Günlük analizleri okumak neden zararlı?

Günlük bazda piyasa analizi yapmak zor iş. Üstelik İMKB gibi son derece sığ bir piyasa için her gün oturup en az iki paragraf indi-çıktı analizi yapmak, üstelik de yatırımcılara tavsiyede bulunmak bırakın hendeği mendeği, develere olimpiyat yaptırmak gibi bir şey. Görevleri gereği bunu yapanlara diyecek bir şeyim yok. N’apsınlar, yazmasalar kapının önüne konacaklar. Eee, gerekli birikim ve analiz gücü de olmayınca dirsektir, köstektir, inerdir çıkardır, bir şeyler yazacaklar. Kısa bir süre sonra da kendilerini tekrar etmeye başlayacaklar. Bu arkadaşlara yapılacak en önemli tavsiye kendi jargonlarını geliştirmeleri ve teknik dil kullanarak her gün değişik şeyler yazıyor havası vermeleri. Ne yazdıkları nasıl olsa önemli değil. Hiç olmazsa kariyerlerini tehlikeye atmamış olurlar.

Altını çizmemiz gereken nokta günlük bazda analiz ve tahmin yapmanın zor olduğu kadar da gereksiz olduğu. Bunları okumak da zaman kaybından başka birşey değil. Şirket bazında mali analiz ise zaman bulamayanlar için faydalı. İMKB’deki bütün yatırımcılar bu günlük raporları okuyup ona göre davransalar vay hallerine. Burada bir ayırım yapalım. Günlük bazda alım-satım yaparak “voleyi vurma” peşindeki kumarbazları ayrı tutuyorum ki onlara zaten yatırımcı demiyorum. Gitsinler iddaa falan oynasınlar, oradaki maçları tahmin etmek daha kolay.

Günlük bazda yapılan analiz ve gazete yorumlarını okumanın en büyük tehlikesi büyük resmi görememek, gözden kaçırmak. Bu tarz yorumlarda önce pire deve yapılır, bir süre idare edilir, sonra yeni bir oyuncak bulunur. Daha önce “uluslararası likidite koşulları” nasıl efsane haline geldi, yazmıştım. Benzer durum bugünlerde moda olan diğer konular için de geçerli. Bir ay önceki yorumlara ve yorumculara göre piyasalar MB atamasında uzun süren belirsizliği kaldıramazdı. Fed faizleri de cabasıydı, falan filan.

Ben ne yapıyorum? Karamsarlığa ve aşırı iyimserliğe yönelmeden önce belirli aralıklarla temiz bir sayfaya piyasada ilan edilen riskleri madde madde yazıyorum. Bunları siyasal ve ekonomik riskler diye ikiye ayırabilirsiniz. İMKB’nin siyasal risklere daha duyarlı olduğunu düşünüyorum. Benzer bir listeyi geçen sene yapsaydınız şu maddeler sıralanacaktı: Hükümetin geciktirdiği IMF stand-by anlaşması, gelir idaresi reformunun gecikmesi, yine hükümetin teşvik kapsamındaki illeri 49’a çıkarması isteği ve IMF’nin karşı çıkması, dolayısıyla ilişkilerin kötüleşme olasılığı, Türkiye-AB ilişkileri, AB anayasa krizi, uluslararası likiditede ani daralma riski, petrol fiyatları. Yani, özetlersek: Deja vu!

Aşağıdaki grafik Eylül ayından (=100) sonraki yılın Ağustos ayına kadar İMKB-100’ün performansını gösteriyor. 2004-2005 trendi ile 2005-2006 trendi “deja vu” analizimizi güçlendiriyor. Bir noktaya dikkat: Şimdiye kadar aynı trendi izlemesi bundan sonra da aynı trendi izleyecek demek değil. Yapmaya çalıştığımız geçmişi inceleyerek büyük resmi görmek. İMKB-100 Eylül ayından diğer Eylül ayına yıllık bazda 2002-2003’te %24, 2003-2004’te %74, 2004-2005’te %51 prim yapmış.

Image Hosted by ImageShack.us

Grafik bize İMKB’de en iyi alım zamanlamasının Nisan-Mayıs ayları olduğunu gösteriyor. Altını dolduralım. Yılın ilk aylarında geçmiş yıla ait veriler ve gerçekleşmeler yayınlanır. İMKB bunların çoğuna jargon diliyle “sınırlı tepki” verir. Önümüzdeki döneme ait tahminler de genelde kötümserdir. Daha doğrusu piyasa kötü haberlere iyi haberlerden daha duyarlıdır. 1990’ları birebir yaşamış bir ulus olarak kronikleşmiş kötümser olma hakkımız sonuna kadar var. Yılın ikinci yarısına doğru şirket satın alma ve birleşme haberleri yoğunlaşır. Örnek: Finansbank-NBG anlaşması. Diğer yandan özelleştirme ihaleleri de genelde ikinci yarıya sarkar. Hükümetin bütçe performansı ikinci yarıda daha somut olarak izlenebilir, endişeler yerini iyimserliğe bırakır. Politik riskler de daha çok belirginleşir, AB takvimi ve kat edilen yol, seçim olasılığı vs. Dolayısı ile ikinci yarıda yukarı doğru trend izlemesi gayet anlamlıdır.

Şimdi, felaket tellallarının risklerini bir kenara koyup kendi risklerimi sıralıyorum. Her türlü yatırım kararı size kalmış:
1- Her türlü erken seçim olasılığı, (erken seçim kararı alınırsa seçime nasıl hangi şartlarda gidileceği bütçe açısından önemli)
2- AKP’nin IMF’ye rest çekip stand-by anlaşmasını bozması, bütçe disiplinini çöpe atması
3- Yine AKP’nin AB’ye rest çekip ilişkileri tamamen koparması
4- Halifeliğin tekrar ilan edilmesi
5- Saddam Hüseyin’i hapisten kaçırma, Türkiye’ye getirme ve ABD’ye karşı koz olarak kullanma operasyonu
6- 1980 askeri ihtilalini yapanların idamla yargılanması, peşinden Kaplan grubu liderinin Genelkurmay başkanı yapılması

Merkez Bankası ataması, cari açık, TL değerlenmesi, uluslararası likidite koşulları gibi efsaneleri listeye koymadığım dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Bu listeyi uzatabiliriz. Aslında eğlenceli de olur ama gerek yok.

Önem verdiğim olumlu haberler ise:
1- Bütçe gerçekleşmeleri
2- Sosyal güvenlik reformu
3- Üçüncü gözden geçirmenin tamamlanması
4- AB ile gerçek müzakerelerin başlanması Bunların hepsinde bir-iki ay içinde olumlu gerçekleşme bekliyorum. Gerisini size bırakıyorum.

Bu pek günlük analize benzemedi ama onlar gibi bitirelim. Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 sayılı Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.

4 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Duruma uyuyor mu tam emin değilim ama ekonomistler hakkında bir animasyon.

Blog Sahibi dedi ki...

Babam Subat'in sonunda bana "su benim Dogan'lari satayim mi, Mart'ta borsayai dusuruyor bu ........ler" demisti. Ben de ona "olur mu oyle sey her sene her sene. Yine de satacaksan yarisini 7 YTL'den sat yarisini da daha sonra duruma gore bakariz" dedim. Konustuktan iki gun sonra fiyati 7.45'e gelince satmaktan vazgecti. Hemen sonrasinda da zaten borsa %15'e yakin dustu, bugun 6.40'dan kapanmis Dogan.

Ben Mart'ta duser Mayis'ta cikar gibi yaklasimlara kafayi cok takmiyorum, her sene ayni sey olmaz. Daha garantisi temel analiz yapmak. Amerika'da mesela piyasalar daha akilli, temel analizle bir yere varamiyorsunuz genelde. Turkiye oyle degil, millet destek ve direnc noktalarina kafayi taktigi icin temel analiz kullanarak piyasanin uzerinde getiri elde etmek mumkun.

Bu arada analistlerin gunlul bultenlerinde tavsiye ettikleri kagitlar o kadar da kotu degil, benim gordugum en buyuk problem portfoylerine aldiklari kagitlari cok kisa sureli tutuyorlar. Yatirimci onlari izleyecek olsa senede %6-7 sadece alim satim komisyonundan kaybeder. (senede ortalama 12 defa al-sat yaparsaniz olacagi bu). Neyse bu konularda yazmaya devam edecegiz.

tersaci dedi ki...

benim vurgulamak istedigim nokta bu trendin her sene mutlaka tekrarlanan bir şey olacağı öngörüsü değildi. İçi boş negatif yorumların geçen sene ve bu sene aynı döneme rastgeldiğine dikkat çekmek istedim. Sıralanan riskler de benzer. Tesaduf bu, seneye Cumhurbaskani secimi de aynı döneme rastlıyor.
Bu arada şirket bazında olan raporlar bence de faydalı, bunu belirttim zaten.

Adsız dedi ki...

Yazınız güzel olmuş ve doğru saptamaları içermekte. Özellikle günlük yatırımcılar için söylediklerinize katılıyorum. Tesadüf bende bugün blogumda yatırımcılar için bazı konulardan bahsettim.
http://iktisat.wordpress.com

Saygılarımla.