Yazida Turkiye'de kredi karti kullaniminin yayginlasmasinin ABD'deki subprime mortgage krizine benzer felaketlere yol acacagi soyleniyor. Hatirlayan olursa, Turkiye'de kredi kartinin yayginlasmasina dayali felaket senaryolari Sinan Aygun'un esasli malzemelerindendi. Sonra Ergenekon falan cikti Sinan Aygun bu isleri birakti (ya da ATO artik fazla arastirma yapmiyor).
Oncelikle ABD'deki supbrime sorunuyla Turkiye'deki kredi karti kullaniminin artisi arasinda alaka kurmak icin ABD'de olan biteni hic anlamamis olmak gerek.
Yazida, tipik Turk medyasi uslubu ile kredi karti borcu olan bir vatandasin bunalima girmesi, intihar etmesi ornek olarak sunulmus. Sinan Aygun de insanlarin merhamet damarina basip duygu somurusu yapmayi cok severdi. Sonra rakamlar verilmis. 70 milyonluk ulkede 40 milyon kredi karti varmis, bu bilgi siki durun uyarisi ile verilmis. Bu kadar kredi karti fazla gelmis. Halbuki bu kredi kartlari toplamda 40 milyon kisiye ait degil. Kredi karti sahiplerinin cogunlukla birden fazla karti var. Bu 40 milyon kredi karti da kabaca 15-20 milyon kisiye ait. Turkiye'de yetiskin nufus yaklasik 50 milyon. Yani Turkiye'de kredi karti sayisi fazla degil, tam tersine cok dusuk.
Kredi karti, en basta insani nakit tasima zorunlulugundan kurtarmasi olmak uzere binbir faydasi olan bir arac. Tabi her arac gibi bunu da kotuye kullanmak mumkun. Kotuye kullananlarin olmasi bu aracin kotu oldugu anlamina gelmiyor. Kredi kartlarinin bir fonksiyonu da kayitdisi ekonomiyle mucadelede etkin bir arac olmasi. Zaten kayitdisi ekonomiden nemalanan ticaret erbabinin temsilcisi olan Sinan Aygun'un kredi kartlari ile asil sorunu da bundan kaynaklaniyordu. 50 milyon yetiskin nufusun hepsinin cebinde kredi karti olsa, butun alisverisler kartla yapilsa, nakit dolasimi azalsa kayitdisi ekonomi buyuk oranda azalir.
Neyse, yazida verilen diger rakam (felaketin boyutunun ne kadar buyuk oldugunu anlatmak icin kullanilmis) kart borcunu odemeyen 741 bin kisi oldugu. Zamanim fazla yok, rakamlari gidip kontrol etmedim, dogru olarak varsayiyorum. Ama yazida kisi-kart sayisi iliskisi karistirildigi icin bu rakam sorunlu kisi sayisini mi gosteriyor, yoksa sorunlu kart sayisini mi anlayamadim. Fark etmez, iki ihtimali de degerlendirelim.
40 milyon kartta sorunlu kart sayisi 741 bin ise, yuzde 2 gibi bir orana tekabul ediyor. Yok 20 milyon kiside 741 bin kisi sorunlu ise bu da yuzde 4 oranina denk geliyor. (Aslinda sorunlu kartlar da cogunlukla ayni kisilere ait oldugundan bu oran muhtemelen buradaki hesaplardan daha dusuk) Bu oranlar bankacilik sektorunde "sorun yasanabilecek seviyelere" gore devede kulak. Kapikule'nin otesinde kimseye boyle bir felaket senaryosu anlatmayin, size gulerler.
Yazida dogru bir nokta da var: "Bu konuda da bankaları suçlamak yine en aptalca çözüm olacaktır" denmis. Hatta yazidaki tek dogru bu desek yeridir. Baska yanlislar da var ama fazla hirpalamayalim. Sevdigimiz bir blog. Reklamin iyisi kotusu olmaz, reklam da yapmis oldum.
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder