2001 Arjantin Krizi

Ekranda beliren çocuğa “IMF nedir?” diye soruluyor. Anne babaların çok iyi tanıdığı IMF hakkında çocuktan ilgisiz yanıtlar geliyor: “IMF bir at cinsidir, yok yok, bir uydudur, yoksa ülke mi?”. Sonra da bir ses izleyicilere şöyle sesleniyor: “Biz çocuklarınızın ve onların çocuklarının IMF’nin ne olduğunu öğrenmek zorunda kalmamaları için çalışıyoruz”. Jude Webber ve Richard Lapper‘ın yazdığı, 25 Ekim 2007′de Financial Times‘ta yayınlanan “It Won’t Be Easy… No Tears for the IMF as Fesity Argentina Await Its Next Evita” adlı makalede, Arjantin’de cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yayınlanan, biraz da popülizm kokan bu reklamda Arjantin-IMF ilişkisi böyle anlatılıyor.

Arjantin’de yaşanmış krizi irdelemeye geçmeden önce, bu krizin zaman içerisinde dinamiklerini oluşturmuş ekonomik akımların süreç içerisindeki gelişiminden -bahsetmekte yarar. 1991 yılında Arjanti radikal bir karar para birimi olan Peso’yu Amerikan dolarına sabitlemiş, yani “peg” etmiş ve bu sayede enflasyonu düşürerek ekonomik istikrarı sağlamıştı. 1994 yılında Meksika’da yaşanan kriz, yabancı sermayenin ani çıkışına sebep olmuş ve ekonomiden boşalan sıcak para yüzünden yaşanan likitide sıkışıklığı ülkedeki 85 bankanın 48′inin kapanmasına neden olmuştu. Daha sonra bankacılık sistemi yeniden yapılandırılmış, “1 Dolar =1 Peso” tabanlı para politikası bozulmadan şok atlatılabilmişti. (Bu sistem iktisat literatüründe “Para Kurulu” olarak tanımlanmaktadır).

Uygulanan sistem Peso’nun değer kaybetmesini engelleyerek enflasyonu dizginlerken, çıpa görevini üstlenerek de ekonomide öngörülebilirlik sağlıyordu ancak bir yandan da getirdiği kurallar sebebiyle Merkez Bankası’nın likitide sağlama konusunda elini kolunu bağlıyordu. Yaşanan her spekülatif sermaye çıkışı bankacılık sistemine zarar veriyor ve banka bilançolarını tahrip ediyordu. Hem özel sektörün, hem de kamunun yükümlülüklerindeki döviz oranları iyice yükselmişti. 1997′de Asya’da yaşanan kriz de küresele oyuncuların gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algılamasını daha da artırdı. Arjantin ekonomisinin büyümesini fonlayacak olan yabancı sermaye akışlarında yavaşlama başladı. Bu sermaye akışını sağlayacak ve borç geri ödemelerine destek verecek özelleştirmelerin yapılması gerekiyor ancak ülkede özelleştirilecek varlık da kalmamıştı. Bunlar yetmezmiş gibi ekonomik büyümedeki yavaşlama da kamunun vergi gelirini azaltıyordu.

Kendi iç dinamikleriyle büyüme sağlamış Arjantin için devalüasyon da çare olamazdı yani zaten ihracat büyümeye katkı sağlamıyordu. 1999 yılında krize giren Brezilya’da para birimi Real, Amerikan Dolarına karşı hızla değer kaybedince olanlar oldu. Tarım ülkesi olan Arjantin bütün tarımsal ihtiyacını Brezilya’nın arzından karşılamaya başladı. Yıllardır sorun edilen enflasyon, yerini büyümeme sorununa bırakmış, zira fiyatlar genel seviyesi de düşme eğilimindeydi.

Hükümetin elinden bir şey gelmiyordu. Gidişat resesyonu, artacak işsizliği, halkın sokaklara döküleceğini ve ülkenin borcunu geri ödemesine katkı sağlayacak katma değerin yaratılamayacağını gösteriyordu. Bunları gören IMF de Arjantin’e destek vermekten uzak durmuştu. 2001′in Aralık ayında moratoryum ilan edilen Arjantin’de günlük mevduat çekişleri 1 milyar dolara kadar ulaştı ve bankalar da borç ödemeyecek olanlar kervanına katıldı.

0 Yorum Var.: