Portföy Çeşitlendirmesi Nedir? (EkonomiTürk2)

Blogumuza üye olan arkadaşlar için yatırım yaparken nelere dikkat ettiğimi anlatacağım bir dizi yazı hazırlıyorum. Tasarruf etmenin ve yatırım yapmamızın sebebi bugün gençken fazla olan çalışma gücümüzü kullanarak yaşlandığımızda ve çalışma gücümüz azaldığında kullanacağımız kaynaklar yaratmaktır. Yatırım bizim Türklerin borsada 15 dakikada spekülasyonlara değil, 20-30-40 yıl sonrasını düşünerek atılan adımlara denir. Bu kapsamda portföy çeşitlendirmesi yatırım yapmanın birinci kuralı olarak karşımıza çıkıyor. 2009 Nisan sayısında Turkishtime’daki köşemde yayınladığım portföy çeşitlendirmesi yazısını bir miktar değiştirerek aşağıya aktarıyorum.

Yazıda portföy çeşitlendirmesi (diversification) yapmamış bir kaç kişiden örnek verdikten sonra portföy çeşitlendirmesi nedir sorusunu yanıtlıyorum. Daha sonra yaşlandıkça yatırım stratejinizi nasıl değiştirmeniz gerektiğinden bahsediyorum. Hayatında tutumluluk kavramına yer vermemiş, har vurup harman savurmuş veya tutumlu olmasına rağmen aşağıda bahsettiğim kuralları hiçe saymış insanlardan çok var. Amerika’da süpermarket’e haftasonu gittiğimde krakerlerin üzerine krem peynir veya somon balığı spreadi (ezmesi?) koyup müşterilere ikram eden 75-80 yaşındaki nineler ne dediğimi size çok daha iyi anlatacaklardır. Neyse yazımıza geçelim.

Amerikalı yahudilerin bir çok özelliklerini takdir ederim. Çok çalışkandırlar, eğitime önem verirler, tasarruf ederler, girişimcidirler ve genellikle birbirlerini desteklerler. Tüm bunların bir sonucu olarak da diğer kültürlerden gelen insanlara kıyasla daha varlıklılardır. Ancak geçtiğimiz bir kaç ay içerisinde gelişen bir olay bazı yahudilerin yatırım yapmanın bir numaralı kuralını bilmediklerini gözler önüne serdi. Bir ömür boyu çalışıp didinip milyonlarca dolarlık bir servete sahip olan bir kısım yatırımcı tüm birikimlerini Bernie Madoff isimli geçmişte NASDAQ başkanlığı da yapmış, “son derece güvenilir” bir kişiye teslim etmişler. Ancak Bernie Madoff’un herkesin düşündüğü gibi başarılı bir hedge fon yöneticisi değil, aksine 20 yıldır saadet zinciri işleten bir dolandırıcı olduğu borsaların gerilemesiyle ortaya çıktı. Burada yatırımcıların yaptığı en temel yanlış tüm yumurtalarını aynı sepete koymaları yani portföy çeşitlendirmesi yapmamış olmalarıdır.

Benzer bir yanlış da dolar milyarderi efsanevi petrolcü T. Boone Pickens tarafından yapıldı. 26 değişik enerji şirketine yatırım yapan Pickens 2008’in son üç ayında fonunun %97’sini, yani $1.25 milyar doları, kaybederek hem servetinin önemli bir kısmından oldu, hem de yatırımcılarını hüsrana uğrattı. Pickens yatırımlarını tek bir sepete değil 26 değişik sepete koymuştu ama tüm sepetler aynı arabanın içerisindeydi.

Amerika’da bireysel yatırımcılara en çok verilen tavsiye S&P 500 hisselerine uzun vadeli yatırım yapan senelik komisyonu %0.1 gibi çok düşük olan endeks fonlarını almalarıdır. Vanguard ve Fidelity tarafında yönetilen bu fonlar borsa 2007’de zirve yaptığı zaman $1 trilyona yaklaşan miktarları yönetiyorlardı. 2008’in sonunda bu fonların yönettiği para miktarı $500 milyarın altına düştü. Nedeni S&P 500 endeksinin son 1.5 yılda değerinin yarısından fazlasını kaybetmiş olmasıdır. Yani yumurtalarını 500 tane değişik sepete koyan, ve bu sepetlerini ayrı ayrı arabalara koyan yatırımcılar da servetlerini koruyamadılar. Nedeni tüm bu arabaların hepsinin aynı gemi içerisine konmasıydı.

Aslına bakarsanız paralarını sadece Amerikan hisse senetlerine değil, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin borsalarına dağıtan yatırımcıları da benzer bir son bekliyordu. Yani dünya geneline dağılmış 5000 tane değişik hisse senedine yatırım yapmak da çözüm değildi. Özellikle küreselleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte bu ülkeler arasındaki korrelasyon da artmıştı, yani tüm dünya borsaları benzer yönde hareket etmeye başlamıştı. Amerika’da başlayan kriz, tüm dünyaya yayılıyor ve beraberinde tüm dünya borsalarını aynı anda aşağıya çekiyordu.

Yatırım yapmanın birinci kuralı tasarruflarınızı değişik sepetlere koymak değildir. Yatırım yapmanın birinci kuralı tasarruflarınızı birbirinden bağımsız hareket eden değişik sepetlere koymaktır. Bu iki cümle arasındaki fark emeklilik yıllarında planladığınız hayatı yaşayıp yaşayamayacağınızı belirliyor. 2008 yılında Amerikan borsaları %40’a varan oranlarda değer kaybederken, bono ve tahvil yatırımcıları %14, altın yatırımcıları %2 kazanıyordu. Portfoyünün %40’ını hisse senetlerine, %40’ını bonolara, %10’unu altına ve %10’unu gecelik faize yatıran sıradan bir yatırımcının 2008 yılındaki kaybı sadece %10 civarında gerçekleşirdi.

Yatırım yapmanın diğer bir kuralı ise yaşınız ilerledikçe yatırımlarınızda daha muhafazakar davranmanızdır. Gençlik yıllarınızda daha çok çalışıp, daha fazla birikim yaparak 2008 gibi bir yılda kaybettiğiniz tutarları yerine koyabilirsiniz. Ancak yaşlılık yıllarınızda böyle bir şansınız yoktur. O yüzden bir numaralı düşünceniz elinizdeki tasarruflarınızı korumak olmalıdır. Mesela Amerika’da portfoyünün sadece %20’sini hisse senetlerine ayıran muhafazakar bir yatırımcı yatırımcılar açısından son 70 yılın en kötü getirisine sahip 2008 yılını bile çok az bir miktarla da olsa karlı kapatacaktı.

Bugünlerde gazete ve dergilerde Madoff’a milyonlarca dolar kaptıran ve devletin yoksullara verdiği yemek kuponlarını kullanmak zorunda kalan yaşları 60-85 arasında değişen yahudilerin haberlerinde geçilmiyor. İnsan bir yandan üzülürken bir yandan da kendi düşen ağlamamalı diye içinden de geçirmiyor değil. Bize düşen bu durumdan ders çıkarmak ve aynı hatalara düşmemektir.

0 Yorum Var.: