Merkez'in faiz indirimi

Vay, vay, vay. Önceki yazımız için Zafer Çağlayan'dan özür mü dilesek ne? Baksanıza, Merkez Bankası bir dediğini iki etmedi, faizi hemen indirdi. Sen neymişsin be Zafer abi. Kusura bakma, seni biraz hafife aldık galiba.

Şaka bir yana, Merkez Bankası'nın faiz indirimi benim için sürpriz oldu. Ben faiz indiriminin ekimde başlayacağını düşünüyordum. Zaten çoğunluk da öyle bekliyordu. Yani bu indirim herkes için sürpriz oldu.

Merkez bankaları sürpriz yapmayı sever. Sürpriz kararların daha etkili olduğuna inanılır. Yalnız bildiğim kadarıyla bu konu literatürde tartışmalıdır. Bazıları da merkez bankalarının kararlarının öngörülebilir olması gerektiğini savunur. Neyse, bu konuda fazla bilgim yok, o yüzden susayım. Belki bizim takımdan bu konuyu daha iyi bilen bir arkadaş bizi aydınlatır. Mesela uzun zamandır ortalarda görünmeyen Densiz arkadaşımızın bu konuda daha fazla bilgisi olduğunu sanıyorum. :)

Yalnız Zafer Çağlayan'ın faiz indirimi istemesinden hemen sonra Merkez Bankası'nın indirime gitmesi pek şık olmadı. Baksanıza Akşam Gazetesi bu indirimi hemen "Politik indirim" diye yaftalamış. Piyasada da hemen indirimin siyasi baskı ürünü olduğu yönünde şüpheler oluşmuş.

Zafer Çağlayan'ı hala küçük gördüğümden midir bilmem, doğrusu ben bu indirimi onun bu son açıklamasıyla ilişkilendirmiyorum. Fakat bu kararda aylardır her kesimden gelen "İndir artık şu faizi" baskısının da etkisi olmuştur. Ben geçen yılki dalgalanma sırasında Merkez Bankası'nın aşırı tepki vererek faizi biraz fazlaca yükselttiğini düşünüyorum. Daha sonra da indirim için fırsat çıkmayınca faiz o yüksek seviyede kaldı. Yani Merkez Bankası bir nevi "yüksek faiz tuzağı"na takılıp kaldı. Eylülde enflasyonun ne olacağı belli değil. Düşebilir de, yükselebilir de. Evet, Merkez Bankası aylardır faizi ekimde indireceğim diye beyanda bulunup duruyordu ama belki de eylülde enflasyon yükselirse ekimde bu indirime gerekçe bulamam diye korktu. Böylece hazır fırsat oluşmuşken faizi bir miktar indirip aylardır süren baskıları biraz frenlemek istemiş olabilir. Böylece eylülde eğer enflasyonda yükseliş olursa ekimde faiz indirimine gitmeme olanağını da yaratmış oldu. Bu durumda belki "Madem enflasyonda düşüş eğilimi yok neden eylülde faiz indirdin" diyen 3-5 kişi çıkabilir ama faiz hala yüksek seviyede olduğu için onların sesleri cılız kalacaktır. Eylülde enflasyonda düşüş olduğu taktirde ise Merkez Bankası, "Ben bunu öngörmüştüm" diyerek gönül rahatlığıyla ekimde faiz indirimlerine devam edecektir.

8 Yorum Var.:

molgu dedi ki...

Merkez bankasının hangi saiklerle karar verdigini bilmemekle beraber faiz indirim kararının siyasi baskılardan etkilendigini hic zanetmiyorum. Merkez Bankasının surekli enflasyon raporlarında sozettigi siyasi risklerin gerceklesmemis olmasi, hizmet sektorundeki katiligin ongorulenden daha kisa bir surede giderilmis ve hizmet sektorunun enflasyon hedefine olan olumsuz katkisinin azalmis olmasi, dis soklarin artik ic piyasaya etkisinin cok ciddi olmayacaginin hesap edilmis olmasi, anlasılmıs olması ve ayrica 18 ekimde fed'in faiz indirimine gitme ihtimalinin olmasi veya likidite konusunda sıkıntının cokca buyumesine izin verilmeyeceginin anlasilmis olmasi gibi nedenler merkez bankasinin faiz indirimine gitmesine neden oldu bence.
Merkez Bankalarinin bazen piyasanin bilmedigi ve ongormedigi kararlari almasinin faydali oldugunu dusunuyorum. Piyasalarin her zaman degil ama kritik zamanlarda Merkez Bankalarinin bir seyler bildigi mitine inanmasi faydalıdır bence.Ozellikle piyasa oyuncularının ongorulebilirliklerinin cokca zayifladigi durumlarda Merkez Bankalarinin piyasalara liderlik yapmasi gerekir. Bu durum, Merkez Bankalarinin kendine duydugu guveni de gosterir ve kredibilitelerini artirir. İlk gunlerde bazi elestirel sesler yukselse de Merkez Bankasinin hakliligi kısa surede ortaya cıkar.
Simdiki durumu nisan 2006 ya benzetmenin manasi yok. Ortada artik ne atama belirsizligi ne de cumhurbaskanligi secimi belirsizligi var. Artik taşlar yerine oturdu, cesur olmakta fayda var.
Bu indirimlerin 50 baz puanlık aylık indirimlerle devam etmesi gerekir. 2008 e kadar 16 puanın altını inilmesi piyasanin islerligi icin daha dogru olur.

ekodok dedi ki...

Sayın Molgu,

Sözlerinize genel itibariyle katılıyorum. Fakat enflasyondaki gidişat konusunda benim kafam hala biraz karışık. Hayır, enflasyonun yeniden yükselişe geçmesini beklemiyorum ama Merkez Bankası'nın hedeflediği yüzde 4'e doğru inişe geçtiği konusunda da şüpheliyim. Yıl sonunda yüzde 6-7 arasında kalır gibi geliyor bana. Eee, Merkez Bankası'nın temel hedefi de enflasyonu düşürmek olduğuna göre, hal böyle iken faizi hangi gerekçeyle düşürecek? Umarım Merkez Bankası gerçekten bizim bildiğimizden daha fazla şey biliyordur da enflasyon hedefe doğru inişe geçer. Yoksa bu işin altı biraz yaş.

molgu dedi ki...

Sayın Ekodok,

Bence de bu yıl sonunda yuzde 6 civarında kalır enflasyon. Hatta yuzde 6,2 gibi bir noktada kalacagını hesaplıyorum.Maalesef Enflasyon oranımız kısa vadede hedefe ulasmayacak ama hedefe yakınsayacak zaten artık 2007 sonundaki %4 hedefine ulasılacagını kimse iddia etmiyor. Hatta 2008 sonunda da yuzde 4 hedefi cok zor gorunuyor, en azından beklentilerde ciddi bir katılık gorunuyor. Hizmet sektorundeki katılık cozuldu ama yine de yuzde 4'un cok ustunde. Hep yuzde 4'un ustunde olacak herhalde. Kiraların yuzde 4 civarında artacagını pek zannetmiyorum. Yılların alıskanlıkları cunku.
Fakat diger taraftan buyumede ciddi bir dusus gorulebilir. yani yuzde 17,25 oranında faiz oranı, reel faizin kabaca yuzde 10,5-11 oldugunu dusunersek eger buyume yuzde 5 olursa cok yuksek bir oran. Ama buyume oranimız yuzde 7 civarinda olsaydı 2-3 puanlık marjın enflasyona katkıda bulunabilecegini dusunebilirdik. Fakat simdi hedefe ulasma noktasında ciddi bir atalet kazanma tehlikesine ulasmıs enflasyon oranı ile buyumede yavaslamayı beraber yasamanın faturası cok agır olur.
Su anda faiz indirimi icin konjunktur de uygun. Oyle ki, son 18 aydır bu kadar uygun bir donem olmamıstı.
Yine de kucuk de olsa bir kusku icimde var, sert bir dalga gelirmi diye.İnş. gelmez diyelim.

ahmet dedi ki...

Durmuş bey'in Merkez Bankası'nın bağımsızlığını korumak adına gerektiğinde Erdoğan'a bile kafa atmaktan geri durmadığını gördük.

Böyle birisinin Zafer Çağlayan veya benzerlerinin baskılarını dikkate aldığını ima etmek bana biraz abesle iştigal gibi geliyor.

Önümüzdeki 2-3 aydan konuşmuyoruz. Bu kararların, eğer bir sonucu olacaksa uzun vadede görüleceğini biliyoruz. 2008'de enflasyon düşerken %4'de zınk diye duracağını kim garanti edebilir ? Tahmin edilenden daha hızlı da düşebilir. O zaman Merkez Bankası ağır baskılara uğrayacaktır. Asıl problem burada başlayacak.

Gazetelerdeki şaşkınlığın sebebi iki şeye dayanıyor olabilir: Birincisi IMF'in daha önce yaptığı telkinler. Bildiğimiz gibi ülkemizde çoğunluk hiç birşeyi değil yalnızca IMF'i dikkate alır. IMF faiz indirimine karşıydı. Ikincisi, dünyada böylesine bir dalga yaşanırken Merkez Bankası'nın bu ölçüde cesur kararlara imza atamayacağı düşüncesidir.

selamlar
Ahmet Çavuşoğlu

ekodok dedi ki...

Yanlış anlamalara meydan vermemek için hemen Merkez Bankası'nın son faiz kararıyla Zafer Çağlayan'ın açıklaması arasında bir ilişki kurmadığımı belirteyim. Gerçi yazıda şaka yollu öyle bir giriş yaptıktan sonra bu konudaki düşüncemi de yazdım ama daha da açık olarak bir kez daha söylemekte fayda var. Fakat enflasyonun geçen yılki dalgalanma öncesindeki seviyesine geldiği bir ortamda Merkez Bankası'nın faizi o zaman yükselttiği seviyede tutmakta artık zorlandığı için fırsatını bulmuşken bu kararı aldığını düşünüyorum. Yani bireysel olarak Zafer Çağlayan'ın yaptığı baskının değil ama bir bütün olarak tüm baskıların bu kararda etkisi olduğu düşüncesindeyim. Yoksa enflasyonist beklentilerde hala bir kırılma yokken ve yakın gelecekte kimse enflasyonun yüzde 4'e düşeceğine inanmazken Merkez Bankası'nın aldığı bu kararı açıklamak zor. Haa, Merkez Bankası bu konuda bizden daha çok şey biliyordur ve enflasyon önümüzdeki aylarda hızlıca düşüp enflasyonist beklentileri de kıracaktır gibi bir durum varsa ona birşey diyemem. Bakalım, öyle bir durum olup olmadığını da 2-3 ay içinde görürüz.

veritas dedi ki...

Ekodok,

Ben TCMB'sinin olaya ayni zamanda kur acisindan baktigini dusunuyorum. Enflasyonla mucadelede Merkez kurun etkisini, ara mallari ucuz tutarak, kullaniyor olabilir.Keza borclanmada ucuzluyor (tabiki bunun uretim ve tuketim tarflarinda etkisi var, hangisi daha kuvetli bilemiyorum). Ben bu etkinin belki direk faiz etkisinden bile kuvetli oldugunu dusunuyorum (yaniliyor olabilirim).

TL/USD en son baktigimda 1.26 seviyesindeydi. Kur oynaklik gostersede TL nin genelde deger kazanma yonunda bir egilim icinde. Fed'inde bir sekilde faiz dusurecegini varsayarsak (bugun olmasa yarin), bizim de faiz dusurmemiz kurun eglimini degisitirmeyecektir. Bu sekilde degerli TL nin enflasyon uzerindeki baskisi devam edecek gibi gozukuyor.

Sizler bu konuda ne diyeceksiniz?

celeph dedi ki...

Merkez bankaları sürpriz çıkışlarıyla daha etkli olurlar.ABD merkez bankası da (FED) beklentileri boşa çıkararak faiz indirmeyip piyasaya likidite vermeyi tercih edecektir.FED faiz indirmeyecek.Sürpriiiiiz!

ekodok dedi ki...

Veritas,

Valla Merkez Bankası bugüne kadar faiz kararlarını kurları da dikkate alarak verdiği yolundaki iddiaları hep reddetti. Ben de bugüne kadar böyle bir durum görmedim. Bu konuda yılbaşında Orhan Karaca'nın blogunda şu yazıyı okumuştum, tavsiye ederim. Tabii artık Merkez Bankası bundan çark edip faiz kararlarında kurları da dikkate almaya başladıysa ona birşey diyemem.