Kredi Notu Bilmecesi

Ekonomi tarihine geçecek bir şey gerçekleşti ve geçtiğimiz Cuma günü dünyanın bir numaralı ekonomisi Amerika Birleşik Devletleri‘nin kredi notu kredi derecelendirme kuruluşu Standart & Poor’s tarafından AAA‘dan AA+‘ya düşüldü ve görünüm negatife çevrildi. (Bkz. Kredi Notu Nedir?) Önceleri ütopik bir olgu olarak görülen ABD’nin temerrüt riski ilk kez son dönemlerde konuşulur oldu ve bu not indirimiyle dünyanın bir numarasını kredibilitesi açık biçimde sorgulanır oldu.

Not indirimi takiben dünya piyasalarında ciddi düşüşler yaşandı. Özellikle İstanbul Menkul Kıymetler Borsası‘nda “kara Ağustos” olarak adlandırabileceğimiz bir süreç yaşıyoruz. Bununla beraber hala piyasalar tarafından ne kadar anlaşıldığı tartışmalı olan Merkez Bankası kararları faiz yönünde piyasalarda olumlu emarelerin belirginleşmesine sebep oldu, daha da doğrusu İMKB’deki muazzam düşüşler tahvil ve bono piyasasına ait göstergeler üzerinde etkili olamadı, aynı şey kısmen kur tarafında da geçerli oldu, diğer bir deyişle İMKB diğer iç piyasalarda negatif ayrıştı.

ABD’nin notuna düşmesine geri dönelim. Teorik olarak bir ülkenin şirketleri, o ülkenin hükümetinin kredi notundan fazlasına sahip olamaz, bu da ABD’deki onlarca şirketin kredi notunun düşürüleceği anlamına geliyor. Bununla ilgili olarak ilk haber, kriz döneminde ABD Hükümetinin kamulaştırmak zorunda kaldığı Freddie Mac ve Fannie Mae‘nin -bunlar kredi hizmeti veren mortgage şirketleriydi- kredi notu düşürüldü S&P tarafından ve aynı uygulamanın belediye tahvillerine de yapılacağı açıklaması geldi. Bank of America‘nın da notunun düşürülmesi gündemi, zira şu anda NYSE açılalı 2 saati biraz geçiyor olmasına rağmen şirketin kağıtları %14 aşağı çekilmiş durumda.

Yaşadığımız gezegende rezerv para birimi sahibi olarak dünyanın en güçlü ve en yüksek kredibilitesine sahip olması gereken ABD’nin notunun düşürülmesi sadece Atlantik Okyanusu’nun batı yakasını ilginlendirmiyor tabi. Avrupa’da kazan kaynamakta ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) halihazırda uygulamalarıyla krizi ileride daha da derinleştirecek hamleler içerisinde. İtalya ve İspanya’nın tahvilleri banka tarafında alındı, geçici ve beklenenden az bir rahatlama yaşandı. Almanya’da DAX40 endeksi %5,02 düşüş yaşadı. Diğer ülke borsaları da aşağıdaydı. ABD’nin kredibilitesini sorguluyorsak sıra bu ülkelere de gelecek, özellikle Birliğini güçlü ülkeleri İspanya ve İtalya’ya. ECB ve Euro para birimine olan inancın iyice azaldığı bir dönemde neler yaşanacağı büyük bir muamma.

Bu arada iki ay öncesine kadar önemli bir tartışma konusu olan ve üçüncüsünün gelip gelmeyeceği konuşulan quantitive easing programı -nicel genişleme ya da tahvil alım programı- geliyor. Ben S. Bernanke bu parasal gevşemenin devam edeceğini fakat farklı bir yol izleyeceklerini açıkladı.

Bu yaşananlardan sonra Muhammed El-Erian‘ın “Piyasalar Çarpışınca” (When Markets Collide) adlı eserini tekrar okumaya karar verdim. Kitapta anlattığı “new normal” teorisi yaşadığımız gerçeklerle örtüşmeye başladı çünkü, blogda da önümüzdeki günlerde mutlaka biraz yazısı olacaktır.

0 Yorum Var.: