Niye mi? Darbe gunluklerinde, medyayi kullanma amaciyla ciddi baglantilardan soz edilirken, iddianamede yasadisi yapilanmanin medya ayagiyla ilgili olarak sadece bir kac sivri isme yer verilmis.
Once gormezden gelen, sonrasinda muthis iddialari zayiflatmak icin elinden geleni yapan grubun yeni stratejisi de boylece belli oldu.
Bir yandan kafa bulacaksin, bir yandan da olayin ustune gidiyor goruneceksin. Denge politikasi diye buna denir iste. Hadi bakalim. Onlara “gozunuz aydin” diyelim o zaman.
Diger yandan ana muhalefet liderinin muhalifi Sarigul diyor ki:
“Ülkemizde beğensek de beğenmesek de bir hükümet var. Asıl eksik muhalefettir. Muhalefetin hükümeti beğenmemesi eleştirmesi normaldir. Ancak muhalefetin inandırıcı olması için ‘Ben daha iyisini yaparım. İşte politikalarım diyebilmesi lazım. Dört genel, dört yerel seçimde başarı gösteremeyen ama hâlâ koltuklarında oturmaya devam eden CHP yönetiminin başarılı olma şansı yoktur. ”
Adamcagiz ne dese hakli. Ulke icin politika uretmeyen Ana Muhalefet Lideri, daha iddialar aciklanmadan sazan gibi ziplamisti, hatirlarsiniz, “Ergenekon’un avukati benim” diye. Ancak agiz degistirmekte bir kisim medya kadar basarili degil. Simdilik yorum yapmamakla yetiniyor. Onun stratejisini de ilerleyen gunlerde gorecegiz. Ancak bir insan bu kadar geri zekali olabilir. Son bir kac senedir iktidar bu kadar siki markaj altindayken, “iktidara gelmek icin sen ne yaptin?” diye boyle sorarlar adama.
Yine sol cenahtan, ulusalci, -ama kendi kucuk dunyasinda ulusalci- biri ise soyle sormus: Baykal'ın Ergenekon'la ilişkisi mi var? Bu soruya biz cevap verelim. “Yok, Sayin Turk. Onunki geri zekaliliktan”. Bu arada soyadindan baska, kendisine “Turk” denmesinden rahatsiz olan bu zata, olur olmaz herkese ‘sayin’ diye hitap ettigi icin biz de bu yolu tercih ettik. Bunu da belirtmis olalim.
Hakikaten ortalama bir zekaya sahip olan –ki bir parti liderinden daha fazlasi beklenir- bir muhalefet lideri boyle bir ortamda, hazir ekonomik gelismeler durmus, veriler kotuye gidiyor, butce yonetiminde son 5 yilda pek gorulmemis odun vermeler baslamisken, saglam bir politika belirleyip secmenin karsisina cikmaliydi. Peki o ne yapti? “Komsuda piser, bize de duser”, anlayisiyla, cumhuriyet mitinglerinde felan boy gosterip, olusacak kaos ortamindan medet umdu. Sanki darbeciler mevcut hukumeti devirdikten sonra, iktidari gumus tepside ona sunacaklardi. Ortanin solundaki bir politikaci olarak kimi ornek aldigi anlasiliyor, Sayin Baykal’in. Keske oturdugu koltugun eski sahiplerinden, seleflerinden Inonu’yu degil de Ecevit’i ornek alsaydi. En azindan ulkeye biraz olsun katkisi olurdu.
Iddialara geri donelim. Eski tabiriyle muddei umuminin hazirladigi iddianamenin tam metni artik aciklandi. Gazeteler de beklendigi gibi yaklasik 2500 sayfalik metni kirpip kirpip, yorumlar esliginde haber yapiyorlar. Daha onceden bildigimiz gibi iddianamede, bu darbeci cetenin Danistay cinayetinin azmettirici oldugu iddiasina yer verilmis. Zaten olay ilk gerceklestigi zaman gelen aciklamalarda ulusalci teror suphesi agirlik basiyordu. Yani surpriz yok. Zaten tetikcinin olay esnasinda, yakin baglantilarinin da hemen akabinde kiskivrak yakalanmasindan bunun arkasinda derin gucler olmadigini anlamistik. Irtica mi? Aklimizdan gecmemisti bile! Ancak iddianamede, Mumcu, Kislali, Hablemitoglu, Esref Bitlis, Ersever ve benzer diger cinayetlerin olmadigini goruyoruz. Bu da bizim icin surpriz degil.
Detaylara daha fazla girmeden resmi ozetleyelim. Gelismelerden, Dhkp-c, ibda-c, hizbullah ve hatta pkk’li bir grubu taseron olarak zaman zaman kullanmis olan bu taseron orgutun de tasfiye edilmesi vaktinin geldigini anliyoruz. Ne olduydu 1997 Susurluk’ta? Hersey hurdaya donen bir mercedesle, bir tasfiye olayiyla gundeme gelmisti. Sonrasinda meclis arastirma komisyonu, sorusturmalar, basbakanlik teftis kurulu raporu, davalar, felan filan derken tasfiye vakti gelenler tasfiye edilmis, o donem dokunulmasi istenmeyenler ise baska maceralara yelken acmisti. Susurluk Operasyonu agirlikli olarak 97-98 doneminde gerceklesmisti. Ardindan 2001 yilinda genc bir gazeteciden ele gecirilen belgeler, video kayitlariyla alinan sok ifadeler ve iddialar o gun bir anlam ifade etmemisken, bunlar bugun 2008 Ergenekon’a isik tutmustur. Demek ki neymis?
Ergenekon sorusturmasindaki operasyonlari ucuncu, besinci dalga diye adlandirmalar bize gore yanlis. Susurluk birinciyse, Ergenekon ikinci dalgadir. Bu halde soyle sorular akliniza gelebilir. Peki ya Semdinli’yi resimde nereye koyacagiz? Ucuncu bir dalga gelecek mi, ne zaman? Bu sorulara cevap vermek bizim isimiz degil. Zaten biz ne muneccimiz, ne de istihbaratci. Sadece bu tur muthis olaylar, su fani dunyada bizim yasadigimiz kesite denk dustugu icin klavyemize usenmeden dokunuyoruz.
Ornegin yuz yil once yasasaydik, amacina ulasmayan Abdulhamit suikastindeki (Aktorler bolucu Ermenilerdir. 26 kisi olmustur) Jon Turk parmagini, 31 Mart’i, Babi Ali baskinini, dunya savasina duhul edilisimizin perde arkasini yazacak, tevil edecek, Ittihadcilarin, ‘Halaskar Zabitan’in ipligini pazara cikaracak miydik? Yine fikra muharrirligine soyunacak miydik, bilinmez. Hayir, buzuk korkusundan degil. Hurufat, kumpas, takatuka, tertip, tashih, matbuat, nesriyat… o zamanlar bunlar zor ve uzun isler. Ama bugun internet var. Biz de bunu kullaniyoruz. (Bu arada Taraf’tan Ayse Hur hanimefendi bu konulara deginiyor, merakini mucip olanlara siddetle tavsiye olunur.)
Hepsi bu kadar iste.
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder