Bizler insanimsi degil gercekten insaniz.

Hatirlarsaniz Tayland'da yakin tarihlerde askeri bir darbe olmustu. Yolsuzluklara karistigi öne sürülen seçilmisler iktidarinin zor kullanilarak devrilmesi elestirilmedi, hatta gizli veya açiktan alkislandi. Bakin Ertugrul Özkök o tarihte neler söylemisti:

'' Önümüzdeki 10 yıl içinde, dünya demokrasiyi ciddi biçimde tartısacak.
Tartısma su basit soruyla baslayacak:
Demokrasi en iyi yönetim biçimi midir ?
Hatta "kötülerin en iyisi" olduğu yolundaki varsayım bile tartisilacak. ''

Ertugrul bey yukardaki 'derin analizini' yalnizca Tayland gibi uzakdogu ülkeleri için yapmiyordu elbette. Tayland'in bizim için de güzel bir örnek olusturabilecegini ima ediyordu (Yazisinin tamami için bknz. 27 Eylül 2006 Hürriyet).

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı

Eger seçilmislerin iktidari bogazina kadar yolsuzluluga battiysa bir sonraki seçimde halk yenisini seçmez mi ? Hayir, sorun bu degil. Sorun, kendilerine seçme sansi verildiginde halkin 'yanlis' yapabilmesi. Özkök gibi düsünenlere göre on yil içinde dünyadaki ülkeler iki türlü rejime dogru 'evrilecek'. Birincisi; üzerinde homo sapiens'lerin yasadigi, serbest piyasa ekonomisinin (ekonomi nedir?) kurallarinin geçerli oldugu ve vatandaslarina seçme sansi veren demokratik ülkeler. Ikincisi; 'cagdas uygarlik seviyesine' ulasamayacagi tecrübeyle sabit olmus üzerinde neandartel'lerin cirit attigi ikinci sinif ülkeler. Bu ülkelerde halka seçme sansi vermek isi rayindan çikarir. Çünkü söz konusu ülkelerin halklari 'dogruyu' bulabilecek akil ve bilgiye hiç bir zaman sahip olamazlar. Özkök demokrasi için 'kötünün iyisi' oldugu görüsüne bile karsi çikarken muhtemelen bizim de içinde bulundugumuz ülkeleri ihmal etmiyordu. Geçmis 'tecrübelerimize' övgüyle atifta bulunmasi baska nasil açiklanir ?

Menkul Kıymetler Nedir?  Faşizm nedir?  Özel Üniversiteler  Devlet Üniversiteleri  Türk Bilim Adamı

Neandartel'lerin yasadigi bu güzide ülkeden bizi heyecanlandiran ikinci bir 'icraat' haberi daha geldi: Sermaye hareketleri sinirlandiriyorlar ! Görebildigim kadariyla ülkemizde bu ''önlem'' de olumlu karsilandi, bizim için örnek teskil edebilecegi görüsü savunuldu. Öyle degil mi ? Sonuçta sicak para da tipki vatandaslar gibi 'yalnis' seçimler yapip isleri kontrolden çikarabiliyor. Onlara, bunlara, kimseye güven olmaz; en iyisi devletin mümkün olan her degiskeni sabitlemesi. Tam bize göre. Kendi yerimizin nerede oldugunu biliyoruz.

Kapitalizm, demokrasiye ihtiyaç duymadan uzun süre yasamini sürdürebilir mi ? Özkök'e göre pekala olabilir. Bakin Çin, Rusya gibi ülkeler ne kadar da basarili. Niye onlara benzemeyelim ? Is halka falan birakilirsa kur rejimimiz gibi 'dalgalanip' duracagiz. Halbuki bizler insan irkinin basa çikabildigi degisikliklere adapte olamiyoruz. En iyisi her bir tarafimizi sabitlemek için devlete güvenmek.

Özkök gibi ben de dünyanin ikiye bölünecegini düsünüyorum. Ancak bir farkla. Insanimsilar için düsünülen sinirlandirilmis 'demokrasi ve piyasa' sistemi bir noktada sabit kalmayip fasizme, kominizme veya dinci despotik rejimlerde solugu alacak. Bunlari kendimize örnek almaya kaktigimizda sonumuz farkli olmayacak. Benim görüsüm bizim insanimsi degil gerçekten insan oldugumuz seklinde. Bakalim zaman kimi hakli gösterecek.

ahmet çavusoglu

4 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Dinci despotik bir rejime dogru gittigimiz ortada degil mi zaten??

ahmet dedi ki...

Elimizdeki veriler böyle olumsuz bir sonucun bizi beklemedigini göstermekte. Fakat demokrasi ve piyasa ekonomisinden uzaklastigimiz ölçüde endiselerimiz artmali (Insan'lar için elbette).

Eger Özkök'ün 'ikinci' yoluna saparsak ne oldugumuz ortaya çikacak.

Ben 'insan' oldugumuzu düsünüyorum. Bu konuda hiç süphem yok. Benim tahminim yerimizin birinci sinifta olacagi yönünde.

Adsız dedi ki...

Türkiyede genellikle demokrasi benim çıkarlarıma hizmet ediyorsa en iyisi ama çıkarlarıma hizmet etmiyorsa demokrasiler yanılabilir gibi bir anlayış hakim. demokrasiye bağlılık kişisel ve sınıfa hizmet ettiği doğrultuda devam ediyor. Kendisini seçen oy haklı ancak seçmediği zaman ise bir profösörün oyu ile çobanın oyunu karşılaştırmaya başlarlar. çobanın oyu kendisne geldiğinde ve dağında kalıp koyun gütmeye devam ettiği sürece sorun yoktur. Ne zamanki bu oylara onlarda talip olmaya başladımı tukaka ...

Adsız dedi ki...

Dinci bir despotizmle, laik bir despotizm arasındaki fark nedir?

Aynilik sadece otoritarizmlerinden kaynaklanmaz..
İdeolojilerini inanç haline getirmelerinden de kaynaklanır.

İran sözüm ona adaleti şeriatla sağlamak isterken sosyalizm batağına saplanmıştır.

Sorun bakalım bir İran vatandaşına, "halkın" yürüttüğü bu devrimde mülkünden ne kadarını devletekaptırmış?

Bir başka soru da şu olmalı bence.. Sözüm ona ırkçı- faşist Nazi yönetimiyle, bunlara karşı savaşmış Sovyet yönetimlerinin optoritarizmle beraber gelen ortak paydaları neydi?

Sosyalist olmaları. Yani?

1- Emirle doğaya hükmedebileceklerini sanmaları

2- İnsanların ağzına ekmek tıkmakla eşitlik sağlayacaklaırnı sanmaları

3- Eşitliğin insnaın esas tatmini olduğunu sanmaları