Seçim değil referandum

21 Ekim'de Anayasa değişiklikleri için referandum yapacağız ya, bu sıralar 22 Temmuz seçimlerini de bir referandum olarak tanımlamak çok moda. Mehmet Altan pazartesi günkü yazısında seçimin demokrasi ile askeri vesayet arasında bir referandum olduğunu yazmıştı. Ege Cansen de bugünkü yazısına, yazının içeriği ile bir bağlantı kuramasam da, "Her seçim bir referandumdur" diye başlık atmış. Gelin o zaman biz de bu seçimi bir referandum olarak tanımlayalım.

Neyin referandumu mu? Şunun. Hatırlarsanız biz burada ekonomide durumun iyi olduğunu yazdıkça bazıları bizi AKP yalakalığı ile suçluyordu. İçinde bazı köşe yazarlarının da bulunduğu bir kitle "Ne ekonomide büyüme var ne de enflasyonda düşüş, hepsi palavra, TÜİK verilerle oynuyor" diyordu. Daha geniş bir kitle ise "Tamam ekonomide büyüme var ama halka yansımıyor, sadece zengin daha zengin oluyor, gelir dağılımı bozuluyor" teranesini tüttürüyordu. İşte bu seçim böyle diyenlerle bizim gibi düşünenler arasında bir referandum oldu. Eğer onlar haklı olsaydı AKP'nin oylarının azalması gerekirdi. Öyle ya, herhalde ekonomik açıdan durumu kötü olan bir halk gidip de buna yol açanlara oy vermezdi. Tam tersine seçimde AKP'nin oyları epey arttığına göre demek ki durum bizim dediğimiz gibiymiş. Ekonomide durum hem iyi imiş hem de bu iyilik halka az ya da çok yansımış.

Bu noktadan sonra artık bu arkadaşların seslerini kesmelerini bekliyoruz. Fakat tabii böyle birşeyin olmayacağını da biliyoruz. Seçim sonrasında muhalefet cephesinden gelen bazı açıklamalardan da anladık ki, onlar yine kendi kafalarında kurdukları dünyada yaşamaya devam edecekler. "Yahu ekonomi bu kadar kötü iken bu halk niye AKP'ye oy verdi acep" diye sorup, icat edecekleri saçma sapan cevaplarla kendilerini kandırmayı sürdürecekler.

8 Yorum Var.:

kerem kagan dedi ki...

Ulkemiz aydinlarinin, ya da daha genel olarak iyi egitimli kesimin boyle sacmaliklara saplanmasini anlasilir buluyorum. Kitle egitimin amaci, buna universite egitimi de dahil, insanlara kime veya neye inanacaklarini gostermek.

Bir iktisat ogrencisini ele alalim. Hoca derste ogrenciye Keynes'in (ya da baska birinin) soylediklerini aktariyor. Ogrenci, derste anlatilanlari hoca oyle soyledigi icin otomatikman dogru kabul ediyor. Sinavda da zaten Keynes'in bilmemne kuramini aciklayiniz seklinde sorular geliyor.

Egitilenler, dile getirilen bir fikrin dogrulugunu, dile getirenin titrini gozonune alarak degerlendiriyor. Ekonomi kotuye gidiyor lafini, adinin basinda Prof.Dr. olan birisi soyleyince, egitilmis insanlar bunu dogru kabul ediyor. Hatta cok okunan bir gazetede kose yazari olma vasfina sahip birisi de cogu zaman egitilmisler icin fikirleri dikkate alinabilir goruluyor.

Buraya kadar bu egitimi cok kotuledim. Ama aslinda bu toplumsal hayatin isleyisi acisindan cok da faydali. Dusunun hastalandiginizda doktora gidiyorsunuz. Doktorun diplomasini, ya da cv'sini bile incelemeden, sadece doktor kiyafeti giydigi ve cevredeki insanlar da ona doktor gibi baktiklari icin, hastaliginiza koydugu teshisi dogru kabul ediyorsunuz. Yazdigi ilaclari eczaneden alip, ilaclarin prospektusunu bile okumadan hic tereddutsuz kullaniyorsunuz. Boyle yapmak size zaman ve enerji kazandiriyor. Hayati kolaylastiriyor.

Ayni sekilde hukuki meselelerde avukata danisiyorsunuz, vs.

Ote yandan gunumuz dunyasinda bilgiye ulasmak cok daha kolay. Herhangi bir onermeyi kisa zamanda test edebiliyorsunuz. Ben sahsen ilkokul ogretmenimin de soylediklerine inanmamistim. Simdi de doktora inanmiyorum mesela. Ama egitimli insanlarin ezici cogunlugu inaniyor. Doktora inanmak, avukata guvenmek, araci kurumdaki yatirim uzmanina inanmak (burada destek var, surada direnc var, vs) , sosyoloji profesorlerinin fikirlerine saygi duymak yaygin.

Konuyu guzel bir sonuca baglamak isterdim ama simdi bastan ne dedigimi okumak istemiyorum. Kusuruma bakmayin.

Özkan D. dedi ki...

hahaha güzel bitiş :)

lakin Kerem Bey bu da bir çeşit karş. üstünlükler teoremi gibi, herkes her konuda uzmanlaşamayacağına göre biz kendi alanımıza yoğunlaşır ve doktorun öğrtmenin avukatın o alandaki uzmanlığına güveniriz, o da bize gelir saclarını kestirir, evini boyatır, pişirdiğimiz ekmeği satın alır, kendi yapmaz hiçbirini..

profesörler ekonomi kötüye gidiyor dediğinde en nihayetinde profesördür, bir bildiği vardır diyen insan cok, zaman zaman hepimiz..

bu blog sayesinde bir de paronayak olduk zaten, artık her okuduğum köşe yazarına bizi uyutuyor gözüyle bakıyorum, önceden ne güzel okuyup "hmmm" diyip geçiyodum, şimdi oku, şüphelen, araştır.. ooff hep bu blog...

Ergun / ADANA dedi ki...

Merhaba,
Bir aralar Deprembilimciler bayağı ünlüydü, deprem olacak olmayacak, 5 şiddetini geçer , 7 şiddetinde olmaz, fay hattı gebze'den geçiyor geçmiyor, deniz dibi, yüzeyi, tusunamisi,.. yok o kişi reklam yapıyor, öteki halkı kandırıyor, bir diğeri vurgunda gözü,......falan filan,
Sonraları Savaş Bilimciler çıktı; Irakta savaş çıkar çıkmaz, Türklere ABD muhtaç onsuz girmez girer, haritanın şurasından geçer geçmez, batağa saplanıldı, saplanılmadı, Irak şöyle yapar yapmaz, falan filan.....
En sonda muhteşem Ekonomistler(belki eb baştan bu yana); döviz faiz kur, merken bankası, ülke battı çıktı, şu yanlış bu doğru, kur 2 YTL yok 1 YTL, ihracat bitti yok arttı rekor kırdı, sakallısı sakalsızı, parlak yakışıklısı, profu, blogcusu, ayısı boğası, son modasıda carry trade'cisi, ekodiyalogcusu(mesela ben) falan filan....
Hepimiz her konuda uzman olduk ama size birşey söyleyeyim Millette şaşırdı kime inanacağını, yanlış, doğru, yanlı, siyasi yorumlar karıştı birbirine, tutarsız yazarların ipliğini pazara çıkardığınızda İRONİ yaptım diye zırvalayanlar.....

Son Söz (Bende modaya uydum); "Doğruya DOĞRU demeyenin YANLIŞ'a da yanlış deme hakkı yoktur...."

kerem kagan dedi ki...

Tarhan Erdem'in arastirma sirketi Konda'nin yayinladigi Siyasal Egilimler Arastirmalari Ozet Rapor Secim '07 isimli dokumanin 16. sayfasinda egitime gore oy dagilimlari yer almaktadir. Buradaki verilere gore AKP ortaokul ve alti egitimlilerin %45,4'unun, lise mezunlarinin %30,9'unun, universite mezunlarinin is %19,3'unun oyunu aliyor. CHP ise bu oranlar sirasiyla %11,8 , %20,7 ve %33,7.

(Bu arastirmada AKP %39,4 , CHP %16 oy oranina sahipmis.)

Cok ilginc baska sonuclar da var. Mesela sadece universite mezunlarina baktigimiz vakit CHP acik ara birinci cikiyor. Bir baska deyisle universite mezunu olmayanlara oy hakki tanimayan bir sistemimiz olsa, ulkemizi CHP yonetecek.

Gelir dagilimi ile ilgili istatistikler de var bu raporda. Herkese tavsiye ederim. Ozellikle AKP'nin politikalarinin gelir adaletsizligi yarattigini dusunenlere.

Son soz: Hatirladigim kadariyla Mesut Yilmaz zamaninda "siyasi yasamima malolsa da 8 yillik kesintisiz egitimi hayata gecirecegim" tarzi bir cumle soylemisti. Simdi Mesut Beyi cok iyi anliyorum.

kerem kagan dedi ki...

THLKNN FRKND MSNZ ?

Net Okullasma Orani (NOO): Teorik yas grubundaki ogrenci sayisi / Teorik yas grubundaki toplam nufus.

TUIK verilerine gore 1995-96 doneminde lise ve dengi duzeyi NOO 38,74 , yuksekogretim duzeyi NOO 9,35 iken 2005-06 doneminde ortaogretim NOO 56,63 , yuksekogretim NOO 18,85 olarak gerceklesmis.

Sozkonusu zaman araliginda da bu oranlar duzenli olarak artmis. (1996-97 donemi haric) .

Buradan sayin basbakanimiz Tayyip Erdogan'a sesleniyorum. Tehlikenin farkinda misiniz? Okullasma orani artiyor. Bu artis gorunuse gore CHP'ye oy olarak geri donecektir.
Bu konuda duyarli bir vatandas olarak sizden acil cozum bekliyorum.

kerem kagan dedi ki...

Yukarida bahsettigim raporun 20. sayfasinda calistigi ise gore oy dagilimlari tablosu cok aydinlatici.

Ciftci:AKP %50,7 MHP %11,4 CHP %9,7
Isci: AKP %41,8 CHP %13,4 MHP %12,4
Issiz:AKP %29,1 MHP %21,5 CHP %12

Gozumun onunden kan aglayan tarim sektoru geciyor, ezilen isciler, issizlikten kirilanlar resmi gecit yapiyor.

Bu arada gozden kacmayan birsey var.

Ogrenci:CHP%25,8 AKP%21,6 MHP%19,6

Bunun ustune diyecek lafim kalmadi artik. Dilim tutuldu.

mr. brooks dedi ki...

onemli veriler.
ama yorumlarken su tur verilere de ihtiyac var bence.

universitede okurken siyasi fikri degisenlerin orani.
bunlarin icinde AKP'den CHP'ye yonelenler yuzde kac,
ters yondekiler yuzde kac...

bu verilerle ilk bakista egitimli insan oyunu CHP'ye verir gibi bir sonuc cikarilabilir.
ama belki CHP secmeninin cocugunu okutma imkani ya da istegi daha fazladir ve o yuzden bu verilere ulasiliyordur...

yani bu verilerin uzerinde yorum yapmak bu haliyle pek kolay degil ve yaniltici olabilir. nitekim bu sitenin doktorali yazarlari gibi oyunu daha onceleri CHP'ye verip simdi AKP'yi tercih ettigini soyleyenler var, oyle degil mi?

bir de CHP'ye oy verdigi halde AKP'nin iktidarda kalmasini isteyen egitimli insanlarin oldugu soyleniyor ki o da ayrica psikologlar ve sosyologlar tarafindan incelenmesi gereken bir konu diye dusunuyorum.

kerem kagan dedi ki...

Valla Cumhuriyet Turkiye'sinin onemli basarilarindan biri on yilda onbes milyon genc yetistirmektir.

Bana sorarsaniz cidden de annesi babasi koylu-ciftci kesimden olan, ama universite egitimi alip beyaz yakali (devlet memuru dahil) olarak calisanlarda CHP'nin oy orani biraz yukseliyor.

Fakat artik 90'li 2000'li yillarda bu etkinin zayifladigini goruyorum. Zaten universite mezunlari arasinda 40-45 yas uzeri olanlarda CHP egilimi daha yuksek. Yas kuculdukce dusuyor egilim.

Bugun Emre Kongari dinledim TV'de. O'nun da en buyuk endisesi AKP'nin egitim sistemine el atarak minik beyinleri dogmalarla doldurmasi imis. Guldum eglendim biraz. :)

Ulkemizde AKp'yle alakasiz baska bir trend de var. Bilkentte, Bogazicinde, Odtude fen ve muhendislik bolumlerinde okuyanlarin sizce kacta kaci namaz kiliyor? Bir arastirin bakalim.