Don meselesi

Geçen hafta sonu Marks & Spencer’dan bir kaç adet don aldım. Hadi gençlerin diliyle boxer diyeyim de ayıp olmasın. Aslında çok marka tutkunu birisi değilimdir. Ama bizim hanıma göre bu donlar daha kaliteliymiş. Bu konularda evde patron odur. Hemen itiraf edeyim: Ben de evde söz geçiremeyince internet üzerinden ahkam kesiyorum. Yalnız belirteyim, donlar bence de oldukça rahat. Belki bütün markalarda aynı durum söz konusudur, bilmiyorum. "Zaten altı üstü don, kalite ne kadar fark edebilir ki?" diyebilirsiniz, haklısınız. Bu arada fiyatları da gayet makul geldi bana. Malum, o kısmı beni de ilgilendiriyor. Reklam amacıyla yazmıyorum, söz konusu işletmeyle aramda organik bir bağ yoktur. Üstelik bu yazıyı okuyunca yollara düşüp don için Marks & Spencer mağazalarına saldıracağınızı düşünmüyorum.

Malum, mesele don olunca yazı yazmak da zorlaşıyor ya neyse...

Eve gelince fark ettim. Aldığım bütün ürünlerin etiketinde Made in China yazıyor. Yurdum doncularına, ya da genelleyelim, tekstilcilerine ihanet etmenin üzüntüsüyle içim burkuldu. Bugün internet üzerinden aşağıdaki haberi okuyunca bu konuda yazmak şart oldu diye düşündüm. Haberin bir kısmını buraya alıyorum ama tamamını okumak isteyenler verdiğim linkten tüm metne ulaşabilirler.

One of Turkey’s leading textile firms, Abalioglu Yarn Company, has decided to say ‘quits,’ and is mulling operations to cheaper pastures like India and China.Owner, Mr Abalioglu who has been active in the textile business since 1940, said, “In recent years, I heard a lot about textile industry of China and India. Eventually, I went there and saw the working conditions with my own eyes. For example; in India, one worker is paid around US $ 800 annually. Electricity and other inputs are alos very economical as compared to rates in Turkey. How could we compete in this situation? We are already into manufacturing intermediate goods, so we can’t create added value for our products.

Özetle; Abalıoğlu artan rekabet koşulları nedeniyle Türkiye’deki üretimine son vermiş. Tesisler de Hindistan’a taşınıyormuş. Ahlarla, vahlarla hemen karalar bağlamadan aşağıdaki haberlere de bir bakalım. Bunlar da sağ tarafta linkini gördüğünüz Ekonomi Tarihi’nden.

18 Aralık 1984: ABD, Türkiye'den gelen giyim eşyalarına yüzde 16.97, giyim dışındaki tüm tekstil ürünlerine yüzde 15.7 oranında ek vergi koydu. Gerekçe ise, malların dampingli olarak satılması şeklinde açıklandı.

22 Ocak 1985: Almanya'da yayınlanan 'Textil Wirtscharf' Dergisi 1983 yılını esas alarak yaptığı sıralamada, Türkiye'yi tekstil devleri arasında gösterdi. çok uluslu tekstil devleri arasında yapılan klasmanda, 1983 yılı cirosu 6 milyar marka ulaşan Hacı Ömer Sabancı Holding, dünya üçüncüsü oldu. 24 ülkeden 316 tekstil firması arasında yapılan sıralamada Sabancı Holding'ten başka 10 Türk firması daha yer aldı. - çukurova Grubu, 1984 yılı ihracatı 280 milyon dolar olarak gerçekleştirildi.

Yaklaşık yirmi yıl öncesinin haberlerini ben yorumlayayım, güncel haberi yorumlamak size kalsın.

Özetle, yirmi yıl kadar önce bizim Amerika’ya, Avrupa’ya çektiğimiz muameleyi bugün Çin ve Hindistan gibi ülkeler bize çekiyor. Ortada sürpriz bir şey yok. Ağlamaya gerek var mı?
Diğer yandan bugün Sabancı Holding’e ya da Çukurova Grubu’na tekstilci desem herhalde çok komik olur. Tekstil üretimi sanayide bir ara dönemdir. Oradan elde ettiğiniz gelir ve karlarla teknoloji odaklı yatırım yaparsanız holdinginiz büyür, rekabet edebileceğiniz daha karlı ve verimli sektörlere geçersiniz, kur ya da kota gibi bir derdiniz de olmaz. İlginçtir, bugün tekstilciler (başta şirketi batmış olan Oğuz Satıcı olmak üzere) "kur, ille de kur" diye mütemadiyen ağlarken TÜSİAD Başkanı Sabancı dalgalı kurla devam edilmesi gerektiğini söylüyor. (Kaynak: Vatan Gazetesi, 13 Nisan 2006, Söz konusu haber gazetenin internet baskısında yer almamaktadır)

Daha fazla yoruma gerek var mı?

Donla başladık, donla bitirelim: Bir tüketici olarak, giydiğiniz donu alırken sizin için donu kimin ürettiği mi önemli, yoksa donun size maliyeti mi?
İkinci soru: Sabancı don mu ihraç etsin otomobil mi?

Not: Bir zamanlar donla ilgili bir espri eski hava durumu spikeri Ersin İmer’i TRT'deki işinden etmişti. Umarım benim “don” yazım fazla tepki çekmez.

0 Yorum Var.: