerden ahkam keserek olmaz, şiddetle hiç olmaz!

İnsanların inanmadıkları bir konuda barışçıl olarak yürüyüş yapmaları da demokratik haklardan birisidir! Ve hak verilmez alınır!

Sağlıklı ve rasyonel düşünüp, hareket etmek, her zaman yaptığımızın aksine fevri davranmadan çözüm yollarını hayata geçirmek te sonsuz fayda görüyorum ve evet temel sorunların çözülmesi için zengin olmak gerekmiyor, sadece paraların çarçur edilmemesi ve bilinçli bireylerden oluşan toplumların bireysel geri dönüşleri ve kazançlarının da daha çok olacağının idrak edilmesi gerekir!

Bence serbest piyasa ekonomisi de buna asla engel değildir.

Yine biliyorum sadece boş boş konuşuyorum...

İyi akşamlar,
Özge

Adsız dedi ki...

kanımca pozitif externality iyi bir şey
Sn Özge hanım fikrinize saygı duymakla birlikte özgür ama aç bir bayan olmaktansa "sarışın" ama zengin olmayı tercih ederim!?
in my opinion:
"özgürlük labirentteki fareye peyniri bulma hakkının verilmesidir"

adatopoulos dedi ki...

Önceden de dediğim gibi, belki de insanlık tarihinin hiçbir döneminde sizin kadar faydacı, bu kadar "hisse senetlerinizin değeri neci" bir insana rastlanmamıştır.

Bu dediklerimi pejoratif olarak ta algılamayın, meyoratif olarak ta algılamayın ama bu böyle sonuçta. Hisse senetlerinin değerini arttırmayan, katma değer yaratmayan (pozitif externality midir nedir fiyakalı bi terim) her aksiyon gereksizdir, dolayısıyla yapılmaması gereklidir ha? Herkes hisse senedi kadar konuşacak ha? Yahu hayatta herşey trade midir?

Tayyip'in cumhurbaşkanı seçilme ihtimalini piyasalar satın alabiliyor mu, yani ihtimaller de alınır satılır bir meta mı olmuş artık? Dolar bazında yazabiliriz bu ihtimali yani. Çok istemiyorsak kendimizi hedge ederiz, short oluruz long oluruz falan fıstık. Miting de neymiş!

Peki ya, sözgelimi, olmaz ya canım, o kadar da olacak değil yani, bu sürecin sonunda şeriatın gelme ihtimali? Bunun da dolar bazında bir karşılığı var mı? En iyi ihtimalle doğduğum büyüdüğüm topraklardan gitmek zorunda kalma ihtimalimi, ailemin ve bütün sevdiklerimin acı çekmesi ihtimalini de hedge edebilir miyim? Hangi piyasada opsiyonlu işlemleri yapılıyor bu ihtimalin? Kaç $ olacak kontratın değeri? Herhalde bu süreçten çok büyük kazanç sağlayacak ve tepe pozisyonları garantiliyecek bir yobazla yapmalıyım kontratı değil mi? O short olur ben long... İnsanın duygularını da artık $ ile ifade etmeye başladınız siz, insan hayatını, herşeyi, herşeyi...

Biraz zor olabilir ama, son söylediklerimi de pejoratif algılamayın. Belki gelecekte dünya böyle olacak, herkes sizin gibi düşünecek. Herşeyin, insani bütün duyguların, aşkın, sevginin, korkunun, hatta bizzat insanın hayatının $ bazında bir ederi olacak. İnsanlar artık sevemeyecek, terkedilme ihtimalini hedge etmek için... Ben sadece, henüz, böyle bir dünyaya hazır değilim, o yüzden dayanmaya çalışıyorum var gücümle...

Gerçek hayatta böyle bir insan değilsiniz değil mi? (lütfen öyle olmayın) Böyle bizim gibi etten kemikten, duyguları da olan birisiniz? Yani sonuçta burası siber alem, herşey olur, belki de memlekette rasyonalist, pragmatist adam az diye siz de son noktada muhalefet yapıyorsunuzdur, ne bileyim...

Adsız dedi ki...

Ergun / ADANA

Yorumların çoğunluğunda ve baş yazıda, "Halkımızın büyük çoğunluğu okumamış, cahil, zavallı" çercevesinde.
Hani Türk Milleti Zeki, Çalışkan, Kudretli idi. Sizin yazılarınıza göre Çoğunluk Salak ve az bir kesim işi biliyor.
Kusura bakmayın ama SALAK olan sizlersiniz(.....) ve okumuş, Elit dediğiniz kesim bu milletin sırtında KAN Emici gibi, düzeni kurmuşlar yaşıyorlar(Pehh birde işi bilenler onlarmış)

Adsız dedi ki...

İsim belirtmemişsiniz bu da boşluğa konuşuyormuşum hissi veriyor!

Ben aç kalmaktan bahzettiğimi hiç hatırlamıyorum! Ne aç kalması kuzum! Kim ister, aklı olan! ki aç kalmayı istememek için akıl da şart değil, kendisi bir güdüdür! fiziken hep var olabilir yani, zeka gerektirmiyor! Ha zeka ile bir süre telkin yoluyla aç kalınabilir ama nereye kadar sorusu yakamızı bırakmaz!

Hem zengin olsak hem de başka sorunsalım olmasa şıkkı bence en istenilesi şıktır! Yani illa sarışın olmanız gerekmiyor! Ben nipi olarak konuya yaklaşmıştım! Ekstrem uçlarla işimiz yok! Fakirlik ve açlıkla hiç yok! Benim tavsiyem, sarışın ve zengin ama özgürlükçü bir demokraside yaşamak istemeyenlerin önünde fırsatlar olduğu! mesela bu tarz ülkelere iltica talebinde bulunabilirsiniz! ( bunu genelliyorum doğrudan size yöneltilmiş bir şey değil, ayrıca ben de fikrinize saygılıyım, sadece bu da benim fikrim!)Ya da bu ülkenin hem zengin hem özgürlükçü demokrasi olmaıs için çalışırız! mutlaka beyaz veya siyahı seçmemiz gerekmiyor değil mi? ( ama ben sarışın olmam, onu söylim baştan!!)

Adsız dedi ki...

düzeltme:

Ben nipi olarak konuya yaklaşmıştım!

değil,

nispi olarak konuya yaklaşmıştım

şeklinde olacak!

Özür...

Adsız dedi ki...

ekonomix bey,
siyasetten hafifce bahsedince nasıl da seviye düşüyor, farkındamısınız.
halbuki para politikası analizi yapsanız, yada büyüme ile ilgili bir grafik koyup teknik değerlendirme yapsanız kimse kolay kolay yorum yazmaz.
ama siyaset ile ilgili bir kucuk degerlendirmeyi yapınca anında insanların mantıgı yerine tarafgirliği, rasyonelite yerine hissiyatları, bilgi yerine kulaktan dolma malumatlar devreye giriyor.

bu ulkede halbelkader siyaset bilimi okumus bir insan olarak siyasete bakısın bu kadar taraflı ve bu kadar cozumden uzak bir inatla surduruldugu bir toplum modeli bilmiyorum.
birikimli, kulturlu ve donanımlı insanların bile siyasi konularda bir anda agresifleştiği ve cok kısa bir surede insanların birbirine hakeret ettiği bir ortamda "siyasi kültürün" oluşması mümkün olmuyor. Zaten bu tarz yaklaşım oldugu zaman "politik hava" bulanıklasıyor. sonunda bir bakıyorsunuz ki bazı insanların "frankeştayn" gözüyle baktıkları bir politik ortam doğmuş.
Aslında darbelerin de, politik karşı duruşların çıkmasının da bence en önemli nedeni geçmiş davranışlara ve taraflı duruşlara endeksli bir "politik inertia"nın varlıgıdır. Bu durustan eskilerin deyişiyle barika-i hakikat tezahür etmiyor. cıkan tablodan büyük cogunluk homurdanmaya başlıyor. ve homurdanmalar calkantılara ve sokaklara politik rasyoneliteye aykırı sekilde tasınca bunun sonucunda hic umut etmedikleri sekilde bir siyasi durum gercekleşiyor. yani duruş duruşu doğuruyor, tavır tavrı besliyor.
yürüyüşlerde yürüyüşlere yol açıyor.

sürekli beslenen korkularda siyasetin içselleşmemesi ve derinleşmemesinden kaynaklanan korkulardır. siyasetin derinlik kazandıgı toplumlarda politik manevraların toplumu donusturme katsayısı dusuktür. ama siyasetin sathi bir sekilde yuzelsel tartısmalarla surduruldugu toplumlarda iran örneği ve kuzey kore örnegi bir kesim için korku ifadesi olabilir.
siyasete derinlik kazandırmanın bir cok mekanizması vardır. ama burada anlatıp siteyi isgal etmem ayıp olur.
selamlar

Adsız dedi ki...

Habib Bey,

Paradoksal oldu bu açıklamalarınız!

Siyaset seviyeyi düşürüyorsa niçün siz de direkt ekonomiden konuşup, konuyu değiştirmiyorsunuz da siyasetten konuşmaya devam ediyorsunuz!

Ben burada seviye düşüklüğü göremedim!

Acaba bizim oylarımız olmasa siyaset olurmuydu?? Bu konuyu bir tartışalım isterseniz??

Ben de ekonomi eğitimime ek olarak 2 dönem siyaset bilimi ve daha sonra sosyal siyaset okumuş biri olarak bu soruyu size yöneltiyorum izninizle!!??

Ayrıca siyasetin içselleşmemesi ve derinleşmemesi neticesi oluşan korkular derken sanırım olaya sadece teorik yaklaşmıyorsunuzdur!? Her nekadar ben de bilimin tarafındaysam, her şeyi de teori ile açıklayamıyoruz değil mi?? Bir siyaset bilimci olarak siyasete derinlik kazandırmanın mekanizmalarının açıklamasını da yaparsanız çok memnun olacağım! ve bunlar mümkünse Türkiye temeline oturtularak yansıtılsın!

( açıkcası ekonomik bloğunda siyaset tartışması fazla uzun sürdü bencede!)

Özge

Adsız dedi ki...

Habip bey,

Ekonomix'in yazısındaki ifade tarzı ve seviyesi düşük olunca, yorumlarında seviyesi düşük oluyor maalesef. Yorumunuzdaki görüşlere bir de bu açıdan baksanız ne güzel olur!

Ekonomix'in dediği gibi Tandoğan'a gitmek yerine, hıyar yetiştirme işiyle uğraşsak daha iyi değilmi?

Teknoxia

ahmet dedi ki...

Sayin Teknoxia,

Ekonomix gösteriye katılacak akadaşlara hıyar yetiştirmek değil ağaç dikme faaliyetini öneriyor. Ben bu önerisini yalnızca mantıklı değil aynı zamanda oldukça 'insani' buluyorum.

Ben Ankara'lıyım. Her Ankara'lının, bozkırın ortasında sıra sıra dizilmiş sevimsiz apartmanlarda yaşamanın ve Melih Gökçek gibi bir belediye başkanına sahip olmanın getirdiği psikolojik çöküntüyü az çok paylaştığını tahmin ederim.

Sokaklara dökülüp bağırıp çağırmak yerine, bu miting için harcanan para ve enerjiyi bin ağaç dikmekle kullanarak geleceğe yatırım yapmış, 'Erdoğan cumhurbaşı olmasın' haykırışının en az bir asır yankılanmasını sağlamış olmaz mısınız ? Katılımcılara buradan çağrıda bulunuyorum: Ankara'lılar; sokağına, parkına, boş alanlarına diktiğiniz her ağaç için erdoğanı unutsa bile sizi daima hatırlayacaktır.

Yok biz illede protesto edecez. Ben bu seçkin kitlenin işin ayarını kaçırarak yol kenarındaki arabaları ateşe verip, kaldırımları söküp, vitrinlerin camlarını kıracağını hiç zannetmiyorum. Olsa olsa 'vur vur inlesin tayyip inlesin' gibi slogalarla stes atılacaktır. Bunların 'psikolojik rehabilitasyon' için yeterli olacağını düşünmüyorum. Sokaklarda 'illegaliteyi' ilan edip anayasayı 'bir kereliğine' deldirebilecek misiniz ? Hayır. Sesinizi kaybetmek pahasına bağırmak, sabit nakaratları hep bir ağızdan tekrarmak öbür tarafı korkutup kaçıracak mı ? Hayır.

Ankara'lılara insani katkıda bulunmak gibi bir iddiası da bulunmayan böyle bir eylemin verimsiz olduğunu söylemek niye seviyesizlik olsun ?

Özge Hanım,

Özgürlüğü yok etmenin en kestirme yolu, lümpen kitlelerin kalbini akıl süzgeçinden geçmemiş korkularla doldurmaktır. Şunu da unutmayın; bu korkuları alabildiğine körükleyenler batı düşmanlğını (AB ve/veya ABD) toplumda araç olarak kullanmakta hiç bir sakınca görmemektedirler. Batıya arkamızı dönerek özgürlüğümüzü koruyabilir miyiz ?

ahmet çavuşoğlu

Adsız dedi ki...

Ahmet Bey,

Batıya arkamızı dönme taraftarı hiç olmadım! Kapalı ekonomi ve/veya kapalı toplum olabilir mi? Sözlerinizde haklısınız!

Aynı şeyi konuşuyoruz...

öZGE

Blog Sahibi dedi ki...

Ergun Bey,

Yanlis anlattim herhalde. Kullandigim ifade tam olarak su idi:

"Bizim halkimizin cogunlugu ya okumamis cahil ya da az okumus cahil. Kimsenin dili acik acik soylemeye varmiyor ama demokrasi bizim halkimiza yaramiyor. Bir kilo kuru fasulyeyle bir kilo pirince oyunu satabilen insanlar bunlar. Hatta "herkese bir ev bir araba", "mazotun litresi 1 YTL" gibi bos laflara kanip da oy veren vatandasimiz da cok. Iste bu "ise yaramaz" insanlarimiz demoktratik bir secim sonrasinda AKP'yi secmis ve halt etmislerdir."

Dikkat ederseniz tirnak icerisinde "ise yaramaz" insanlarimiz derken kastetmeye calistigim o noktaya kadar halkimiz hakkinda yazdiklarimin benim degil halkin oylarini hice sayarak AKP'nin Cumhurbaskanini secmesini istemeyenlerin gorusu oldugunu ifade ediyorum. Cok ustu kapali olmus herhalde. Bunlarin benim gorusum olmadigini daha once bu konuda yazdigim (ODTU dernegi ile alakali) bir yazidan cikarmis olmaniz lazimdi diye dusunuyorum.

Ben ne diyorum: halk secmisse secmistir, bir dahaki secime kadar AKP halkin kendisine verdigi yetkiyi kullanmakta ozgurdur. Aslina bakarsaniz halk 2002 secimlerinde dogru bir tercih yapmistir, her ne kadar bir cok insan icine sindiremesede.

Bu arada insanlar gercekten neyi protesto ediyorlar diye dusunuyor musunuz? Protesto edilmesi gereken AKP'nin kendi secmenine soz verdigi gibi hareket etmeye calismasi mi, yoksa ulkede cogunluk olup da bir turlu mecliste cogunluga ulasmayi beceremeyen laik, ilerici, Ataturkcu partilerin beceriksizligi mi?

Politika konusunda yazmak ve insanlari ikna etmeye calismak gercekten deveye hendek atlatmaktan daha zor. Ortada rakam yok, olcum yok, her sey subjektif. Verimsiz bir faaliyet. O yuzden ben de yazida "somut", fayda saglayacak bir oneri ortaya atiyorum. O yuzden bu yazidan cikarmaniz gereken tek bir sonuc var ise o da su: bagirarak degil agac dikerek protesto edin. (ya da cok istiyorsaniz agac dikerken bagirmaya devam edebilirsiniz).

Gercekten tartismak istiyorsaniz bu fikir uzerinde tartisalim. Yoksa gerisini sabaha kadar tartissak (Siyaset Meydani) bir sonuca varamayiz.

Adsız dedi ki...

Anlaşılan şu ki 14 Nisan mitingine destek verenler homojen bir kitle değil. Benim gibi ne darbe , ne şeriat diyenler de katılıyor, ulusalcılar vs de katılacak. Demokrasi negatif extarnilitiy si fazla olan bir rejim ancak daha iyisi henuz yok. Belki ekonomix in beyin aklında mitinglerin ve sendikaların olmadığı, ekonomik teknokratlarca yönetilen ve sıfır populist bir rejim vardır :) ancak demokrasi böyle değil, dikenli gül bahçesi oluyor biraz. Demem o ki biz homojen bir kitle değiliz,yarın mitinge katılacaklar arasında Ab destekçilerinden tutun,ulusalcılara kadar çeşitli bireyler var.

Adsız dedi ki...

Neticede protesto için ağaç dikmek iyi fikir ama inşallah başka protestolara :)

Blog Sahibi dedi ki...

Ozge Hanim,

Sokaga dokulmek gereksizdir veya sonuc getirmez demiyorum ki. Aksine ben zor kullanarak insanlarin (az veya cok) bir seyler elde edebilecegini dusunuyorum, bunu da "zorla guzellik" konusunda yazdigim yazida ifade ediyorum. Aglamayana meme vermezler. O yuzden herkes "zede" oldum, risk aldim parami kaybettim devlet parami versin. Kus gribi geldi fiyatlar dustu, devlet tavukcularin zararini karsilasin (bugun tavuk fiyatlarina zam yaptiklari zaman "gecen sene devlet bize yardim yapmisti, artik her sey normale dondu, bu yardimi geri odeyelim" diyen kac tane tavukcu var?) diyor.

yalniz bu ulkede degil, dunyanin her tarafinda boyledir. Protesto yaparsaniz neticede bir seyler elde ederseniz. Benim bu yazida bahsettigim "farkli bir protesto" yapin, daha cok ses getirsin, ayni zamanda corak Ankara'nin Ataturk Ormak Ciftligi gibi bir ormani daha olsun onerisi idi. Ormanin adini da absurd bir isim koyarak protestonuzu bir gune degil bir yuzyila yaymis olurdunuz. Bu davranisiniz da dunyanin dort bir kosesinde haber olurdu (ilginc haber kategorisinde, haberlerin sonunda insanlari gulumsetmek amaciyla verilen cinsten).

Yoksa bugun siz yurursunuz, yarin otekiler yurur, televizyonlardaki reklamlar gibi insanlar bir sure sonra artik bu protestolara aldiris etmemeye baslar. Ben diyorum ki yaratici bir protesto yapin.

Sayin Adatopoulos,

Bugun sizi yine "Bir dokun bir ah isit" gordum. Birakacagim bu isleri. Son isim olucak. Banliyode bir ev satin alicam. Sessiz sakin bir hayat istiyorum, colugumla cocugumla. Efendi de bir hatun bulucam kismetse... (hehehe)

Ben de sizin gibi etten kemikten yapildim merak etmeyin. Bizim ulkede rasyonel yazar piyasasinda bosluk gordum onu dolduruyorum. Mesela iskembe-i kubradan sallama piyasasinda cok buyuk rekabet var, ben de kivarma, sallama, yalama gibi konularda oldukca zayifimdir. Ayrica ne "geregi" var?

Blog Sahibi dedi ki...

Sayin Deniz,

Keske tam anlamiyla demokrasi olsa Turkiye'de. Dunya'nin hangi ulkesinde bir manav cikip da "ʺCumhurbaşkanının Silahlı Kuvvetler ve Türk milletinin sahip olduğu cumhuriyetin temel
değerlerine, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti idealine, devletin üniter yapısına
bağlı ama sözde değil özde, bunu davranışlarına yansıtacak şekilde bir cumhurbaşkanının
oraya seçileceğine olan inancımı belirtmek istiyorumʺ der. Veya bir tornaci, otobus soforu, veznedar, haaa unutuyordum bir de asker.

Size bunlar absurd gelmiyor mu? Belki de halk cahil, dogrusunu bilmez, o yuzden bir sigortaya ihtiyacimiz vardir degil mi?

Adsız dedi ki...

Demokrasilerin kendi kendini yok edip edemeyecegi felsefi bir sorun, bu beni aşar. Mesela Türkiyede bir Hitler olsa ve seçimleri kazansa ne olur? bu durumda demokrasi bu outcome ı verdi deyip terk mi etmeliyiz, yoksa demokrasi korunmalı mı? Koruyacaksa kim korumalı bla,bla. Demokrasi konusunda alınacak daha çok mesafe var. Ben türban özgürlüğü dahil her türlü (nefreti teşvik etmeyen her türlü özgürlüğü savunurum. Ancak türban özgürlüğünü savunanlar kendileri için bir şey yapmıyor ki ben gidip destekleyeyim.
Bence Cumhuriyete siviller sahip çıkmalı, ben bu düşünceyle katılacagım. Eğer Cumhuriyete siviller sahip çıkmıyorsa o Cumhuriyet cumhuriyet değuldur zaten. Militarizm bana absurd geliyor, ve bir sigorta olacaksa bu da HALK'tır. Biz sivil tepkimizi gösterecegiz, ancak iş olacağına varır.

Adsız dedi ki...

Ekonomix aynı şeyi konuşuyoruz sadece nüans farkı var sanırsam!

Yazdıklarınızı yanlış anladıysam özür!

Belkide hızlı okudum, kelimeleri kaçırdım...ikinci kez okumak ta alışkanlığım değil maalesef! ama olsun düşüncelerimi ifade etmiş oldum!

Farklı bir şey yapmak konusuna da aynen katılıyorum!

Sevgiler, saygılar...
Ozge

Adsız dedi ki...

nüans ın farkı olmaz nüans zaten fark demek,fark farkı....!
Nuance:n. slight difference, subtle distinction

dragut@gmail.com

Adsız dedi ki...

Uyarı için mersi!

Özge

birisi dedi ki...

"Ikincisi, madem bu kadar insani bir araya toplayacaksaniz, zamaninizi ve enerjinizi lakirdi ile gecireceginize soyle guzel bir organizasyon yapin ve adam basi 1 agac dikin. Ankara oyle fazla agaci olan bir sehir degil, diyelim ki bu organizasyonunuza 500000 kisi istirak etti (o kadar olmaz ama 100,000 de az bir rakam degil), alin size 10 sene sonra bir orman. Orman'in adini da "AKP'ye karsiydik, bos bos miting yapacagimiza orman yaptik" Ormani koyarsiniz. Yillar gecer, insanlar AKP'yi unutur ama ormaniniz dimdik ayakta kalir. (Pozitif externality ortaya cikariyorsunuz)"

ya economix, sana sataşmayalım diye elinden geleni yapıyorsun ama etki tepkisiz kalmıyor. üstadım ankara'da ağaç büyür mü canım alla'sen. [gökçek'in belediye harcamalarından büyük bir kısmı caddelerdeki yeşillikleri sulamak olduğu belirtiliyor, 'su kıtlığı' tehlikesi ile beraber bu büyük eleştiriler alıyordu mesela.] anlayacağım externality'i pozitif yapacam diye yeni bir bütçe ve su açığı yaratabilirdi bahsettiğin eylem.

neyse niyetin iyi allahtan : )