2012 Ocak Dış Ticaret Verileri

Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; 2012 yılı Ocak ayında, 2011 yılının aynı ayına göre ihracat %8,6 artarak 10.374 milyon dolar, ithalat %2,8 artarak 17.383 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde dış ticaret açığı 7.354 milyon dolardan 7.009 milyon dolara geriledi. (Tüik dış ticaret verileri)
Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2012 yılı Ocak ayında önceki yılın aynı ayına göre ihracatın değişim oranı %8,6, ithalatın değişim oranı ise %-1,2 oldu. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2012 Ocak ayında bir önceki aya göre ihracat %1,3 düşerken, ithalat %3,2 arttı. 2011 Ocak ayında %56,5 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2012 Ocak ayında %59,7’ye yükseldi. (Tüik dış ticaret verileri)
Reklam: Bu yazi George Soros sayfasi sponsorlugunda hazirlanmistir.

Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi millet olarak 2012 Ocak döneminde de geleceğimizden yemeye devam ettik. Tuik 2012 Ocak ayı dış ticaret verilerini açıkladıktan sonra bazı yazarların yazılarını takip ettim. Yazılı ve görsel basında çok olumlu, hatta pembe tablolu yazılar çıktı. Övünülen nokta ise; 2012 yılının dış ticaret verilerinin 2011 yılının Ocak ayına göre ekonomimizin dış ticaret verilerine göre; ihracatta % 8.6 oranında bir değişime karşılık, ithalatta % -1.2 oranında bir değişim yaşanmasıdır. Diğer taraftan 2011 yılının Ocak ayının ihracatın ithalatı karşılama oranı % 56.5 iken bu oranın 2012 Ocak ayında % 59.7 seviyesine yükselmeside olumlu karşılanmıştır. Hal böyle iken; ekonomik veriler bölünebilen ancak tek başlarına kullanıldığında birşey ifade etmeyen verilerdir. Eğer işinize gelen birtakım çıkarımlar peşinde iseniz, ekonomik tablonun bir parçasını alır, istediğiniz gibi yorumlarsınız. Sonuçta pembe bir tablo çizebilirsiniz. Ekonomik verileri yorumlarken dikkat edilecek konu şudur; ekonomik verileri genel ekonomi üzerinde topyekün yorumlamak ve tablonun geleceğe ışık tutan sonuçlarını irdelemek önemlidir. Tüik 2012 Ocak verilerini açıkladıktan sonra ne yazık ki birçok görsel ve yazılı medyada bu ekonomik veriler, tek parça halinde değilde, pembe taraflarıyla ele alındı. Bu birtakım yazarların ekonomiye siyaseti karıştırması şeklinde açıklanabilir. Bu yapılan yorumlar ekonomik değil, siyasi yorumlardır, ekonomistlerin değil siyasiyerin tercih ettiği bir yorum şeklidir.

Verileri tek tablo şeklinde yorumlarsak; ekonomik verilerde zaman zaman ekonomi dışı etkenlerden dolayı birtakım konularda, bazı düzelmeler varmış gibi veriler alınabilir.

Bence 2012 Ocak ayı dış ticaret verilerinde mevsimsel etkiler, döviz kuru ile ilgili etkiler mevcuttur. Açıklamada da bu dile getirilmiştir. Dolayısıyla kesinleşmiş veriler açıklandığında gerçek senaryo ortaya çıkacaktır.

Toplam ihracatımız 10.374 milyon dolar, iken toplam ithalatımız ise 17.383 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Geçen yılın aynı dönemine göre ihracatımız % 8.6 artarken, İthalatımız ise % 1.2 oranında azalmıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise geçen döneminde % 56.5 iken bu dönem % 59.7 oranına yükselmiştir. Açıklanan ithalat ve ihracat rakamları bu şekildedir. Burada ihracatımızın artmış, ithalatımız ise düşmüş olması tek başına olumlu gibi görünsede; bu iki rakama ihracatımızın ithalatımızı karşılama oranını da ilave edersek; mevcut durumda halen % 41.3 oranında bir dış ticaret açığı ile karşı karşıyayız. Ayrıca; mevcut açıklamalara göre 7.009 milyon dolar dış ticaret açığımız mevcuttur. Görüldüğü üzere tabloyu topyekün değerlendirisek; halihazırda yüzdesel ve fiziksel bir dış ticaret açığı ile karşı karşıyayız. Bu açıklamalara sevinmek; bu ay az borçlanmayı başardık gibi bir olaya sevinmek ile eşdeğerdir ve gerçekçi değildir. Bilinmelidir ki; ekonomiler devamlı borçlanmak suretiyle ayakta kalamaz. Yunanistan gerçeği budur. Devamlı borçlanarak ekonomilerini ayakta tutmaya çalıştılar, olmadı. İlk krizde olay ortaya çıktı ve gerçekle karşı karşıya kaldılar.
Burada borçlanma derken söylemek istediğim şudur; dış ticaret açığı, dışarıya sattığından daha fazlasını satın almak demektir ve aradaki fazlalığı ekonomiler dışarıdan sermaye ithal ederek karşılar. Eğer ithal ettiğiniz sermayeyi tüketime harcıyorsanız bir nevi gelecekte kazanacağınız muhtemel olan geliri harcıyorsunuz demekir. Ülkemizde kişisel kredi kartı borçlarının devamlı artış trendi içinde olması bu doğrultuda açıklanabilir. Ayrıca bu borcun bir de faizi vardır, buna borçlanma maliyeti veya finansman maliyeti denir. Yani bugün borçlanarak yaptığınız harcamayı, yarın faiziyle birlikte ödersiniz. Bu tür borçlanmalar gelecek değer hesabıyla birlikte düşünülmelidir. Bu toplumlar için pahalı bir tüketim şeklidir ve uzun dönem devam ettirilmesi, çok derin ekonomik krizlere sebep olur. Telafisi uzun süren ve sancılı bir dönem olacaktır.

Uzm İşl Ozan CAMCI.

0 Yorum Var.: