Anayasa Mahkemesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Anayasa Mahkemesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Referandum Tahmini

12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandumun nasıl sonuçlanacağını düşünüyorsunuz? İktidarı bilmem ama CHP kesin evet oyu alır diye düşünüyor sanırım. AYM değişikliği istedikleri gibi iptal etmeyince, madem muhalefetler ve yanlış olduğunu düşünüyorlar, neden tek birinizden bile "millete derdimizi anlatacağız, onlarla birlikte hayır diyeceğiz" demiyorlar ki?

Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir

Benim tahminime gelince, 2007'deki Anayasa değişikliği referandumuna katılım oranı 67% olmuş, nihayetinde de 69% ile kabul edilmişti. Sadece İzmir'de yüzde 50'den az evet oyu almıştı paket. Yine 2007 seçimlerinde bu referanduma evet oyu vereceklerini açıklayan AKP, BBP ve SP toplamda %50'nin üzerinde oy almışlar, belli ki seçimlerde DP, MHP gibi partilere oy verenlerden de referandumda evet oyu verenler var. Bence sonuç evet olacak. Referandumdan hayır oyu çıkarsa çok şaşırırım. Tahminlerinizi yorumlara bırakabilirsiniz. Read More!

Yigit Bulut ve Politika

Iddiaya gore, AYM Baskani Hasim Kilic, Genel Kurmay devir teslim toreninde, protokolde kendisine ayrilan yeri yadirgamis. Sonrasinda da Ankara Ataturk Kultur Merkezinde, 30 Agustos’ta yapilan resmi torenlere icabet etmemis. Gerekcesi, protokolde yargi mensuplarina ayrilan yerleri begenmemek. Ekleyelim, devir teslim torenine bir kac dakika gec gelip kapidan cevrilen Baykal’in da torene katilmadigi biliniyor.

Iddialar dogru olabilir mi? Okuz altinda buzagi mi araniyor?
Gecen seneki torenler ve bazi askeri okullarin mezuniyet torenlerinde, Turkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskanina karsi takinilan tutum ve hitap sekillerini hatirlayinca, iddialar gercege cok uzak gorunmuyor.

Ilave: Buyuk yorumcu Bulut Yigit de bu konuya yer vermis. Yigit Bulut anlasilmaz ifade tarzi ve uslubundan anlamaya calistigimiz kadariyla, "Iyi olmus. Zaten o hukukcu bile degil" demeye getiriyor. Edepsizligi kendisinde kaniksadigimiz bir durum olsa da bir kac soruyla gercek durumu netlestirmek istiyoruz.

Yuksek Yarginin tum uyeleri, Hukuk Fakultesi mezunu olmak zorunda midir ve oyle midir? AYM'nin baskan vekili, Hukuk mezunu ancak, tum kamu hizmeti Hariciye'de gecmemis midir? AYM'nin asil isi askerlik olan ve bagimsiz olmadigi resmi olarak ortada olan uyelerine ne diyeceksiniz? Boyleyken, tum kamu hizmeti Sayistay ve AYM'de gecmis, Yuksek Mahkeme'nin en kidemli uyesi icin boylesi bir yoruma soyleyecek bir sey bulamiyorum.
Bulut, bildigimiz Bulut. Ama yine de edep ve insaf yahu! Read More!

Bağlılık mı, Esneklik mi?

"commitment vs. flexibility"yi turkce'ye baglilik mi esneklik mi olarak cevirdim. bu, iktisadi kurumlarin ve politikalarin dizayni ile ilgilenen iktisat (iktisat nedir) teorisyenleri tarafindan, sikca ele alinan bir soru. ancak, bu sorunun bugun aklima gelmesinin sebebi, cok yakin zamanda bu konuda bir sey okumus olmam falan degil. bu soru, bugun anayasa mahkemesinin verdigi, turbanla ilgili karar hakkindaki haber ve yorumlari okurken aklima geldi.

ona gecmeden once, bir parantez acip, iktisadi soruyu kisaca ozetleyeyim. iktisadi acidan bagliligin da, esnekligin de kendine gore artilari ve eksileri var. ornegin, para politikasinda, enflasyon hedeflemesinin nasil bir kurala bagli olmasi gerektigi, bu baglamda incelenebilir. enflasyon hedefi, inandirici olmak sartiyla, insanlarin beklentilerini etkileyerek enflasyonu dusuk tutmaya yarar. ama, fazla kati bir kural, mesela, cok gerektiginde merkez bankasinin ekonomideki dalgalanmalara mudahalesini zorlastirir. benzer bir durum sosyal guvenlik sisteminde de var. bu alanda zorunlu tasarruflari savunanlar, insanlarin gencliklerinde aska gelip hovardalik yapmaya egilimli olduklarini, ama sonradan buna pisman olacaklarini iddia ederler. bunlara gore, devletin insanlari bir miktar tasarrufa zorlamasi faydalidir. ancak bunun da, gercekten paraya ihtiyaclari oldugunda, insanlarin tasarruflarini ozgurce kullanamamalarina sebep olmasi gibi bir eksisi var tabii. ornekler cogaltilabilir. bunlar ve benzeri ornekler ile, bu soruya iktisatcilarin verdikleri cevaplari, belki baska zaman yazarim. simdi, parantezi kapayip gundeme donelim.


bugun anayasa mahkemesi, kadinlarin turbanla universiteye girmelerine olanak saglayan duzenlemeleri iptal etmis. bir kesimde buna karsi infial var. ornegin, dikkatimi ceken, sabah'taki yazisinda ergun babahan, anayasa mahkemesinin anayasa yaptigini soylemis. babahan, anayasa mahkemesini tepeden inmeci bir tavirla, toplumun bir ihtiyacini karsilamasina engel olmakla ve toplumu sekillendirmeye calismakla sucluyor.

bense duruma soyle bakiyorum. anayasa mahkemesi, adina mahkeme diyoruz ama, aslinda siyasi bir organ. temel islevi, konjonkturel siyasi dalgalanmalarin, rejimde buyuk ve ani degisikler yaratmasini engelleyip istikrar saglamak. zamaninda cumhurbaskanlari, kendi siyasi gorusleri dogrultusunda oraya adam atamislar; atananlarin siyasi goruslerinin bileskesi de mahkemenin siyasi durusunu belirlemis. bugun, bu siyasi durusa ters hareketleri engellemeye calisan mahkeme, sadece yasalarin anayasaya uygunlugunu denetlemekle kalmiyor; gerektiginde anayasa maddelerinin yorumunu da degistirip bazi degisikliklere engel oluyor. yani siz hukumet olarak, ne kadar toplumun ihtiyaclarina cevap verecek duzenlemeler yaptiginizi iddia ederseniz edin, yaptiklariniz mevcut uyelerin cogunlugunun siyasi gorusune ters dusuyorsa, mahkeme size bir sekilde engel oluyor.

bunun faydasi, toplum duzeninin dayandigi temel ilkelerin zor ve yavas degismesi ve bunlara cok aykiri islerin yapilamamasinin saglanmasi. anayasa mahkemesinin siyasi yapisinin degismesi, ancak bosalan koltuklara, farkli ideolojileri olan cumhurbaskanlarinin, kendilerine yakin insanlari atamalariyla mumkun. tabii, boyle bir donusum saglanirsa da, geri donus, donusumun kendisi kadar zor. ote yandan, toplumdaki kimi ihtiyaclar ve degisim talepleriyle, anayasa mahkemesinin korumaya calistigi siyasi duzen arasindaki celiskilerin yol actigi konjonkturel gerilim ise, istikrari korumanin bir maliyeti.

ben olaya bu acidan baktigimda, anayasa mahkemesinin aldigi karari garipsemiyorum. mahkeme, daha onceden programlandigi sekilde, islevini yerine getiriyor. bundan sonra ise, ozellikle cumhurbaskaninin halk tarafindan secilmeye baslanmasiyla, anayasa mahkemesinin yapisinda ve isleyisinde degisiklikler gorecegimizi saniyorum. o zaman, hem uyeler secildikleri donemin siyasi egilimlerini daha cok yansitacaklar, hem de asagidan gelen siyasi isteklere karsi daha esnek olacaklardir, diye tahmin ediyorum. bunu begenip begenmemek ise, baglilik ve esneklik uzerindeki tercihlerinize gore, size kalmis.

Read More!