Güney Kıbrıs, 840 bin nüfusa sahip küçük bir ülke. Yabancı
ve yerli basını takip eden olursa (ki yerli basın bu olay üzerine çok fazla
gitmedi) mevduatlara gelecek olan hacizleri ve kurtarma paketini
duymuşsunuzdur. Bu yazıda bu konuyu biraz irdelemek istiyorum.
Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, değerli Euro ile üretim
yapamayan bir ülke. Bol miktarda offshore bankalara sahiptir. Offshore banka kısaca; bir
ülkede faaliyet gösteren fakat merkezi o ülke olmayan denizaşırı bir bankanın
faaliyet göstermesidir. Offshore bankacılığın avantajları nelerdir? Öncelikle
faiz oranları diğer bankalardan daha yüksek olur. Ve devlete ait kurumların
regülasyonlarından, yasalardan, vergilerden ve denetlemelerinden de oldukça hızlı
bir şekilde kaçabilmektedirler. Offshore (kıyı) bankalarda hesabı bulunan bir
insan tanımadığı bir ülkede tanımadığı bir hukuki düzlemde mevduatını tutar.
Genellikle offshore denildiği zaman akla ilk kara para aklama gelir. Güney Kıbrıs
bankalarında tutulan mevduatın %40’ ı
Rus bankalarına ve yatırımcılarına aitmiş.
Peki bu mevduata haciz olayı nereden geliyor? Olayın aslı
şöyle: Güney Kıbrıs’ ın normal olarak Yunanistan ile çok sıkı bağlantıları
vardı ve adadaki bankaların Yunan bankalarında hatırı sayılı miktarda paraları
vardı. Haircut mevzusu ile paraların bir kısmı maalesef gitti. AB, cuma gününe
kadar gelen noktada artık hepimize yabancı gelmeyen tavrını sergiledi. AB,
Güney Kıbrıs’ a yardım edecekti fakat bunun karşılığında Güney Kıbrıs’ tan da
bazı istekleri vardı. Güney Kıbrıs’ a 10 milyar euro’ luk yardım yapılacaktı
fakat banka hesabında 100.000 euro’ ya kadar mevduatı olanlarda (evet bütün banka müşterileri dahil) %6,75 ve
100.000 euro’ dan fazla parası olanlarda ise %9,9 kesinti yapılacaktı. Bunu
öneren de Almanya maliye bakanının ta kendisi. Gerçi önceleri bu teklif %40
civarındaydı fakat zamanla oranlarda bir değişikliğe gidildi. Yeni anlaşmaya
göre 100.000 euro’dan az olanlar %3, 100.000- 500.000 euro olanlar %10, 500.000
euro ve üzeri olanlar ise %15 hacize uğrayacaklardı. Ama kabul edilmedi ve yeni bir kurtarma paketi talep edildi.
Kabul edilse de edilmese de AB’ nin yaptığı bu öneri zaten
karışık olan piyasaları daha da karıştıracak diye düşünmekteyim. Onaylasalar
farklı bir sıkıntı, onaylamasalar farklı bir sıkıntı. “Bank run” dediğimiz,
bankada hesabı bulunanların mevduatlarını kısa bir süre içerisinde çekme
girişiminde bulunmaları sonucunda Güney Kıbrıs’ da bazı atm’ler devre dışı
bırakılmış. Hatta BBC’ nin yaptığı bir habere göre, İngiltere Güney Kıbrıs’ da
yaşayan askerleri ve vatandaşları için içinde yüklü miktarda para bulunan bir
uçağı Güney Kıbrıs’ a göndermiş. Ne kadar doğrudur bilemem..
Kabul edilmediği taktirde ise daha farklı sıkıntılar ortaya
çıkıyor çünkü kamu borcu/gsyih oranı %90 civarında ve yaklaşık 16 milyar Euro tutarında.
Kamu gelirleri 7 milyar Euro iken kamu harcamaları ise 8.5 milyar Euro civarında.
Bu hızda giderse 2017 yılında kamu borcu/gsyih oranı %106 olacak!! Tehlikenin
sinyalleri işte tam burada başlıyor. 10 milyar euro’ luk bir yardım bize göre
az gelebilir ama milli geliri 22 milyar Euro olan bir ülkenin 10 milyar euro’
luk bir yardım alması Türkiye’ nin 350 milyar Euro yardım alması gibidir. Ve en kötü yanı Güney Kıbrıs bu kurtarma paketine mevcut durumda muhtaç.
Üçüncü bir sonuç daha var:
bir gecede banka mudilerine böyle bir yaptırım yapılırsa bunun
diğerlerine sirayet etmeyeceğinin garantisi her ne kadar AB tarafından garanti
edilse de bu bir örnek teşkil edebilecektir. Aynı şekilde “PIGS” denilen
ülkelerden de yabancı sermaye çıkışına yol açabilir. Hem de böyle bir kriz
ortamında. Beklentiler iyice düşecektir.
Peki neden böyle ilginç politikalar uygulanıyor? ABD’ de tek
bir başkan var, tek bir FED başkanı, maliye bakanı ve hazine bakanı var. Avrupa
Birliği’ nde ise 27 farklı ülke, Euro bölgesinde ise 15 farklı ülkenin
bakanları vs. var. Her kafadan farklı bir ses çıkıyor. Ne kadar kültürel açıdan
birbirine yakın olsalar dahi Angela Merkel halkını farklı bir ülkeyi kurtarmak için bir daha karşısına almak
istemeyecektir. Daha kurumsallaşmadığı belli olan AB mekanizmaları,hala kesin
ve net politikalar uygulamadan mesela ABD gibi trilyonlarca
doları piyasaya sürmeden antin kuntin politikalar ile günü kurtarmayı
hedefliyor.
AB’ den gelen sinyaller rum kesimine göre olumlu değil.
Tamamen oyalama, sıkıntı içine sokma, balonu patlatma ve başka ülkelerdeki
vatandaşları oradan kaçırma amaçlıdır.
Rusya üzerinden siyasi bir yorum yapmak istemiyorum. Ama
bazı cin fikirli türk vatandaşları düşünebilir: “Yahu, batsın güney Kıbrıs. Oradaki mangırlar
bize aksın.” diye.. Lakin ticaretimizin önemli bir kısmını Avrupa ile
yaptığımız gibi en büyük ticari ortağımızın krizle daha da batmasını istemek
akıllıca olmaz. Çıksınlar krizden, ticaret kanallarımızı daha etkin kullanalım.
Read More!