"Dış düşmanlar" giderek buharlaştığına göre, yeni duruma alışmak için "İç düşmanlar"ı koruma altına almalı ve sayılarının azalmaması için onlara özen göstermeliyiz.
Çünkü biz tehdit ve tehlike olmadan yaşayabilecek toplumlardan değiliz.
Bizi "rekabet" değil "düşmanlık" harekete geçirir.
Bu gerçeği bilerek içerideki kamplaşmaları daha da derinleştirmeliyiz.
"Ergenekon" a karşı bir "Ararat" dosyası mutlaka üretilmelidir.
Cumhurbaşkanı Erivan'a gidiyorsa, Genelkurmay Başkanı da mutlaka Bakü'ye gitmelidir.
Osmanlı'dan tevarüs ettiğimiz ve Cumhuriyet döneminde pekiştirdiğimiz genlerimizdeki siyasi kan davalarına ilişkin bilgiler, yeni iç gerginlikler üretmemize mutlaka yardımcı olacaklardır.
Bu çerçevede "Türkün Türk'ten başka dostu yoktur" öz deyişi de, Dil Kurumu tarafından "Türkün Türk'ten başka düşmanı yoktur" şekline dönüştürülmelidir.
Ayrıca komşularımızla dostça ilişkiler kurmayı başaran siyasetçi ve diplomat kadroları mutlaka fişlenmeli ve ilk fırsatta bunlar tasfiye edilmelidir.
Biz tehditsiz ve tehlikesiz yaşayamayız.
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder