Özel ve Tüzel Kişi

Köşecilerin gidermek yerine pekiştirdiği yaygın yanlışlardan biriyle daha karşınızdayız. Konumuz dillere, daktilolara, klavyelere pelesenk olmuş "Özel ve Tüzel Kişi" öbeği.

What is Insider Trading Anomaly
Recent Academic Studies on Insider Trading
How to Profit Legally From Illegal Insider Trading
Insider Trading in Germany
Inside Information About the Massive Insider Trading Probe
Insider Trading Returns
Definition of Insider Trading

Sami Hocaoğlu'nun 23 Kasım 2007 tarihli yazısından alıntı:

Bununla da yetinmedi sürek avcıları. Bu insanlar sivil hayatta birer iş buldular. Geldiler, onları işe alan özel ve tüzel kişilere baskı yaptılar.

Kimlere baskı yapmışlar? "Özel ve tüzel kişilere". Kim ki onlar?

Ahmet Yavuz'un 9 Ekim 2006 tarihli yazısından alıntı:

EĞİTİMİN FİNANSMANINDA KİMİN NE KADAR PAYI VAR

Merkezi hükümet 64,81
Yerel idareler 0,70
Özel ve tüzel kişi ve kuruluşlar 1,55
Hane halkı 32,85
Uluslararası kaynaklar 0,09
Toplam 100,00

(*) 2002 itibarıyla, yüzde


Bir istatistik kalemi de olabildiğine göre önemli biri olmalı bu "özel ve tüzel kişi".

Son olarak, biz zavallı aciz okurları özel/tüzel ayrımı konusunda aydınlatacak bir yazı geliyor.

Ahmet Kurucan'ın "Borç Ödemede Özel ve Tüzel Kişi Farkı" başlıklı 13 Kasım 2008 tarihli yazısından alıntı:

Önce şu tüzel kişi-özel kişi ayırımına bakalım: Tüzel kişi, maddî veya manevî belli bir amacı hayata geçirmek üzere ilgili ülkenin hukukî mevzuâtına göre kurulmuş kişi veya mal topluluklarına verilen isimdir. Bunlar hem hak hem de borç ehliyetine sahiptirler. Dolayısıyla borç edinme veya geri ödemede özel-tüzel kişi farklılığının İslamî kaide ve kurallar açısından hiçbir farkı yoktur.

İkinci olarak, alacaklı olan tüzel kişi eğer devlet ise yapılan bu yardımlar devlet bütçesinden karşılanmaktadır. Bütçenin ister gelir kaynağı isterse harcama kalemi olarak başlıca muhatabı halktır. Devlete olan borcu karşısında kanuna karşı hile yapan kişi, halkın hakkına tecavüz ediyor ve resmen kul hakkına giriyor demektir. Alacaklı devlet değil kâr amacı ile kurulmuş şirketler ise, kul hakkı açısından durum değişmemekte, söz konusu şirkette küçük-büyük payı olan herkesin hakkına tecavüz edilmektedir. Bu zaviyeden baktığınızda tüzel kişilere olan borcun ödenmemesi, özel kişilere olan borcun ödenmemesinden çok daha vahim bir manzara karşımıza çıkartmaktadır. Özel kişi son tahlilde bir kişidir; hile yaparak şimdi ödemediğiniz borcunuzu pişman olup 10-20 yıl sonra ödemeye karar verdiğinizde ona veya vârislerine öder kurtulursunuz. Aynı pişmanlığı devlet veya şirkete olan borcunuzda yaşarsanız nasıl olacak? Veya ahirette özel kişi hakkını helal edebilir, tüzel kişiliklerde hak sahibi olanlara teker teker nasıl helal ettireceksiniz?


Gördünüz mü donanımlı yazarı? Nasıl da cahil okur kitlesini aydınlatıverdi.

İşin ilginci bu yazıların ilki Türkiye'nin en esaslı gündemi hakkında siyasi bir yazı, diğer ikisi ise "ekonomi" yazısı. Peki hukuk bilmeden siyaset olur mu? Zorlarsan olur netekim. Peki hukuk bilmeden ekonomi olur mu? İşte o hiç olmaz.

İşin doğrusuna gelince:

"Kişi"ler medeni hukukta ikiye ayrılır: gerçek kişi - tüzel kişi
İdare hukukunda da şu ayrım vardır: özel hukuk kişisi (özel kişi), kamu hukuku kişisi (kamusal kişi)

"Özel-tüzel" ikilemesi kulağa şiir gibi gelebilir ama köşe yazarına şiir değil şuur gerekir.

Yukarıda kullanılan ilk yazıda yazarın kast ettiği gerçek ve tüzel kişilerdir. İkinci yazıda kast edilen özel ve kamu kişi ve kuruluşlarıdır. Üçüncü yazıda kast edilen ise yine gerçek ve tüzel kişi ayrımıdır.

Hakkını yemeyelim. İkinci yazının sahibi muhtemelen bu ikilemeyi resmi bir istatistik kaynağından aldığı için bu tuzağa düşmüştür çünkü bu yanlışı tüzük, yönetmelik gibi yasa alt metinlerinde köşe yazılarından daha çok görüyorum ama aldığı istatistik verisinin kaynağını okuyucularından esirgemiş olduğu için kendisine muafiyet tanımayacağız.

Burada tüm köşecilere ve yönetmelik, tüzük, şartname vs. resmi metin hazırlayanlara seslenelim: dişlerinizi her gün fırçalayın ve özel-tüzel tekerlemesini bırakın.

0 Yorum Var.: