Dolar'la Borçlanmak Riskli

Doların zayıflamasını FED’in faiz indirimine bağlama eğilimi hayli güçlü. Ancak şunu unutmayalım; FED uzun süredir faizini ‘göreceli olarak’ yüksek tutuyor. Artırıma başladığı Haziran 2004’te faiz %1, parite (dolar/euro) 0.81’di. Üç küsur yıl sonra gelinen noktada faiz 4.75 ve parite 0.75. Bütün bu dönem boyunca parite en fazla 0.84’e tırmanabildi, ortalama 0.77 düzeylerinde ‘süründü’ durdu. Dünyada, ‘döviz kurları günlük faizle açıklanabilir’ tezini savunan ‘yüzbinlerce’ iyi eğitimli uzman bulunduğunu kabul ederim. ‘Sen onlardan daha mi iyi bileceksin’ diye sorabilirsiniz. Evet gördüğünüz gibi bazen daha iyi bilebiliyorum. Ama bu konuda yalnız da değilim. Bugünlerde çok sayıda Türk; dolar cinsinden yükümlülük altına girmekten kaçıyor, dolar’da parasını biriktirmeyi yeğliyor. Niye ‘yüksek faiz-düşük kur’ teorisini görmezlikten geliyorlar ? Çünkü bilinçli yada bilinçsiz olarak uzun yıllardır ‘parayı basıp’ teorileri test eden onlar, uzmanlar değil. Deniz bey de dönem dönem bu teoriye abone oluyor. Halbuki uzman görüşlerini ‘kendi tasarruflarını yönlendirerek’ test etmiş olsaydı bu teoriyi ağzına almayabilirdi (bir televizyon programında tasarruflarını daha çok emlağa yatırdığını söylemişti).

Ben 1998’de ‘yüksek faiz-düşük kur’ teorisinin üzerine çarpı koydum. ‘Sessiz çoğunluk’ ta böyle bir ilişki olmadığını sezgisel olarak farkında. Konudan haberi olmayan başkalarına akıl vermekle görevlendirilmiş uzmanlar. Bu uzmanların ‘niye carry trade tayfası bunca yıldır BOJ’dan aldığı sıfıra yakın maliyetli borçları kullanarak doların başını göğe erdiremedi ?’ sorusuna verecekleri cevapları yok. Bakın bugün bile bu tür ticaretin getirisi kağıt üzerinde yüksek gözüküyor: FED faizi – BOJ faizi = 4.75 – 0.5 = 4.25. Al, tepe tepe kullan. Değil mi ? Ama siz Japon ev kadınlarının yerine olsaydınız bu işe bulaşmadan önce iki kez düşünürdünüz: ‘Dolara yatırım yaptığım dönemde Yen’in %10 değer kazanmayacağından nasıl emin olabilirim ?’. (Bu arada Japon erkeklerinin ve bekar hanımlarının carry trade işine girmemiş olmalarının sosyolojik bir açıklaması olmalı. Aslında ‘Japon ev kadınları’ efsanesinin bir çeşit hurafe olmadığına dair elimizde kanıt var mı ? Geçenlerde bu hanımların bizim Süleymaniyenin çevresinde görüldüğüne dair bir söylenti okumuştum. Fotoğrafla desteklenen bu haberi bir kanıt olarak görmek kolay değil.)

Ben ‘önümüzdeki kısa dönemde’ dolar hiç değer kaybetmez iddiasında değilim. Ancak gelin konuyu bir de 2009’da tekrar değerlendirelim. Bu yazıma referans verip ‘bülbül gibi şakıyacağımdan’ hiç şüpheniz olmasın. Ne yapayım. Bir türlü Ekonomix gibi alçakgönüllü bir 'beyefendi' olmayı beceremiyorum.

Ahmet Çavuşoğlu

4 Yorum Var.:

Mahmut Alpi dedi ki...

http://www.sitemedya.com/yyamantoruner.asp
döviz rezervini arttırmak yatırımcıların çıkması için mi? yoksa daha fazla gelmesi için mi bir fırsat?

ahmet dedi ki...

IMF böyle bir çıpa önerisinde bulunduğunu yalanlamasına rağmen tartışılmaya devam ediliyor. Kimbilir, belki de bizimkilerin fikridir.

Kimin aklına gelmiş olursa olsun şimdiye kadar duyduğum en ahmakça fikir. 'Dolar istiflemeye' konsantre olmakla hükümetin bütçe performası, TCMB'nin enflasyonla mücadelesi ikinci plana atılır. Mevcut uygulamamızda TCMB dolarları zaten istifliyor, bizimkilerin ekstradan bir şeyler yapmaları gerekmiyor. Niye bunun bizimkilerin fikridir diye düşünndüğümü anlatabildim mi ?

Eğer bu IMF memurlarının önerisiyse onlara yüzyılın gerizekalılık ödülünü layık görmeliyiz. Türkiye'yi daha da fazla borçlandırma imkanı verecek olan bir IMF sigortası bizim ihtiyacımız olan en son şey.

Hem Merkez Bankası bu tür borçlanmaya nasıl garanti verecek anlamadım. Mevzuatı buna izin veriyor mu ? Yabancı Türk ayrımı yapmanın ırk ayrımından farkı nedir ? Onların parası parada bizim ki kese kağıdı mı ?

Bildiğim kadarıyla Türk bankalarından yabancı para cinsinden mevduatlar için zaten karşılık alınıyor, garanti veriliyor. Bunun ötesinde bir düzenlemeye ihtiyacımız yok.

TL yatırımı yapanlara Merkez Bankasının garanti vermesi intiharla eşdeğerdir. TCMB dolarları istifliyor ama yabancılar çıkmak istediğinde satmak için değil. Bizim bankalarımızında merkez bankasının döviz satışına güvenerek pozisyonlarını açtıkları şüphesindeyim. Eğer Türk veya yabancaı kendilerini daha fazla güvende hissederlerse başımız gerçekten belaya girer. Ne Durmuş bey'in ne de hükümetin konuyu anlayabildiğini düşünmüyorum. IMF'den de hiç umudum yok

a.çavusoğlu

neqx dedi ki...

Dolar zayiflamasinda ben mi zayiflayayim? twin deficit, yavaslayan bir ekonomi (Greenspan'e gore "r" ihtimali %50'den az!!!) ve dusurulen faiz oranlari da tuzu biberi.

Bu zayiflama da goreceli bir vukuat. YTL ile karsilastirildiginda, tencere dibin kara, seninki benimkinde kara gibilerinden twin deficitler TR'de de var. Oransal olarak bile ABD ile yaklasik ayni rakamlardalar ustelik.

Yoksa enflasyona bakarak mi deger kaybettirsek su paralara desek o da olmuyor. ABD'deki enflasyonu son yillarda 2-3, TR'deki enflasyon hadi diyelim %7. Bu durumda YTL'nin senede %4 deger kaybetmesi gerekmez miydi? Ustelik bu makas yillardir devam ediyor. Valla ceteris paribus gibi bir durum olmadigina gore gerekmiyormus. Ne bitmeyen ozellestirmeymis anliyamadim gitti, surekli bir dolar girisi devam ediyor. Bende dolar 1.6;dayken bile hala cikar, cikar daha yeteri kadar cikmadi demisken son dalgadan sonra indik yine 1.2'ye... Ben bekliyorum cikacak diye ama bu beklemem acaba TR'nin uzun vadeli eurobond'larinin getirileri %10 civarlarindayken dusuk buldugum ve almadigim icin bekledigim gibi yillar suren bir bekleyis olur mu diye de dusunmuyor degilim.. Birakin YTL'nin deger kaybetmesini surekli deger kazaniyor, 41 kere masallah.

Ahmet Bey, dogru soylemissiniz, elinize saglik; Dolar'la borclanmak riskli. Ancak TR'de YTL kazanan ve dolarla borclananlar sanirim risk vs return konusunda hesapli bir risk aliyorlar. Umarim kabak baslarina patlamaz.

ahmet dedi ki...

Teşekkürler.

Sanıyorum başlığı yanlış atmışım. Aslında bu yazının konusu TL değil dolar/euro paritesiydi. Ben şunu anlatmaya çalışmıştım: 'Uzun dönemde doların değer kazanma ihtimali eurodan çok daha fazla'. Uzman görüşlerine, cari açığa, FED'in faiz indirimlerine rağmen benim tahminim bu yönde. Yazımda bu konuyu daha açık ortaya koymam gerekirdi. Özür dilerim. Bu tahminimi en çok ABD'nin bütçe açığı tehdit ediyor. Çünkü bütçe açığı uzun vadede faizlerin düşüp varlıkların değer kazanmasına engel.Fakat bu konudaki gelişmeleri izleyemediğim, ABD hükümetinin kredi talebinin bütün krediler içinde ne oranda yer aldığını bilmediğim için şimdilik görmezden geliyorum.

Eğer sizin de beklentiniz bu yöndeyse dolar yerine euro ile yükümlülük altına girmeye çalışırsınız. Yükümlülük altına girmekten kastım sadece borçlanmak değil. Bir firma altyüklenicisi ile uzun dönemli bir sözleşme yaptığında da taahhüt altına giriyor. Alt yüklenici vadeli bir fiyat verdiğinde de risk alıyor. Bir paranın bugün değerli olması önemli değil, gelecekte HANGİ YÖNDE hareket edeceği önemli. Bugün dolar perişan olabilir ama yarın değer kazanma ihtimali yüksekse, onunla mal ve hizmetlerinizi fiyatlandırmak daha akıllıca olabilir. Bakın, girdilerinizin çoğu euro cinsinde olsa bile, değer kaybettiğinde fiyatlar artma eğilimine girecektir.

Ülkemizde spekülatörlük yalnızca bir kaç para simsarının yaptığı lanetli bir işmiş gibi takdim ediliyor. Halbuki tasarruf yapan, borçlanan, malını satan, sözleşme imzalamak konumunda olan hemen herkes bir dereceye kadar spekülatörlük (ileri görüşlülük) yapmak zorunda. (Ah vadeli piyasaların ve hedging işlemlerinin anlamını ve değerini bir anlayabilsek)

Özetle şunu tavsiye ediyorum: 'Uzun dönemi kapsayan bir yükülülük altına girmek zorundaysanız (elbette becerebiliyorsanız yükülülükten kaçının) dolar yerine euro seçin, alacaklarınız için ise tam tersini yapın'. ABD'nin cari açığına, faizleri indirmesine, uzmanların lafolojisine takılmayın.

Bireysel tasarruflar için ise yalnızca TL'yi önerdiğim biliniyor. Şu anda varlıklar aşırı değerli gözüküyorsa kısa vadeye gelin ama hiç bir zaman dolar/euroya falan geçmeye kalkmayın derim. TL değer kaybına girdiğinde faizler yükselecek kaybınızı telafi edecektir, borsaya ucuzlamış fiyatlardan atlama fırsatınız da cabası. Ancak birşekilde dolarda kalmışsanız paniğe kapılıp zararınızı realize etmeyin derim. Bekleyin, doların da zamanı gelecektir (yine de size kalmış).

Enflasyon konusunda da bir kaç şey söylemek istiyorum. Enflasyon, ancak paranın geçerli olduğu ulusal sınırlar içinde anlamlıdır. ABD vatandaşı enflasyonu %2 olarak yaşıyor olabilir, ama bizler Türkiye'de dolarla çok daha fazla enflasyon yaşadık. Değil mi ya ? En basitinden petrol. Dolar değer kaybettiğinde sabit kalmıyor. Diğer mallar da öyle. Dünya ölçeğinde 'dolar enflasyonu' ölçülseydi Amerika'da yaşanın çok üstünde çıkacağından hiç şüpheniz olmasın. Özetle şunu söylüyorum; %2 ile bizim %7'yi doğrudan karşılaştırmak armutla elmaları aynı kefeye koymaktan farklı değil. ABD enflasyonunun ABD dışında hiçbir kıymeti harbiyesi yok.

a.çavuşoğlu