Vakıflar yasası

İyi haberlere devam ediyoruz. Vakıflar Yasası'nın iki maddesi daha mecliste kabul edilmiş. Darısı sosyal güvenlik yasasının başına. Ben bu vakıflar yasasının kabul edilip onaylanmasını türban tartışmalarından daha önemli görüyorum. Bir de tarih yanlış olmasın (galiba 2004'tü) hazırlanıp çıkmayan yerel yönetimler reformu var. Bir ülkede demokrasinin işleyip işlememesinin en önemli ölçütletinden biri azınlık haklarıdır. Bu vakıflar yasası da azınlık hakları ile ilgili bir mesele olduğu için kritik önem taşıyor. AKP türban gürültüleri arasında bu yasayı çıkarırsa büyük iş yapacak.

Bence Heybeliada'daki okul da bu yasanın ardından açılmalıdır. Hatta daha ileri gidip Ayasofya'nın da aslına döndürülmesi de "fantazi" olarak düşünülebilir. Aslı derken cami olsun demiyorum, dikkatinizi çekerim. Ayasofya aslen kilise olarak yapılmıştır, Fatih Sultan Mehmet tarafından haksız bir şekilde "cami" ilan edilmiştir. Ayasofya aslına döndükten sonra dileyen müslüman gidip orada namazını da kılabilir. Ama bu konu biraz tehlikeli ve dediğim gibi biraz fantazya ölçüsünde. Fazla kurcalamayalım.

Diğer yandan "İslamcı" ve "Şeriatçı" olmakla suçlanan AKP hükümetinin azınlık haklarını genişleten bu Vakıflar yasasını ikinci kez çıkarması, ama kendine laik diyenlerin bu yasaya karşı çıkması ve eski cumhurbabamız Ahmedinecdet Sezer'in bu yasayı veto etmesi nasıl bir tezattır biri bana açıklasın. Anlaşılan laik olmak demek bütün dinlerin özgürlüğünü kısıtlamak demekmiş.

Dediğim gibi, bu yasa çıkarsa AKP büyük iş başarmış olacak. Gerçi yasa mükemmel değil, Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı “yabancı vakıfların kesinlikle üniversite kuramayacağını” söylemiş, ama buna da şükür.

4 Yorum Var.:

ulas dedi ki...

Bravo ne güzel oldu değil mi, ilerideki bir paylaşım savaşında geçmişte olduğu gibi (Ortodoks kilisesinin Yunan Merkez Bankası ile ortaklaşa Türk parasının değerini düşürüp drahminin değerini yükseltme oyunları ile aldığı gayrimenkuller vasıtasıyla Wilson prensipleri uyarınca İstanbul'u kapatmaya çalışması gibi) orayı bura yem edilir. Ama onun öncesinde siyasi faaliyetler için ülkeye uzanan kolun yapacağı karışıklıkları bir de görmek lazım gelecek. Yazık ki buradaki masum azınlıklar değil o vakıflarda gücü elinde bulunduran, yurtdışındaki abiler olacak. Umurlarında mı Hrant Dink ölmüşmüş, kimsenin ağzını açması mümkün kılınmaz, hop yasa geçer.

Vakıflar üniversite açamıyormuş, gerek yok Boğaziçi başta olmak üzere bazı üniversiteler hazır kıta bekliyor zaten.

Ne olacak canım Fener ve Balat çevresi partihkaneye verilir, ekümenik ilan edilir, Rusya ilişkiler böylelikle baltalanır, bozulur; Türkiye, Atlantikçiler'in kucağına oturur.

Beyefendi de çıkar Ahmedinecad bağı kurarak Ahmedinecdet Sezer yazar, tüm ezberleri bozar değil mi? Haklı olur bir de değil mi herkes ağzını açıp da ses çıkarmayınca...

Unknown dedi ki...

Bir anda gelince agir oldu tabii, adam kalkti "yiyemeyecegi" yazinin altina yorum yazdi... hazimsal sorunlariniz icin karalamak yerine "soda icmeyi" deneyin...

MAVİMTIRAK dedi ki...

Turkiye'de, Istanbul'da maalesef fazla rum kalmadi. Birak Ayasofyayi kilise olarak acmayi, varolan kiliselerin bile cemaati yok. Durum boyleyken Ayasofyayi kilise olarak acmanin pratik hic bir anlami yok. Devlet heybeliada yerine, ilahiyat fakultesi gibi universite icinde papaz okulu acmayi teklif etti, patrik kabul etmedi. Patrigin amaci uzum yemek degil bagci dovmek, okulu Turkiye'deki azinliklar icin acmak degil, uluslararasi papaz okulu acip ortodoks dunyasi icindeki gucunu pekistirmek.
Eger gercekten azinliklar dusunuluyorsa, heybeliada veya vakif varliklariyla ugrasilacagina zorunlu din dersleri kaldirilip, rum ogrencileri fatiha ogrenmekten kurtarmamiz gerekir. Bu yasalarin Turkiye'deki azinliklara bir yarari yok, Patrik ve onun yurtdisindaki uzantilarina yarari var. Yunanlilar, hala, hararteli bir sekilde de savunarak, Istanbulu geri almaktan bahsediyorlar. Atinada cami acmayi, Turklerin kendi dini liderlerini secmesini engelliyorlar. Azinlik vakiflarinin, patrigin ve ozellikle bunlarin destekliyicisi olan avrupanin sirf insan haklari icin bu yasalari destekledigini sanmayalim, kimseye yarari olmayan bu yasalari da desteklemeyelim. Ve de isteyen, yiyemeyecegi yorumun altina yorum yazdigi gibi, begenmedigi makaleye de yorum yazabilmeli.

ulas dedi ki...

Mehmet Bey'in dediği gibi amaç Ortodokslar üzerinde egemenlik sağlamaktır. Atlantikçilerin amacı Rusya'nın Balkanlar'daki etkisini kırmaktır. Rus patrikhanesi ile Yunan Patrikhanesi arasındaki fark ise ikinci belirttiğimin kapitalizm ve onun siyasetiyle içi içe olmasıdır. Yunanistan'da kilise siyasete karışırken, Rusya'da patrikhanenin mistik yanı ağır basıp, siyasete etki edemeyen bir kurum olmasıdır. Kısacası Atlantikçiler, Yunanlıların konrolündeki bir patrikhaneyle egemenliklerini yaymaya çalışmak istemektedirler.

Peki bizim hükümet bu imkanı verirken ne elde etmektedir. Cevap hiçbir şey... hem olası Avrasya ittifakını baltalayarak seçenekleri yok ederken hem de içlerine emperyalist kolun uzanmasına sebep olmaktadır.

Beyefendi de öneri olarak soda içmeyi önermektedir. Hangi marka diye sormadan edemeyeceğim, Perrier mi yoksa Danone mi? (Sizden Türk markası söylemenizi beklemiyorum da)